Türkiye'nin siyasi ve iktisadi istikrar ortamına kavuştuğunda, ülkenin önü kesilmek için belli mihraklar tarafından harekete geçildiğini öne süren Kurtulmuş, istikrarın zaman zaman darbelerle kesildiğini, zaman zaman sağ-sol çatışmaları çıkarıldığını, zaman zaman siyasi suikastlar düzenlendiğini, zaman zaman da terörün güçlü şekilde vizyona konulduğu dönemler olduğunu anlattı.
Terör saldırılarının gerçekleştiği ülkelerin mükemmel istihbarat ağlarını bulunduğunu, Türkiye'nin de çok iyi istihbarat ağına sahip olduğunu anlatan Kurtulmuş, "Yani karşınızdaki terör örgütü, sadece bombayı patlatan, arabayı getiren, onların arkasındaki o zincir içerisindeki gözaltına alınan 12-15 kişiden ibaret bir terör hücresi değil. Bunun arkasında siyasi, malzeme, lojistik destek var, belki bu anlamda birtakım ekonomik destekler var. 'Belki'yi de teyit anlamında söylüyorum" dedi.
‘BÜTÜN DÜNYANIN BAŞINA BELA OLMUŞ BİR MESELEDİR'
İstihbarat alındığını ancak noktasal olarak, bombayı patlatacak kişi bulunamadığı sürece engellemenin zor olduğuna işaret eden Kurtulmuş, "Bu, bütün dünyanın başına bela olmuş bir meseledir. Hem ülkeler arasında ortak dayanışmaya ihtiyaç var hem bütün istihbarat birimlerinin ellerindeki bilgileri, belgeleri paylaşmaya ihtiyaçları var. Türkiye'deki istihbarat birimleri de elinden geleni yapıyor. Sonuç itibarıyla arkasında planlanmış olan bir harekat zinciri içinde ölümü göze almış bir adamı eğer noktasal olarak bulamıyorsanız onu yakalamak son derece zor" diye konuştu.
‘TERÖRİSTİN İSMİ GERÇEĞİ DEĞİŞTİRMİYOR'
Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, "Salih Neccar isminin sonradan Abdulbaki Sömer çıkması istihbari bir hata mıydı?" sorusuna, şu yanıtı verdi:
‘SURİYELİLERE TAKİP YAPILIYOR'
Sığınmacıların girişleri konusunda bir güvenlik açığından bahsedilemeyeceğini belirten Kurtulmuş, şunları kaydetti:
"İlk anda Suriye'den gelen insanlar Türkiye'ye girdiler. Ama özellikle Kobani'de 2-3 gün içerisinde 197 bin kişinin alınmasından sonra çok kısa bir süre içerisinde Türkiye'deki bütün Suriyelilere biyometrik kayıtları yapılarak, her birisine geçici barınma belgesi verildi. Nihayetinde 3 milyonluk bir kitleden bahsediyoruz. Bu kitlenin içerisinde herkesin tek tek kim olduğunu bilmek, herkesten tek tek emin olmak da mümkün değil. İstihbarat birimlerimiz bu anlamda, özellikle son saldırılar sonrasında şöyle bir karar aldı: Risk grupları üzerinde —Suriyelilerle ilgili söylüyorum- özel çalışmalar, takipler yapılıyor. Bu sayede de zaten daha fazla önleyici tedbirler alınıyor."
"Terörle mücadelede Diyarbakır'ın Sur ilçesinde durumun kontrol edilemediği" şeklinde eleştiriler olduğu yönündeki soru üzerine Kurtulmuş, Cizre'de de Sur'da da aynı durumun yaşandığını söyledi.
Kurtulmuş, "Bildiğim kadarıyla 100 küsur evlik bir alan. Teröristlerin sıkışıp kaldığı bir alan. Orada tamamen dar bir alan, araçların girmesinin son derece zor olduğu bir alan. Diğer bölgeler temizlendi. Şimdi güvenlik görevlilerimiz buralara girecek ama burada da belki sayısal olarak az olmakla birlikte diyebiliriz ki tecrübeli ve şehir savaşında gerilla savaşında tecrübe kazanmış olan unsurların kaldığı anlaşılıyor. Bir de tabi işin niteliği gereği güvenlik kuvvetleri adım adım ilerlemek mecburiyetindeler ve hala oralarda da mayınlar var. Bunları patlatarak, imha ederek yollarına devam ediyorlar. İşin en zor kısmının olduğu halka, bu en dar halka. En dar halkaya kadar inilmiş vaziyettedir. Tarih veremiyoruz ama inşallah en kısa zamanda oralar da temizlenecek ve Sur'dan çıkılacak." değerlendirmesinde bulundu.
Artvin Cerattepe'deki duruma değinen Kurtulmuş, ortada bir maden işletmesi, alınmış bir ruhsat ve hukuki bir süreç olduğunu ifade ederek, Türkiye'nin yeraltı kaynakları bakımından çok zengin bir ülke olmadığını, mevcut kaynakların ekonomik olarak değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.
Kurtulmuş, bu madenlerden faydalanırken Türkiye'nin doğal güzelliklerini de korumak mecburiyetinde olduklarını vurgulayarak, hükümet olarak her iki sorumluluğa sahip olduklarını dile getirdi.
Cerattepe'de ruhsat verilmiş bir işletme olduğunu ve çevreye zarar vermeyecek bir ÇED raporunun bulunduğunu anlatan Kurtulmuş, "Artvin'de halkın, çevre ile ilgili dernek ve vakıfların bir talebi oldu. Sayın Başbakanımız bugün kendilerini Ankara'da dinledi. Bu toplantının sonucunda da mahkemenin kararı kesinleşene kadar oradaki faaliyetlerin durdurulması yönünde bir karar çıktı. Bu sonuç uygulanacak ve mahkeme kararı beklenecek. Cerattepe'de bir duyarlılık çıktı. Hükümette bu duyarlılığa kayıtsız kalmadığını gösterdi. Bu iznin iptali anlamına gelmiyor, verilmiş bir izin var. O izin belgesiyle arama çalışmalarının devam ereceği bir süreç var. Oradaki vatandaşlarımızın taleplerinin dikkate alındığını göstermesi bakımından önemliydi. Hükümet olarak bu adımı atmış olduk" diye konuştu.