https://anlatilaninotesi.com.tr/20160517/vinaya-suriye-gorusmeleri-turkiye-1022808374.html
'Türkiye üzerine düşen ağacı kesen görünümünde'
'Türkiye üzerine düşen ağacı kesen görünümünde'
Sputnik Türkiye
Araştırmacı-yazar Alptekin Dursunoğlu, Viyana'daki Suriye toplantısından sonuç alınamamasının Suudi Arabistan'ın başını çektiği ülkelerin süreci baltalama... 17.05.2016, Sputnik Türkiye
2016-05-17T23:33+0300
2016-05-17T23:33+0300
2016-05-18T13:36+0300
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/i/logo/logo-social.png
rusya
abd
türkiye
suriye
israil
iran
suudi arabistan
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
2016
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
SON HABERLER
tr_TR
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Sputnik Türkiye
feedback.tr@sputniknews.com
+74956456601
MIA „Rossiya Segodnya“
Ceyda Karan
https://cdn.img.anlatilaninotesi.com.tr/img/102181/41/1021814147_0:0:1000:1000_100x100_80_0_0_0126853c15209d716a780aa1a8a8fc94.jpg
programlar, haberler, rusya, abd, suriye, israil, iran, suudi arabistan, beşar esad, işid, nusra cephesi, el kaide, hizbullah
programlar, haberler, rusya, abd, suriye, israil, iran, suudi arabistan, beşar esad, işid, nusra cephesi, el kaide, hizbullah
'Türkiye üzerine düşen ağacı kesen görünümünde'
23:33 17.05.2016 (güncellendi: 13:36 18.05.2016) Araştırmacı-yazar Alptekin Dursunoğlu, Viyana'daki Suriye toplantısından sonuç alınamamasının Suudi Arabistan'ın başını çektiği ülkelerin süreci baltalama çabası olduğu görüşünde. Rusya'nın 'yapıcı ve kurallara uygun' tavır aldığını belirten Dursunoğlu, Türkiye'nin durumunu ise "Üzerine yıkılacak ağacı kesen bir kişi görünümünde" diye nitelendirdi.
Uluslararası Suriye Destek Grubu'nun Suriye sahasında 'husumetlerin durdurulması' anlaşmasını kurtarmak için Viyana'da düzenlediği toplantı sonuçsuz kaldı. Ekim sonundaki Viyana Bildirisi'nde Suriye'nin seküler karakterine vurgu yapılmış ve geçiş döneminde Devlet Başkanı Beşar Esad'ın akıbetine girilmemiş; bu bildiriye temel teşkil eden BM'nin 2254 sayılı kararı uyarınca Cenevre-3 müzakere masası kurulmuştu.
Ancak ABD ve Körfez müttefikleri uluslararası metinleri tersine çeviriyor. Esad'ın gitmesi yine ‘önkoşul' olarak masaya konulurken, Suriye'deki savaş suçlarına da imza atan İslamcı gruplara açık destek verilmeye başlandı. Rusya'nın Suriye sahasından ‘kısmi çekilmesi' dengeleri etkilerken, bu gelişmeler akla Cenevre-3'ün de sona mı erdiği sorusunu getirdi.
‘SUUD CENEVRE-2'YE DÖNMEK İSTİYOR'
Son gelişmeleri Suriye savaşıyla ilgili kitaplarıyla da tanınan araştırmacı Alptekin Dursunoğlu, RS FM'de Ceyda Karan'ın hazırlayıp sunduğu 'Eksen' programında değerlendirdi. Dursunoğlu, Suudi Arabistan'ın bariz biçimde nisan başından itibaren yani Cenevre-2'de yaptıklarının aynısını Cenevre-3'ün ruhuna giydirmeye çalıştığı görüşünde. Tıpkı Cenevre-2'de olduğu gibi sadece kendi belirlediği heyeti Suriye muhalefetinin tek temsilcisi sayan Riyad yönetiminin Esad'ın çekilmesindeki ısrarını da sürdürdüğüne dikkat çeken Dursunoğlu şöyle dedi:
"Bunlar Cenevre-3'ün ruhuna uygun olmayan şeyler. Cenevre-3'te bütün muhalif grupların temsili söz konusuydu. Bunu sadece Suudilerin belirlediği muhalif gruplar değil, Kürtlerin de Suriye içindeki muhalif gruplarında temsili söz konusuydu. Viyana süreçleriyle başlayan, Suriye destek grubunun oluşumu ile başlayan süreçlerde Amerikan Dışişleri Bakanı John Kerry, Esad'ın hemen çekilmesi gerekmediğine dair açıklaması vardı. Dolayısıyla Cenevre-2'nin aksine Cenevre-3 Esad'ın çekilmesini ön şart olarak koşan bir anlayış söz konusu değildi. Fakat şimdi gelinen noktada hem Amerika'dan hem Suudi Arabistan'dan bu iki konuda da ısrar seziyoruz."
‘SÜREÇTE KARARLILIK RED CEPHESİNİ CESARETLENDİRİYOR'
Dursunoğlu, yine de ABD'nin Rusya ile birlikte ateşkes sürecini ve Cenevre-3'ü yaşatma konusunda ‘kararlı göründüğünü' belirtti ve "Belki Suudileri de cesaretlendiren bu. Her iki tarafın da Cenevre sürecini koruma konusundaki kararlılığı ben masayı deviririm tehdidini ileri sürme fırsatı veriyor" vurgusu yaptı.
