Karanlık ve karlı ormanda iki askeri araç, henüz yeni sızan insaları uyandıran sirenleriyle ilerliyor. Bitkin grup hızlı bir şekilde kamplarını toparlayıp gece yürüşlerine devam etmek zorunda.
Gençlerin genellikle ellerinde iphonelar ve lüks el çantalarıyla dolaştığı bu ülkede, amaç gençlik arasında farkındalılık uyandırarak kendilerinden çok daha az şanslı olanların hayatını anlamasını sağlamak.
'HAYATIMDAN NEFRET EDİYORUM'
Ayakta uyuyan 15 yaşındaki bir genç, “Hayatımdan nefret ediyorum” diyor, havanın sıfırın altında olduğu Birleşmiş Milletler kampında ‘saldırıya’ uğrayan gençlerin tek isteği ise ’Netflix ve kebap’. Sınır görevlilerinin aşağılayıcı yorumlarına maruz kalan gençlerin akşam yemeğinde tükettikleri tek şey, bir kısmı son kullanma tarihini 1998 yılında tükenen pirinç topları.
“Yaşadıklarımız çok zor” diyen Ebbe Marienborg Schieldrop, grubunun babası rolünde. Yaşananların gerçek sığınmacılar için çok daha zor olduğunun bilincinde olduklarını ifade eden Schieldrop, “Açlık, yorgunluk ve her şey… Bu insanı tüketiyor” diyor.