Fransa'da Başbakan Manuel Valls'in tartışmalı çalışma yasasını meclisten oylama yapmadan kararname ile geçirme yetkisini kullanacağını duyurması siyaset arenasını karıştırdı. İki aydır ülkede 'Gece Ayakta' başlığı altında sendikalar ve öğrenciler eylemler düzenlerken, Cumhurbaşkanı Françoise Hollande'ın Sosyalist Partisi içinde de küçük çaplı bir isyan yaşanıyor. Vekiller, Başbakan Valls'ın çıkışına tepkili. Nadiren kullanılan anayasal yetkinin genel kurulda oylama yapılmadan devreye sokulmasına itirazlar var.
RS FM'de Ceyda Karan'ın hazırlayıp sunduğu 'Eksen' programında konuşan Prof. Ahmet İnsel, itirazların hükümetin liberal ekonomik reformlarının Fransa'daki çalışma hayatına olası derin etkilerinden kaynaklandığını söyledi. Hükümetin işsizlikle mücadele gerekçesiyle önerdiği reformlarda haftalık 35 saat çalışma yerinde dururken, şirketler yerel sendikalarla konuyu maksimum 46 saate çıkacak şekilde müzakere edebiliyor; şirketlere maaş indirimleri esnekliği tanınıyor; işten çıkartma koşulları kolaylaştırılıyor; tatiller ve hamilelik gibi koşullar pazarlığa açılıyor.
'EMEK PİYASASINI ESNEKLEŞTİRME YASASI'
'49'A 3'ÜNCÜ MADDE'
Fransa'da çalışma yasalarının kurallarının İkinci Dünya Savaşı sonrasında oluştuğunu ve 1968'den sonra emekçiler ve sendikaların güçlü haklar elde ettiğini anımsatan İnsel, "Almanya'da 2000'lerde ciddi değişiklikler, budamalar yapılmıştı. Fransa'da kısmı olsa da zaman zaman yapıldı ama şimdi ciddi bir direnişle karşılaşıyor" vurgusu yaptı. İnsel'e göre Sosyalist Parti'deki direnç de bu yüzden: "570 vekilli mecliste Sosyalist Parti'den 288 milletvekili var. Sağ partilerinde 226 milletvekili var. Mecliste 30 Sosyalist milletvekilinin bu yasayı oylamaması söz konusu. Bu da yasanın geçmemesi anlamına geliyor. Yeşiller hareketi de buna karşı."
Hükümetin kararname yetkisini "anti-demokratik" diye niteleyen İnsel, "Tabii bu demokratik değil çünkü mecliste madde madde görüşülmesini engelliyor. Hükümet buna demokratik bir kılıf vermek için meclis komisyonunda hazırlanan bir dizi önergeyi, yanılmıyorsam 35-38 önergeyi yasaya dahil etmeyi kabul etti. Ama sonuçta Sosyalist Parti açısından, Manuel Valls açısından, demokrasi açısından çok övünülecek bir durum değil" dedi.
‘YARI BAŞKANLIK BAŞKANA FAZLA YETKİ VERMİYOR'
AB'NİN 'TERÖR TANIMIYLA' DERDİ NE?
Prof. İnsel durumu şöyle izah etti: "AB'nin terör tanımının ve cezai suçların tanımının iyice belirginleşmesi talebinin arkasında yatan çok geniş kapsamlı bir terör ve siyasi suç tanımının olduğu yerden çok fazla siyasi iltica talebi geleceği endişesi. Siyasi mültecileri kabul etmek zorunda kalacaklar, vize sistemi de olmadığı için."
'GERÇEK ANLAMDA TERÖR EYLEMİ YAPMIŞLAR İÇİN İSTENMİYOR'
'TÜRKİYE'NİN AMACI BAŞKA…'