Muhalif İslamcı grupların 27 Şubat'taki ateşkesi fırsat olarak kullandıklarını ve olağanüstü silahlandırıldıklarını ve Nisan başında Halep'in güneyinde, Hama'ya ve Lazkiye'e de tekrar ofansif hale geldiklerini anımsatan Dursunoğlu, "Eş zamanlı olarak Riyad heyeti Cenevre görüşmelerinden çekildiğini söyledi. Bunlar Suudilerin şantajı, ‘benim öngördüğüm şartlar Cenevre-3'ün ruhuna giydirilmezse ben bu masayı deviririm. Masayı devirme cesaretini Rusya ve Amerika'nın bu süreci koruma kararlılığından alıyor" diye konuştu.
'SÜRECİ BALTALIYORLAR'
Rusya'nın bütün ısrarlarına rağmen ABD'nin El Kaide ile doğrudan müttefik olan İslam Ordusu gibi grupları ‘terör listesine' almadığına da dikkat çeken Dursunoğlu, "Burada Suudi Arabistan ve Türkiye'nin çok bariz bir etkisi var. Bunlar aracılığıyla da saha ateşkes süreci baltalanmış oluyor. Bir tarafta Suriye ordusu ve müttefiklerinin eli kolu bağlanırken, öte tarafta silahlı gruplar silahlandırılıyor ve askeri saha yeniden hareketlendiriliyor ve geçiş sürecinde Suriye cumhurbaşkanının çekilmesi dayatılıyor" ifadelerini kullandı.
'ABD'NİN ÖNCELİĞİ İSRAİL'
ABD'nin genel anlamda bölge planında İsrail'in en güçlü ülke olmasının yer aldığını savunan Dursunoğlu, görüşünü şöyle aktardı:
"Diğer tüm ülkelerin zayıfladığı, bölündüğü, çatışmalar içine sürüklendiği bir bölge Amerika açısından kaygı yaratan bir gelişme değil. Suudiler açısından Suriye'nin kalması, bölünmesi öncelikleri değil. Amerika'nın büyük bölge planıyla, Suudilerin Esad takıntısı üzerinden attığı adımlar aslında bir noktada örtüşüyor. Amerika limiti gözetiyor, yani Cenevre-2'de çok rahatlıkla savaş seçeneğine dönen Amerika, bugün Cenevre-3'ü yaşatmaya çalışıyorsa, bu iki sürecin arasındaki temel fark, Cenevre-2'nin yapıldığı dönemde Irak'ın elindeydi Musul. Amerika neden Cenevre-3'e dümen kırmaya başladı, neden Suriye'de rejim devirme önceliğini, terörle mücadele önceliğine değiştirdi? Çünkü IŞİD kontrolden çıkmış bir güç olarak ve tüm bölgeyi tehdit eden, özellikle Kürdistan bölgesini, Amerika'nın petrol çıkarlarını tehdit eden bir güç olarak ortaya çıktığı için. İsrail ve Amerika açısından da süreç kontrollü götürüldüğü müddetçe bahsini ettiğimiz bu silahlı gruplar İsrail'e doğrudan tehdit olmadığı müddetçe, Suriye'nin çökertilmesi ve Suriye müttefiklerinin özellikle Lübnan'da Hizbullah'ın ve İran'ın da bağlantısının kesilmesi açısından son derece elverişli bir pozisyon yaratıyor."
‘TÜRKİYE'Yİ DOĞRUDAN ETKİLİYOR'
Dursunoğlu'na göre bu resimde en vahim durumda olan ise Türkiye: "Türkiye'nin bulunduğu pozisyon, tam anlamıyla üzerine yıkılacak ağacı kesen bir kişi görünümünde. Suriye parçalandıkça Türkiye'yi doğrudan etkiliyor. 900 kilometrelik sınır boyunca sınır hattında hangi faktörlerin var olduğuna bir bakalım. Türkiye bugün El Kaide ve müttefiklerine belki kontrol edebiliyor olabilir, onlar aracılığıyla sahada birtakım adımlar atabiliyor olabilir ancak bunun daha sonraki dönüşleri her ülkede test edilmiş süreçler bunlar."
‘RUSYA ÇOK YAPICI VE KURALLARA UYGUN OYNUYOR'
Dursunoğlu, Rusya'nın tutumunu ise 'çok yapıcı' ve 'kurallara uygun' diye nitelendirdi. Suriye ordusunun şubat başındaki ilerleme ile kuzey sınırının kontrol altına alınmasını bile sağlayabilecek olmasına dikkat çeken Dursunoğlu, İran'ın da talebinin bu yönde olduğunu fakat Rusya'nın ABD ile 27 Şubat ateşkesinin işleri değiştirdiğine dikkat çekti.
Dursunoğlu şu değerlendirmeyi yaptı: "Benim görebildiğim kadarıyla Rusya sahada askeri çözüm olabileceğine inanmıyor. Orta yolda buluşmak istiyor. Bu yönde de çok yapıcı adımlar atıyor. Örneğin sahada terörist unsur olarak kabul edilen Nusra ile çok açık müttefik olan silahlı grupların terör örgütü ilan edilmesi yakın zamana kadar erteleyecek kadar yapıcı davrandı. Bu aynı zamanda Suudilerin ve Amerikan müttefiklerinin elini güçlendiren gelişme oluyor. Suriye ordusu ve müttefiklerinin de zayıf tarafını oluşturuyor."