Sur'daki kamulaştırma kararını TBMM'de değerlendiren HDP'li Altan Tan, vatandaşın istemediği, 'evet' demediği, arzulamadığı içine sinmediği hiçbir uygulamanın yapılmaması gerektiğini, bunun genel kural olduğunu söyledi.
Hükümetin bu tür kararlar alırken HDP'nin bölge milletvekilleri ile görüşme yapmamasını eleştiren Tan, Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'dan randevu istediğini, kendi önerilerini anlatacağını söyledi. HDP'li Tan, Sur'daki kamulaştırma için önerdiği 6 maddelik planı da şöyle açıkladı:
1) Kamulaştırılacak bu yerlerle alakalı değer tespitine çok dikkat edilmesi lazım. Senin yerin aslında 80 bin lira değil de 60 bin ediyor, 60 bin değil de 40 bin ediyor… Bu polemiklere girmeden bu işin gerçek uzmanları, piyasayı bilen, halkın güveneceği insanların ve kurumların esas alacakları raporlar çerçevesinde değer tespiti yapılmalı. Bu değer tespitinde de mümkün olduğunca toleranslı davranılmalıdır. Bu kadar mağdur olmuş kişinin yeri 5 lira ediyorsa 7 lira verme gücü vardır devletin. Bu konuda devletin pazarlıkçı bir tüccar gibi davranması beklenmemelidir, beklenemez.
‘DEVLET AFET BÖLGELERİNDE KONUT YAPIP İNDİRİMLİ SUNMUŞTU'
2) Bugün küçücük bir yeri örnek olarak 50-60 veya 40 bin lira eden bir vatandaşa siz bu parayı verseniz bile bu insan gidip bir ev alamamaktadır. Mutlaka devletin yine onu konut sahibi yapacak alternatif ve ucuz projelerle yönlendireceği çözümler denenmelidir. Mesela geçmiş dönemlerde birçok afet bölgelerinde devlet konut yaptı ve bu konutları yüzde 30 indirimle vatandaşlara sundu. Örnekleme yapalım, 70 metrekare bir daire, ne kadar onun satış bedeli 80 bin lira, bunu devlet vatandaşa indirimlerle 55 bine, yüzde 30-35 indirimler yaptı ve neticede onun kamulaştırma bedeli bunu karşılamıyorsa bile onu da 5 yıla 10 yıla yayacak şekilde ayda 100-200 lira taksitle konut sahibi yaptı. İkinci olarak bu yol denenmeli.
3) Şu an orada bazı parsellerin üzerinde bir konut bulunmaktadır yani tek katlıdır ama bazı parsellerin üzerinde yine kaçak olarak imarsız ruhsatsız 4-5 kat yapılmıştır. Devlet bu insanları da 'senin ruhsatın yok, bina kaçaktı, aslında senin yerin tek katlıktı' deyip mağdur edemez. Mutlaka hane sayısı ve ikamete göre bir tespit yapılmalıdır. İki katlı ise iki katın beş katlıysa beş katın parasını ödemelidir.
‘SEN HAK SAHİBİ DEĞİLSİN, ÇIK GİT DEMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR'
4) Bu mahallelerin birçoğunda imar, ruhsat olmadığı gibi mülkiyet sorunu da vardır. Yani bazıları da hazine arazisi veya meranın üzerine yapılmıştır. Ama 30-40 yıldır bu insanlar buraları kullanmaktadır. Bunun da bir formülü bulunmalıdır. Yani devletin 'senin elinde tapun yok, dolayısıyla sen hak sahibi de değilsin aslında, çık git' demesi mümkün değildir. Bunu bir şekilde çözmelidir.
‘3 YIL KİRA BEDELİ KARŞILANMALI'
5) Bugün yine buralarda oturan ciddi bir kiracı nüfus vardır. Zaten şehirlerin en yoksul en dar gelirli kesimin oturduğu bu mahallelerde aylık 100-150 lira maksimum 200 lira kirayla oturan aileler vardır. Bunlar mülk sahibi de değildir kiracıdırlar. Bunlara 'çık git ne yaparsan yap başka yerde bir yer kiralama' demekte mümkün değildir. Şehirde oturulabilir en insani şekilde yaşanabilir konutların kirası 500-600 liradan başlamaktadır. Diyarbakır için konuşuyorum. Onun için bu kiracıların da en azından 3 yıl kira bedellerinin karşılanması, bu 3 yıldan sonra da yine dışarıda perişan kalmamaları için aylık kira bedelini aşmayacak rakamlarda mütevazi şartlarda da olsa insanca yaşabilecekleri konutlar temin etmelisiniz.
