‘AK PARTİ'NİN SURİYE POLİTİKASININ AĞIR BEDELLERİ ÖDENİYOR'
CHP'li Emir'in araştırma önergesinin gerekçesinde ise, AK Parti iktidarının, özellikle Suriye'de izlediği dış politikanın ağır bedellerinin her geçen gün farklı şekillerde tüm Türkiye vatandaşları tarafından ödendiği kaydedildi.
‘EN BÜYÜK TEHDİT VE BEDEL TERÖR ÖRGÜTLERİ'
Türkiye'nin bir ‘mülteci kampı' haline dönüşmesinin, turizm başta olmak üzere ekonomik dengelerinin bozulmasının süregelen ve ciddi tedbirler gerektiren bedeller olduğu kaydedilen önergede, "Karşı karşıya kaldığımız en önemli tehdit ve bedel, Türkiye'nin, yakın bölgemizdeki siyasi istikrarsızlıkların kaynaklık ettiği terör örgütleri için örgütlenme, eylem yapma ve hâkim olmak istenilen ülke, coğrafya haline dönüşmesidir" deldi.
‘KOKTEYL TERÖRÜ DEĞİL ADIYLA SOYADIYLA IŞİD TERÖRÜ'
"Her terör saldırısından sonra, siyasi iktidar konumundaki AKP'nin sözcüleri ve devletin başı konumundaki Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu saldırıları adeta kendi siyasi geleceklerine yönelik saldırılar gibi algılayıp yaşananların ciddiyetiyle bağdaşmayan açıklamalar yapılmıştır. Söz konusu terör saldırılarından 103 vatandaşımızın hayatını kaybettiği, 400'e yakın vatandaşımızın yaralandığı Ankara Garı önünde 10 Ekim 2015 günü düzenlenen 'Savaşa İnat Barış Hemen Şimdi! Emek, Barış, Demokrasi Mitingi'ne yönelik canlı bombalı terör saldırısı sonrası yetkilerden 'kokteyl terör' şeklinde gayrı ciddi açıklamalar gelmişti. Bu ve benzeri açıklamalara karşın her geçen gün gerçekler ortaya çıkmaktadır. Olayın 'kokteyl' falan değil adıyla soyadıyla 'IŞİD terörü' olduğu görülmüştür."
‘MÜFETTİŞ RAPORLARINA GÖRE İHMALLER VAR'
Önergede tam da bu noktada, Türk emniyet güçlerinin ve istihbarat birimlerinin, Türkiye'de terör eylemleri yapması büyük olasılık olan terör örgütlerinin başında gelen IŞİD'e yönelik aldıkları tedbirlerin gündeme geldiği ifade edilerek, siyasi arenada, AK Parti iktidarının, Suriye'de orduya karşı savaşan aralarında IŞİD'in de bulunduğu terör örgütü ve muhalif yapılara Türkiye'de belli ölçülerde serbestlik tanıdığı sık sık dile getirildiği ifade edildi.
"Ne yazık ki bu iddiaları güçlendiren yeni yeni bilgiler basın aracılığıyla kamuoyuna yansımıştır" denen önergede, şu görüşler yer aldı:
"Son günlerde ulusal basına yansıyan haberlere göre, İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın görevlendirdiği 4 müfettişin hazırladığı öninceleme raporunda saldırıyla ilgili emniyet ve istihbarat birimlerinin ciddi ihmalleri söz konusudur. Saldırıya ilişkin istihbarat birimlerinde çeşitli bilgilerin bulunmasına karşın tedbir alınmadığı kuşkularını doğrulayan raporda, il emniyet müdürü ile güvenlik, terör, istihbarat şube müdürleri ve terörle mücadele C Büro amiri olmak üzere toplam 5 polis müdürü hakkında 'görevi ihmal' suçundan soruşturma açılması talep edilerek, 'Önincelemenin amacının olayı tümüyle çözmek, görev suçu oluşup oluşmadığını, sübut bulun bulmadığını, kasıt-iyi niyet halleri olup olmadığını ortaya koymak olmayıp isnadın konusunun suç olup olmadığı ve hazırlık soruşturması yapılması için yeterli emare olup olmadığı, hazırlık soruşturması yapılmasında kamu yararı bulunup bulunmadığını ortaya koymaktır. Danıştay 1. Dairesi'nin 2006/975 sayılı kararında da ‘kasıt unsurunun bulunup bulunmadığının tespitinin yargı mercilerine ait olduğu' belirtilmektedir. Bu gerekçelerle de bahse konu olayın adli makamların süzgecinden geçmesi için yeterli emareler ve kamu yararı vardır' denilmiştir.
‘NEDEN, NİÇİN SORULARI İÇİN MECLİS ARAŞTIRMASI GEREKLİDİR'
Türkiye tarihinin en büyük bombalı saldırısına ilişkin, istihbarat birimlerinde çeşitli bilgiler olmasına karşın 'niçin mitinge izin verildiği', konuyla ilgili istihbarat bilgilerini edinenlerin 'neden bu bilgileri ilgili üst birimlere iletmediği', ‘neden Ankara Garı'nda arama yapılmadığı', canlı bombalardan Yunus Emre Alagöz'ün eylem yapacağı ile saldırının talimatını veren İlhami Balı'nın telefonlarının dinlenmesine karşın 'niçin yakalanmadıkları', ve benzeri sorular, Türkiye'nin birlik ve bütünlüğünün korunması ve bu konularda güvenlik zafiyetinin olup olmadığının belirlenmesi için acilen yanıtlanması gerekmektedir. Bu açıdan Meclis Araştırması açılmalıdır."