RS FM'de yayımlanan Burası Türkiye programında konu hem bilimsel hem de hukuki açıdan tartışıldı. Programa katılan Sabahattin Zaim Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Mert Akcanbaş, Karaman'da tacize uğrayan çocukların büyük bir ruhsal yıkım içinde olduklarını belirterek, tacize uğrayan çocukların birdenbire sessizleştiğini, içine kapandığını, bu durumun tespit edilmesi için ailelere büyük iş düştüğünü söyledi.
PEDOFİLİ NEDİR?
"Pedofili bir hastalık. Türkçe karşılığı reşit yaşa gelmemiş çocuklarla cinsel temasa girmek ya da onlarla cinsel oyunlar oynamak. Sadece tecavüz yok bu hastalıkta. Fotoğrafını çekmek, öpmek, cinsel konular konuşmak olabilir ama pedofili hastaları sadece çocuklardan zevk alıyor. Pedofili sadece Türkiye'ye ait bir hastalık değil, evrensel bir hastalıktır. Pedofili hem bir hastalık hem de suçtur. İşin problemli kısmı bu. Kişiyi alıyorsunuz ceza veriyorsunuz ceza sürecince rehabilite etmiyorsunuz. Kişi cezasını çekiyor, dışarıya çıkıyor ve yine suç işliyor. Hukuk onu bir suç olarak görüyor ama biz bunu bir hastalık olarak görüyoruz."
'ÇOK ÖNCEDEN ÇOCUKLARDAN ULAŞTIRILMASI GEREKİYORDU'
Karaman'da yaşanan olayı hatırlatan Dr. Akcanbaş, taciz ve tecavüzle suçlanan öğretmenin başka vukuatları olabileceğini de söyledi:
"Yaşanan olaydaki adamın yaşı da 50 civarında büyük olasılıkla ilk vukuatı değildir. Çok önceden çocuklardan uzaklaştırılması gerekiyordu. Bu tip insanlar çocuklara en yakın olabilecekleri mesleklere girerler. Servis şoförü, öğretmen ya da kantincilik gibi. Ben bu konuda iki tane hata görüyorum. Ailelerin başta olmak üzere çocuklardaki fizyolojik ve psikolojik değişikliği tespit etmeleri lazım. Çocuğunu periyodik olarak kontrol edilmeli. Çocuğun üzerinde fiziksel etkileri de olan bir davranış. Çocuklar ile uğraşan mesleklerdeki kişilerin yöneticileri bu tip insanları çok daha önceden tespit etmesi gerekiyor. İhlal yapan bir öğretmeni başka bir okula atama yapmak olayı örtmektir."
ÇOCUKLAR NEDEN ANLATMIYOR?
AYLİN NAZLIAKA: KANIMIZ DONDU
"Muharrem Büyüktürk'ün dava esnasında inanılmaz bir rahatlığı vardı. Bir takım çelişkili ifadeler verdiğini kabul etti. Enteresan bir şekilde çocuklar ve aileleriyle yüzleşmek istediğini söyledi. İddianame okunurken hepimizin kanı dondu. Bu çocukların durumunu düşünmek dahi istemiyorum, ama kendisi çok rahattı."
‘HAKİM KARARINI BAŞTAN VERMİŞ'
Ankara Milletvekili Aylin Nazlıaka, duruşma hakimin çoktan kararını vermiş bir hava içinde olduğunu da belirterek, bunun "ihsas-ı rey" olduğunu ve hukuka uygun olmadığını kaydetti:
"Davanın dün sonuçlanacağı belliydi. Sanık ilk başta telefon bağlantısı kurularak davaya katılacaktı fakat sonrasında mahkeme salonuna getirildiğini gördük. Karar okunurken sanığın yüzüne bakarak okunması gibi bir usul vardır. Bu yüzden sanık bir gün önceden Ereğli'den Karaman'a getirilmiş ve gizlilik içerisinde Karaman'da kalmış ondan sonra da mahkeme salonuna getirildi. Aslında davanın 1 gün içerisinde sonuçlanması doğru olanıdır, yanlış olanı Gezi davası gibi davaların hala devam ediyor olmasıdır."