Topkapı'daki bir otelde gerçekleştirilen sempozyumun açılış konuşmasını yapan Kar, Hizb-ut Tahrir olarak hilafetin son başkenti İstanbul'da Uluslararası Hilafet Sempozyumu düzenlediklerini söyledi.
Bugün hilafet olmalı mı ya da olmamalı mı diye tartışmadıklarını belirten Kar, "Bu tercih bizlere bırakılmış değildir. Hilafetin kurulması konusunda ümmetin herhangi bir ihtilafı yoktur. Hilafet için mücadele eden milyonlarca Müslüman var. Müslümanlar gerçek hilafetin ne olduğunu artık idrak ettiler. Sözde hilafet ile gerçek hilafet arasındaki farkı bugün biliyorlar. Bu sempozyumun İkinci Raşidi Hilafet Devleti'nin kurulmasına ve hayırlara vesile olmasını Rabbim'den temenni ediyorum" diye konuştu.
Hizb-ut Tahrir,hilafetin kaldırılışının 92.yıldönümünde"Nasıl bir hilafet"konulu uluslararası sempozyum düzenledi
— Mete Sohtaoğlu (@metesohtaoglu) 3 Mart 2016
📸 pic.twitter.com/J81Q06mrNV
'MÜSLÜMANLAR BİR ARAYA GELİRSE MEVCUT DÜNYA DÜZENİ SONA ERER'
Sempozyumun katılımcılarından gazeteci Mustafa Özcan da, Hilafet kurulduğunda Müslümanların bir araya gelmesiyle mevcut dünya sisteminin sona ereceğini iddia etti.
Özcan, "Suriye devrimi tamamlanırsa bugünkü düzen sona erer. Beşinci dönemin kıyılarında dolaşıyoruz. İslam tarihinin beşinci döneminde yeniden hilafete, orijinal hilafete dönüşün kıyılarındayız. Halife diye ortaya çıkan bazı insanlar var. Etkileri olmadan bu iddiada bulunuyorlar. Bu tür rahatsızlık yaratanlar olabilir. Bugün dünyanın her yerinde herkesin sahibi var. Müslümanların bir sahibi yok" dedi.
'HİLAFET KAÇINILMAZ'
#HilafetSempozyumu Prof.Dr.Malkawi Jadara Üniv. Müh.Fak.Dekanı
— HizbutTahrir Türkiye (@HizbutTahrirTR) 3 Mart 2016
"Hilafet’in Yeniden Kurulması Mümkün mü?"@m_malkawi pic.twitter.com/T36rKtoIZ0
Sempozyumun katılımcılarından Kürşad Atalar da, "'Yaratmak da ona mahsustur, emretmek de ona mahsustur' ayetini delil getirdiğimiz zaman veya 'Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla Cihad edin' ayetini söylediğimiz zaman, Hz. Peygamber'den benzer içerikli sözler naklettiğimiz zaman, 'Ben bir Müslümanım, o halde bunların gereğini yapmam lazım' denildiği zaman, bunun kaçınılmaz olarak gideceği yer bir siyasi organizasyonun gerekliği sonucudur" diye konuştu. Atalar, buna bazılarının Hilafet diyebileceğini sözlerine ekledi.
'MÜSLÜMANLAR HİLAFETİ TERK ETMEDİLER'
Sempozyumun 'Nasıl bir Hilafet?' başlıklı oturumunda söz alan son konuşmacı, Hizb-ut Tahrir Türkiye Merkezi Temas Heyeti üyesi Hanife Yağmur oldu. Osmanlı'nın en zayıf anında bile Müslümanların Hilafeti terk etmediklerini iddia eden Yağmur, "Hatta 3 Mart 1924'te Mustafa Kemal Hilafeti ilga ettiğinde, İngilizler, kendi sömürgeleri arasında Hilafetin kaldırıldığını, Müslümanlar arasında duyulmasını dahi engellediler" dedi.
#HilafetSempozyumu @mk_mahmutkar İsmail wahwah İsam Amira pic.twitter.com/t2Yew09gHu
— HizbutTahrir Türkiye (@HizbutTahrirTR) 3 Mart 2016
'DEMOKRASİYİ NİYE DAYATIYORSUNUZ?'
Hilafetin İslami bir müessese olduğunu söyleyen Yağmur, "Allah'ın kitabından ve Resulünün sünnetinden alınmış bir müessesedir. Tüm Müslümanların birlikteliğini sağlayacak olan yegane kurtuluş reçetesidir Siz Japonya'daki Müslümana hilafeti layık görmüyorsunuz. 'Olmaz' diyorsunuz. Endonezya'da aynı şeyi söylüyorsunuz. Hindistan'dakine de, Türkiye'dekine de, Arap coğrafyasındaki tüm Müslümanlara bunu uygun görmüyorsunuz. Çünkü o, 1400 yıl önceki şartlara uygun bir sistemdi. Peki siz hangi akla hizmet ederek, ne gerekçeyle, demokrasiyi, kapitalizmi ve benzeri beşeri sistemleri dünyanın her tarafındaki insanlara dayatıyorsunuz?" diye konuştu.
Sempozyuma, Endonezya Şeriat Ekonomisi ve İşletme Enstitüsü Başkanı Muhammed İsmail Yusanto da konuşmacı olarak katıldı.