Muhittin Zenit, tahliye talebinde bulunmak için duruşmada söz aldı. Zenit, 15 aydır tutuklu olduğunu belirterek, şunları söyledi:
"Ben bir polis memuru olarak, Hrant Dink'in Yasin Hayal tarafından ne pahasına olursa olsun öldürüleceğini raporlarımda bildirdim. Başka nasıl bildirebilirdim? Hrant Dink'in öldürüleceğini devlet arşivlerine koyan kişi benim. Dink'in adını ilk kez Erhan Tuncel'den duydum. Sahada çalışan bir insan olduğum için çok ilgi duymam. Erhan Tuncel'den duyduktan sonra medyadan takip etmeye başladım. Hrant Dink'in öldürüleceğine dair somut tek bilgiyi bulup devletin arşivine intikal ettiren bir Muhittin Zenit var karşınızda. Allah'tan rahmet diliyorum. Ben görevimi yaptım. Kimseye anlatamadım. Üzülerek ifade etmek istiyorum. Hrant Dink cinayetini diğer siyasi cinayetlerden ayıran bir husus var. Dink'in öldürüleceğine dair, öldürülmeden 11 ay önce devletin arşivinde net bir bilgi var. Hrant Dink'in öldürülmemesi için gecesini gündüzüne katan bir polis, Hrant Dink'in katili ilan edildi, cezaevine konuldu. Yıllarımı verdim ama 15 aydır tutukluyum."
‘HAYATIMI KABUSA ÇEVİREN TELEFON GÖRÜŞMESİ'
Cinayetten çok kısa bir süre sonra Erhan Tuncel ile yaptığı telefon görüşmesine ilişkin de konuşan Zenit, "Hayatımı kâbusa çeviren telefon görüşmesidir. Bilgi almamı istediler. Beni aramalarından sonra, televizyondan olayı izledim. Televizyonda gördüklerim doğrultusunda istihbarat usul esaslarını kullanarak bilgi almaya çalıştım. Hrant Dink, bu ülkede çok insandan daha şerefli ve üstün bir insandır. Kişisel olarak söylemiyorum ama devlet olarak bir insanın ölmesine göz yumduk. Ben nasıl bir örgüt üyesiyim ki, örgütün amacına hizmet ederken Hrant Dink'in öldürüleceğini kayda geçiriyorum? Ben sahada rapor tutan biriyim. Ben konuşmam, raporum konuşur. Benim vicdanım rahat. Hrant Dink'in öldürüleceğini söylediğim için 15 aydır tutukluyum" dedi.
MUHİTTİN ZENİT DİNK CİNAYETİNDEN SONRA NE DEMİŞTİ?
Dink'in öldürülmesinin ardından polis memuru Muhittin Zenit ile polis muhbiri Erhan Tuncel arasındaki telefon görüşmesinde şu ifadeler yer almıştı:
— Zenit: Ne oğlum, direkt kafaya sıkmışlar.
— Tuncel: Öldü mü?
— Zenit: Tabii canım. Tek farklılık, kaçmayacaktı ama bu kaçtı.
— Tuncel: Yakalandı mı peki?
— Zenit: Yok canım.
— Tuncel: Hımmm… Zannetmiyorum abi bunların olduğunu ya.
— Zenit: Valla bilmiyorum.
— Tuncel: Yani şeyden değil de. Bizim yani devlete karşı boynumuz kıldan incedir. Paylaşırız.
— Zenit: Kardeş şimdi konuştuğumuzla o. Birbirinden farklı da.
— Tuncel: Konuştuğumuz farklı da, herkesin hedefinde vardı.
— Zenit: Biliyorum ben. Sen şimdi benle muallaklı konuşuyorsun. Koyayım.mına gebermişse gebermiş. ‘Onu kim gebertti?' diye sorgulamıyorum. O konuda samimiyetimden şüphe duyuyorsan o ayrı bir şey.
— Tuncel: Yok abi yok kesinlikle. Eğer bizle alakalıysa araştırırım ederim, getirir uygun bir şekilde size de teslim ederim yani.
— Zenit: Ulan oğlum niye getiriyorsun? Getirmenin ne gereği var?