Anayasa profesörü Kaboğlu: Erdoğan'ın sözleri Anayasa ihlalidir

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa Mahkemesi'nin tutuklu gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül için verdiği tahliye kararına ilişkin, "Kabul etmek durumunda değilim. Karara uymuyorum, saygı da duymuyorum" açıklaması gündemi meşgul etmeye devam ediyor.

Hukukçular, "Anayasa ihlal edildi, bu yargıya açık müdahaledir" dese de Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, açıklamaların Erdoğan'ın şahsi görüşü olduğunu, müdahale barındırmadığını söyledi. RS FM'de konuşan anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu ise bu sözlere karşı çıkarak, Anayasa'nın araçsallaştırıldığını söyledi.

​Kaboğlu şöyle konuştu: "Anayasa'nın hükümleri herkesi bağladığı gibi başta Anayasa üzerine yemin eden ve Anayasa'nın uygulanmasını gözetmekle yükümlü olan Cumhurbaşkanı'nı da öncelikli olarak bağlar. Cumhurbaşkanı'nın bu sözleri Anayasa'nın ihlalidir. Bu çerçevede yeni Anayasa'dan neyin amaçlandığını —yeni bir anayasal düzen mi amaçlanıyor, yoksa bir kişinin iktidarına giden yol için araç olarak mı düşünülüyor?— zannediyorum son iki gün Türkiye'sinde tanık olduğumuz söylemler ortaya koyuyor bu ayrışmayı. AYM'ye ve bütün mahkemelere müdahalesi kesinlikle şahsi görüş değildir. Söylemler, yargı bağımsızlığına ve tarafsızlığına müdahale olduğunu ve bunun esasında kendilerine karşı sorumluluk mekanizmasının işletilmesi gerektiğini ortaya koymuş bulunuyor."

Tartışmalar sürerken, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekler nitelikte bir açıklama da Adalet Bakanı Bekir Bozdağ'dan geldi. Bozdağ da Yüce Mahkeme'nin kararına tepki göstererek, AYM'yi "yasaları ihlal etmekle" suçladı.

Kaboğlu, 'Cumhurbaşkanı'nın AYM kararını eleştirmesi demokratik bir haktır' diyen Bozdağ'ın görüşüne karşı çıktı. Adalet Bakanı'nın  açıklamasını ihlalin devamı olduğunu vurgulayan Kaboğlu, şöyle devam etti:

"Sayın Bozdağ, memleketinde avukatlık yapıyor olsaydı, böyle söyleyebilirdi. Ama Sayın Bozdağ, Adalet Bakanı sıfatıyla konuşuyor. Aynı zamanda HSYK'nın da başkanı. Yani 10 bin üzerindeki hâkim ve savcının üst örgütünün başkanı. Adalet Bakanı mahkeme kararını eleştirebilir; ama kendini mahkemenin yerine koyarak yanlış karar verdi diyebilecek bir konumda değildir. Bu açıdan yaklaşılırsa o zaman mahkemeleri kaldıralım Cumhurbaşkanı ve Adalet Bakanı neyi doğru buluyorsa öyle karar veren memurlardan oluşan kurumlar olsun. Bunun sonucu budur. Mahkemeler de yanılabilir; o yüzden üst yargıya başvurma AİHM'e gitme gereği var. Bu da hata payını en aza indirmek için. Ama daha baştan bu şekilde müdahale ederseniz; 14. Ağır Ceza Mahkemeleri üyeleri AYM'den gelen karar doğrultusunda karar veremezler. Hukuka, vicdani kanaatine uygun karar verme süreci bu şekilde zedelenmiştir."

PROFESÖRLERDEN ANAYASA HAREKETİ

Anayasa Hukuku Derneği olarak pek çok sivil toplum örgütüyle birlikte demokrasi ve Anayasa hareketlerini başlattıklarını açıklayan İbrahim Kaboğlu endişeli. Kabolu, "Türkiye sonu belli olmayan bir eşiğe doğru hızla kaydırılmak isteniyor" dedi ve "Cumhurbaşkanı'na oy verenler Anayasa'yı ihlal etmesi için mi yoksa korumak için mi oy verdi?" diye sordu.

Kaboğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "82 Anayasa'sı deniliyor. Oysa karşımızda siviller tarafından 20 kez değiştirilmiş metinler söz konusu. Bu bakımdan bizim işimiz çok zor. Yanlışlarını düzeltmek doğru bilgiyi önermekten daha zaman alıyor. Yeni Anayasa için bir taslak çalışması başlattık. 20-25 profesörün katkısıyla bir Anayasa kitabı hazırladık. Yanlış bilgilerin önlenmesi için bir de yasama, yürütme, yargı başlıklarının metin halinde yazma faaliyetine giriştik. Cuma günü yapacağımız toplantıyla açıklayacağız. Türkiye sonu belli olmayan bir eşiğe doğru hızla kaydırılmak isteniyor. Üzerinde durulması gereken bu açıklamayı yapan kişi için oy verenler acaba ne düşünüyor? Anayasa'yı ihlal etsin diye mi oy verdiler, yoksa Anayasal düzen çerçevesinde Türkiye'yi yönetsin diye mi?"