"Buna Avrupa ekonomisindeki yavaş ama istikrarlı büyüme ve petrol fiyatlarının düşüklüğü eklenince Türkiye ekonomisi makro düzeyde yeni ve olumlu bir dengeye oturma imkânı buldu. Ancak enflasyonun kalıcı bir şekilde düşük tek haneli rakamlara getirilememiş olması, yetersiz tasarruflarımızın, yatırım ihtiyacını karşılayacak düzeye çıkmaması hâlâ risk olmaya aday. Daha da önemlisi, ekonomi son dört yıldır büyüyor ancak verimlilik hiç artmıyor. Bu yıl ülkemizi ve coğrafyamızı fazlasıyla etkileyen terör olayları nedeniyle turizm sektöründe önemli kayıplar yaşanıyor ve sıkıntıların daha da derinleşmesi bekleniyor. Turizmin Türkiye ekonomisinde onlarca sektörü de besleyen bir alan olduğu hatırlandığında dolaylı maliyetin hayli yüksek çıkacağını öngörebiliyoruz."
Symes, "Vicdan sahibi herkesin yüreğini paralayan, Suriye'deki vahşetten kaçan mültecilerin kitleler halinde Avrupa ülkelerine akmasıyla ortaya çıkan trajedi ilişkilerin canlanmasına neden oldu. Türkiye ve AB arasında uzun zamandan beri donan temaslar, yürümeyen üyelik müzakereleri nedeniyle kopmuş gözüken ilişkinin yeniden tesisi için tali bir kanal açılmış oldu" dedi ve şöyle konuştu:
"Sonuçta mülteci krizinin atlatılması için taraflar müzakerelere başladılar. Toplumumuzun uzun süredir beklediği ve aslında AB ile ilişkilerimizde ciddi bir haksızlık örneği olarak duran vize zorunluluğunu kaldıracak anlaşma bir bakıma AB-Türkiye geri kabul anlaşmasına eklenerek imzalandı. Avrupa Komisyonu raporuna göre Türkiye bu anlaşmanın yürürlüğe girmesi için gereken 72 şartın ezici çoğunluğunu yeterli ölçüde ve hızla yerine getirdi. Burada gerekli adımların süratle atılmış olması küçümsenmeyecek bir başarıdır. Anlaşmayı onaylaması gereken son merci Avrupa Parlamentosu, terörün tanımı konusundaki anlaşmazlık nedeniyle katı bir tutum takındı. Son iki günün gelişmeleri Türk vatandaşlarının AB'ye vizesiz seyahat etmelerini sağlayacak anlaşmanın onaylanması ve dolayısıyla uygulanması hakkında taraflar arasında ciddi pürüzlerin sürdüğünü açıkça bizlere gösterdi. Sorunun ilişkileri kopma noktasına getirmeden çözülebilmesini diliyoruz. Ancak ülkemizin terör tehdidi ile karşı karşıya kaldığı bir ortamda AB'nin terörle mücadeleyi aksatacak bir beklenti içinde olmaması gerekir."
Symes, "Vize anlaşmasının koşulu olan diğer maddeler içinde özellikle yolsuzlukla mücadele programının uygulanması ve Avrupa Konseyi'nin bu alandaki organı Yolsuzluğa Karşı Devletler Grubu'nun tavsiyelerine uygun yasal düzenlemelerin yapılmasını önemsiyoruz. Bu yönde alınacak her türlü önlem ve uygulanacak programların önemini özellikle belirtmek isterim" dedi.
‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ, TOPLANTI VE GÖSTERİ YÜRÜYÜŞÜ HAKKININ GÜVENCEYE ALINMASINI ÖNEMSİYORUZ'
"Terör yüzünden Türkiye içerisinde yer değiştirmek zorunda kalan on binlerce vatandaşımızın durumu da İçimizi acıtıyor. Terörle mücadeleye kesin destek verirken, güvenlik güçlerimizin kayıp vermemesi, gelişmelerden sivil halkın etkilenmemesi için her türlü önlemin alınması öncelikli olmak üzere bu mücadelenin özgürlüklere helal getirmeden yapılması gerektiğine inanıyoruz. Bu çerçevede çözüm arayışı koşullarına dönülmesini en kısa sürede ümit ediyoruz. Güvenlik, ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkının güvenceye alınmasını her durumda önemsiyoruz. Her ne olursa olsun özgür düşünceden korkmayan, özgüveni olan bir Türkiye'den yanayız."
‘DOĞRU OLAN LAİKLİĞİN ÇAĞDAŞ NORMLAR VE DEMOKRATİK İLKELER ÇERÇEVESİNDE UYGULANMASIDIR'
Symes, "Rusya ile ilişkilerimizde bu denli gergin bir şekilde sürmesinin her iki ülkenin çıkarlarına uygun olmadığı aşikar. O nedenle Moskova ile Ankara arasında yumuşamaya imkan sağlayacak bir diyaloğun tesisinden yanayız" diye ekledi.