6) Birçok insanın düzeni bozulmuştur. Oradaki esnaf artık çok küçük tezgahlarda bazen işportada iş yapmaktadır. Bu şansı da kalmamıştır insanların. O aylık 200 TL kirayı veya konut bedelini bile ödemekte zorlanmaktadır, geçinememektedir. Bunlara mutlaka iş imkanı da sağlanmalıdır.
'CİDDİ ENVANTER TUTULMALI'
Altan Tan, Sur'daki tarihi ve antik yapıların önemine de dikkat çekti. 550 civarında tescilli yapı olduğunu vurgulayan Tan, bunlarla ilgili de ciddi bir envanter tutulması gerektiğini söyledi.
‘2012'DEKİ PLANA AYKIRI BİR ÇİVİ BİLE ÇAKILMAMALI'
Bütün bunlar yapıldıktan sonra şehrin yeniden imarının gündeme gelmesi gerektiğini vurgulayan Tan, binlerce yıllık tarihi olan bu şehrin imarının TOKİ mantığı ile çalakalem yapılması halinde şehrin mahvolacağını, bütün bir tarihin, kültürün yok olacağını belirtti. Tan, "Gerçi bu konuda hükümet yetkililerinin bizzat Başbakan'ın ağzından taahhütleri var. Ama biz tekrar söylüyoruz" dedi. Tan, 2012'de çıkarılan Diyarbakır Suriçi Koruma Amaçlı İmar Planı'na aykırı bir çivi bile çakılmaması gerektiğini, plan neyse aynen uygulanması gerektiğini kaydetti. Tan, şöyle konuştu:
Bu planda bütün kesimlerin onayları altında imzaları vardır. Orada restorasyonlarda kullanılacak harcın özelliğinden, ahşabın cinsinden, taşın şekline kadar ayrıntılar vardır. Bu ayrıntıları bilerek ve geçmişte bu çalışmanın içinde olan bir kişi olarak söylüyorum. Bu güvence halka topluma verilmelidir. Burada yapılacak bütün yeni imar faaliyetleri artı bütün restorasyonlar 2012 tarihli plana uygun olacaktır diye Başbakan, Cumhurbaşkanı ve bakanların ağzından bu taahhütlerin halka verilmesi gerekiyor.
‘BAĞCIYI DÖVMEK İSTEYENLERDEN DEĞİLİM, ONARMA MECBURİYETİMİZ VAR'
Bizler de bunun takipçisi olacağız. Yoksa devlet hiçbir şey yapmasın sadece muhalefetle bu işin götürülemeyeceğinin de farkındayız. Bütün bunlar üst üste konulduğu vakit şöyle bir tablo çıkıyor ortaya. Üzüm yemek istiyorsak yol budur. Yani kamulaştırmada takip edilecek yol da budur ondan sonra yapılması gerekenler de budur. Ama yok üzüm yemek değil de, bağcıyı dövmek istiyorsak ben şahsen bağcıyı dövmek isteyenlerden değilim. Çünkü halkın ciddi bir mağduriyeti vardır, ciddi bir felaket vardır ortada, bir depremden belki de daha büyük bir yıkım söz konusu. Bizim hep birlikte bunu esasına usulüne uygun bir şekilde onarma mecburiyetimiz vardır."
HDP'Lİ GARO PAYLAN, BAŞKAN'A SUR'DAKİ KİLİSELERİ SORDU
Bu arada HDP İstanbul Milletvekili Garo Paylan da Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı'na soru önergesi verdi. HDP'li Paylan, önergesinde Paylan, Davutoğlu'ndan şu sorularına yanıt istedi:
Diyarbakır'ın Sur ilçesi için alınan 'acele kamulaştırma' kararının gerekçesi nedir? Kamulaştırma kararı alınan alanda ne gibi bir uygulama yapılacaktır? Sur ilçesinde yaşayan vatandaşların mülkiyet hakları nasıl korunacaktır? Kamulaştırma kararı alınan yerler arasında Ermeni ve Süryani vakıflarına ait ve manevi değeri ölçülemeyecek kadar büyük olan Ortadoğu'nun en büyük Ermeni kilisesi Surp Giragos Ermeni Kilisesi, Surp Sarkis Ermeni Kilisesi, Mar Petyun Keldani Kilisesi, Süryani Meryem Ana Kilisesi ve Protestan Kilisesi'nin de bulunduğu bilgisi doğru mudur?
Kamulaştırılma kararı alınan söz konusu yapılar hangi kriterlere göre, hangi kanuna istinaden, Bakanlar Kurulu kararında belirtildiği gibi 'riskli alan sınırları içerisine' girmiştir? Söz konusu ibadethaneleri 'riskli alan' olarak belirleyen veriler, raporlar kamuoyu ile paylaşılacak mıdır?
Söz konusu ibadethaneler kamulaştırıldığı takdirde akıbeti ne olacaktır? Hangi amaçla kullanılacaktır?