CHP'li Bülent Tezcan'ın, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği suç duyurusu dilekçesinde suç tarihleri olarak 2009-2015 yılları gösterildi. ‘PKK'nın silahlı terör örgütü olduğu'nu vurgulayan CHP'li Tezcan dilekçesinde, AK Parti'nin iktidara geldiği 2002 yılından sonra, PKK'nın zaman içinde toparlanmasının önemsenmediği ve örgütün yeniden eylem sürecine geçmesinin gözardı edildiğini savundu.
Dilekçede, birçok ülkede çatışmaların sona ermesi adına diyalog süreçlerinin yaşandığı bir vaka olduğu ifade edilerek, şu görüşlere yer verildi:
Lakin dünya örneklerine bakıldığında terör örgütünün legal yapılanmalarının muhatap alındığı, örgütün silah bırakma iradesi somut olgularla ortaya çıkmadan görüşme trafiğinin derinleştirilmediği ve keza bu süreçte güvenlik politikasının sürdürüldüğü, yani örgütün silahlı kanadıyla mücadele edildiği ve eylemlerine göz yumulmadığı görülmektedir.
‘KÜRT SORUNUN ÇÖZÜMÜNE YÖNELMEK YERİNE…'
Bu tür diyalog aşamasında asıl olan ülke bütünlüğünü korumak ve toplumsal barışı temin etmek iken, AKP iktidarının 2009 yılından bugüne gelene kadar olan dönemde ülkemizin en önemli sorunu olan ‘Kürt Sorununun' çözümüne yönelme yerine, seçim dönemlerini kapsar biçimde örgütü eylemsizliğe yönelten bir strateji izlediği ve bunu sağlama adına ülkemiz çıkarına olmayan taahhütlerde bulunduğu anlaşılmaktadır.
‘YIĞINAK YAPILMASINA GÖZ YUMULDU'
ERDOĞAN'IN AÇIKLAMALARI HATIRLATILDI
Dilekçede Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın 17 Eylül 2015 günü katıldığı bir televizyon programında; "Çözüm Süreci içerisinde valilerimiz kendilerine verdiğimiz talimatlar gereği ciddi manada bu terör örgütlerine karşı şu andaki operasyonlara girmiyorlardı. Belki kendilerine çekidüzen verirler, belki bu şekilde devam etmezler, ama maalesef kendilerine çeki düzen vermediler" dediği belirtildi. Dilekçede, 08 Ağustos 2015 tarihli Sabah gazetesinde yer alan ve Milli Güvenlik Kurulu'na sunulan rapordan hareketle hazırlanan manşet haberinde ‘PKK şehirlere silah yığdı' başlığının kullanıldığının ifade edildi.
CHP'li Bülent Tezcan suç duyurusu dilekçesinde, Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) silahlı terör örgütüne üye olmamakla birlikte örgüte bilerek ve isteyerek yardım eden kişi için ceza öngörüldüğünü vurguladı. Dilekçede, "Şüphelilerin TCK'nın ilgili maddelerine göre eylemleri irdelendiğinde ise; PKK adlı silahlı terör örgütüne dahil olmamakla birlikte, kamuoyuna intikal eden açık beyanlarından da anlaşılacağı üzere örgütün kent merkezlerine roketatar, makineli tüfek gibi ağır silahlar ile güvenlik güçlerine aylarca direnmeye yetecek mühimmatı taşıyıp, depolamalarına hiyerarşik yapı içinde izin vererek, keza görevleri gereği bu durumu önleme adına hiç bir tedbiri almayarak ve de kent merkezlerinde silahlı mücadeleye ortam sağlayarak silahlı terör örgütüne yardım ettikleri ortaya çıkmış bulunmaktadır" görüşüne yer verildi.
ÇÖZÜM SÜRECİ KANUNUNDAN YARARLANAMAZLAR
Dilekçede ayrıca, Terörün Sona Erdirilmesi ve Toplumsal Bütünleşmenin Güçlendirilmesine Dair Kanunun (6551 Sayılı) ile ‘çözüm süreci' kapsamında gerçekleştirilen bazı faaliyetleri hukuki, idari ve cezai sorumluluk dışında bırakıldığı ifade edilerek, kent merkezlerinde aylarca direnişte bulunma ortamını sağlayan girişimlere göz yumulmasın bu kanun kapsamında olmadığı, şüphelilerin bu kanun korumasından yararlanma olanaklarının bulunmadığı ifade edildi.