Başbakan Ahmet Davutoğlu, Brüksel'e hareketinden önce Atatürk Havalimanı'nda düzenlediği basın toplantısında, ilk zirvenin 29 Kasım'da yapıldığını ve 28 Avrupa Birliği (AB) üyesi ülkeyle, liderlerle bir araya gelerek Türkiye AB ilişkilerinde yeni bir dönem başlattıklarını söyledi.
Davutoğlu, 29 Kasım'da üzerine mutabık kaldıkları bir eylem planı olduğunu ifade ederek, bu eylem planının Türkiye- AB ilişkilerinde yeni bir döneme, yeni bir aşamaya geçildiğini, bu çerçevede bir fasıl açıldığını kaydetti.
Fasılların açılmasına ivme katmak için de önemli çabalar sarf edildiğini, daha önce Schengen sistemine Türkiye'nin entegre olması ve vizesiz Avrupa seyahati imkanı tanınması bağlamında vize muafiyeti anlaşması, geri kabul anlaşması uygulama eylem planlarında da mutabık kaldıklarını vurgulayan Davutoğlu, Türkiye olarak gerek gerekli reformları adım adım yaptıklarını anlattı.
NATO'nun yapacakları, ateşkes sonrası Suriye'deki durum, Türkiye'ye gelen mültecilerin burada ihtiyaçlarının karşılanması ve bunun için ayrılan 3 milyar euro'luk fonun kullanımı ve Ege'de alınacak tedbirler de dahil olmak üzere bu konuları kapsamlı olarak gözden geçirdiklerini dile getiren Davutoğlu, bu akşam uçaktan iner inmez Almanya Başbakanı Angela Merkel ve Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile üçlü bir görüşme yapacağını söyledi.
Davutoğlu, yarın sabah Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz ile görüşme yapacağını, daha sonra Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras ile bir araya gelmeyi planladıklarını anlatarak, ardından da 28 ülkenin liderleriyle birlikte masa etrafında konuyu ele alacaklarını dile getirdi.
Yine sonraki aşamalarda da Avrupa Komisyonu Başkanı Jean-Claude Juncker, Avrupa Konseyi Başkanı Donald Tusk ve kendisinin katılımıyla üçlü bir toplantı gerçekleştireceklerini dile getiren Davutoğlu, bu konudaki çalışmaları gözden geçireceklerini söyledi.
AB ve Türkiye Zirvesi çalışmalarını tamamladıktan sonra NATO Genel Sekreteriyle görüşeceğini belirten Davutoğlu, Suriye sınırındaki gelişmeler, Ege'de NATO'nun yapacağı katkılar başta olmak üzere Türkiye'nin güvenlik ihtiyaçları bağlamında daha önce çerçevesi belirlenmiş eylem planının hayata geçirilmesinin de ele alınacağını ifade etti.
Davutoğlu, yarın akşam İzmir'e döneceğini, salı günü İzmir'de Türkiye-Yunanistan Ortak Bakanlar Kurulu Yüksek Düzeyli İş Birliği Konseyi toplantısının her iki taraftan da 10'a yakın bakanın katılımıyla ve Çipras'ın gelmesiyle, kendi ev sahipliğinde yapılacağını anlattı.
‘SADECE HDP'LİLERİN Mİ DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRILACAK?'
Bunun sadece siyasilerin değil, toplumun da gündeminde olduğunu ifade eden Davutoğlu, terörü teşvik eden bazı açıklamalarla, terörü kutsayan bazı taziye ziyaretleri gibi uygulamaların, milletin mahşeri vicdanında çok derin yankılar ve tepkiler doğurduğunu aktardı.
"Bunu yok sayamayız" diyen Davutoğlu, dokunulmazlığın siyasilerin Meclis kürsüsünü fikir özgürlüğü içinde ve demokratik hukuk devleti kuralları içinde kullanma özgürlüğü olduğunu kaydetti.
‘ÇOK CİDDİ BİR TOPLUMSAL TEPKİ VAR'
‘KILIÇDAROĞLU'NDAN CEVAP BEKLİYORUM'
Bunun parti meselesi olmaması için bir çağrıda da bulunduğunu anlatan Davutoğlu, dokunulmazlığın bütün Meclis'in üzerinde mutabık kaldığı ve milletvekillerinin tek tek hakları olan bir konu olduğunu söyledi.
Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Bu meselenin bir AK Parti'nin tek başına yürüttüğü bir meselenin ötesinde, biz tek başımıza kalsak da ne yapacağımızı biliriz ama Meclis'in itibarını korumak, hepimizin ortak meselesi. Hatta HDP için de hala çağrımı yapıyorum. Eski bir müftünün çıkıp açıklama yapmasını bekliyorum. Böyle bir taziye olur mu? İnsanlar niye vefat ettikten sonra 'Haklarınızı helal ettiniz mi?' sorusuna muhatap olur. Çünkü orada birilerinin hakkı olursa hakkını talep etmesi için. Bu 29 canı alan teröriste, o 29 canın yakınları haklarını helal ediyorlar mı, ettiler mi, etmediler mi? Şimdi bunun cevabını vermek lazım, cevap bekliyorum."
HDP içinde olup da akademik hayatta tanıdığım profesörler var. Bilim etiği adına çıkıp cevap vermelerini bekliyoruz. Tavırları ne olacak. Şimdi bunu yapmak suretiyle bu meseleyi bütün Meclis'in itibarını koruyan bir mesele haline dönüştürmemiz lazım. Bazıları şuna döndürmeye çalışıyor: 'Bu mesele HDP'ye dönük bir tavır veya bir parti ile diğer parti arasında arasındaki ihtilaf.' Meclis'in onurunu korumak, hepimizin vazifesi. Biz AK Parti grubu olarak, çoğunluğa sahip grup olarak, bu onuru koruruz ama bakalım diğerleri ne yapacaklar. Bunu da gördükten sonra atacağımız adımla ilgili hukuk ne gerekiyorsa onu yaparız. Ne gerekiyorsa…
Ama toplumun mahşeri vicdanının böyle her gün zedelenmesine, her gün bu vicdanın örselenmesine de izin vermeyiz. Bu bağlamda cevaplarınızı bekliyorum. Sayın Kılıçdaroğlu'ndan cevap bekliyorum. Böyle bir durumda tutumu nedir? Özellikle zikrettiğim diğer her milletvekili aldığı oy dolayısıyla saygındır. Fikirlerine katılmasak dahi ona oy veren vatandaşlarımıza saygımız olup ama insani özellikleriyle özellikle insani konuları sürekli gündemde tutan bazı HDP milletvekillerinin de bakalım tavırlarını, tutumlarını görmek isteriz."