"Üç fitneye dikkat etmeliyiz. Bir: mezhepçilik. Mezhepçilik fitnesi İslam dünyası içinde bizi ciddi manada yaralıyor. Şia mezhep olmaktan çıkmış adeta din gibi değerlendiriliyor. Aynı şekilde Sünnilik bazı yerlerde adeta din gibi değerlendiriyor" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:
‘BİZ İSLAM'DAN BAŞKA BİR ŞEY TANIMIYORUZ'
Samimi Sünni bir Müslüman, Sünniliği din gibi görmez. Ama inanıyorum ki samimi bir Şii Müslüman da Şiiliği din olarak görmez.
Biz İslam'dan başka bir şey tanımıyoruz. Bizim Şiilik, Sünnilik hatta şu cemaat bu tarikat diye bir dinimiz var mı? Öyleyse bu kinin öfkenin sebebi ne?
Niçin mezhep aidiyetimiz Müslüman kimliğimizin önüne geçiyor?
İkinci fitne: Irkçılık, kavmiyetçilik. Peygamberimizin özellikle yasakladığı ırkçılık fitnesinin hala etkili olduğunu görüyoruz. Ne Arap'ın Arap olmayana, ne Arap olmayanın Arap'a üstünlüğü yoktur. Üstünlük takva ile olur.
Üçüncü fitne terör… İslam ve terör kavramlarının yan yana kullanılabiliyor olması dahi Müslümanlar için utanç vesilesidir. DEAŞ, Boko Haram, El Şebab gibi taşeronlar İslam'a yönelik kampanyalara malzeme üretiyorlar. PKK, PYD, YPG bunların Müslümanlıkla alakası yoktur.
Müslümanlar haysiyetlerini tekrar yükseltmek istiyorlarsa işte bu üç fitneyi bertaraf etmek zorundadırlar. Maalesef Müslüman ülkelerin en temel çatısı İslam İşbirliği Teşkilatı içinde en temel konularda uzlaşmak mümkün olamıyor. İnşallah bu iki yıl içinde bunu başarmaya çalışacağız.
‘MEDRESELERİN YOZLAŞMASI BÜYÜK SIKINTIYA NEDEN OLDU'
Osmanlı'nın son dönemlerinde medreselerin yozlaşması büyük bir sıkıntıya neden olmuştur. Cumhuriyet döneminde ise bunların tamamen kapatılması daha büyük bir boşluğa neden olmuştur. Çok önemli işler başaran imam hatip gibi kurumların medreselerin binlerce yıllık geleneğine yetişemediği açıktır.
Müslümanları zalim diktatörler ile onlardan daha zalim terör örgütleri arasında seçim yapmaya zorlamak asla adil değildir. Son birkaç yüzyıldır dünyaya hakim olan düzen artık çatırdamaktadır. Üst üste yaşananlar yeni bir değişim dalgasının habercisidir.
Bize saldıranların saldırdıkları alanların başında tarih gelir. Tarihimizle irtibatımızı kesmek için okul kitaplarından filmlere kadar öylesine titiz bir çalışma yapılmıştır ki milletimizin önemli bir bölümü hayata bu yalanlar üzerinden bakar olmuştur.
‘BİZE BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI'NDA HER ALANDA YENİLDİĞİMİZ ANLATILMIŞTIR'
Yıllarca bize Birinci Dünya Savaşı'nda her alanda yenildiğimiz anlatılmıştır. Oysa yabancı harp tarihçilerine bakınca Osmanlı hem doğu hem de batı cephesinde kendisinden kat kat büyük güçlere karşı cesaretle mücadele etmişledir.
'BİRİLERİ TARAFINDAN ÖZENLE GİZLENDİ'
Kimi cephelerde yenmiş kimi cephelerde yenilmişlerdir ama asla mücadeleden vazgeçmemişlerdir. Böylesine zor şartlarda verdiğimiz mücadelede dahi kazandığımız zaferler birileri tarafından özenle gizlenmiştir. Çanakkale savaşları yakın zamana kadar layıkıyla kutlanmamıştır.
Bir Kut'ül Amare zaferimiz var ki adeta milletimizin hafızasından kazınmaya çalışılmıştır. Yarın Sayın Başbakanımızın, Sayın Genelkurmay Başkanımızın katılacağı törenle bu zaferi şanına yakışır şekilde anacak şehitlerimizi ve kahramanlarımızı hayırla yad edeceğiz.