Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde Antalya, Amasya, Ankara, Bolu, Gaziantep, İstanbul, Kahramanmaraş, Muğla, Niğde, Sakarya ve Şanlıurfa'dan gelen muhtarlarla bir araya geldi.
Kürtlerin Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda ülkedeki diğer etnik gruplarla birlikte canlarıyla, kanlarıyla mücadele ettiklerini, bağımsızlığın ilanında eşit vatandaşlar olarak yerlerini aldıklarını belirten Erdoğan, PKK'nın Kürtlerin temsilcisi olmadığını vurguladı. Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tam tersine terör örgütü en büyük kıyımı, en vahşi saldırılarını Kürt kardeşlerime karşı yapmıştır. Bazı ilçelerimizde açılan hendeklerin, çukurların, bombalı barikatların mağduru, esnafıyla, öğrencisiyle, kadınıyla, erkeğiyle öncelikle Kürt kardeşlerimizdir. Evlerini boşaltan, o yükünü sırtına alıp geçici olarak da olsa bir yerlere çıkan benim Kürt kardeşlerim değil mi? Niye gidiyorlar acaba? O açılan hendekler onların evlerinin önünde açılmadı mı? Evler arasında kurulan tüneller, tehditlerle, ölüm tehditleriyle Kürt kardeşlerimin evlerinde yapılmadı mı? Teröristlerin mahremiyetine ve namusuna el uzattığı kişiler de yine Kürt kardeşlerim değil mi?"
Genç Kürtlerin ölüm tehditleriyle dağlara kaçtığına dikkati çeken Erdoğan, en başından beri Suriye'deki Kürtlerin haklarını da savunduklarını söyledi.
‘KÜRTLERİ ALMAYABİLİRDİK'
"Almayabilirdik, biz aldık, biz sahiplendik, yedirdik, içirdik, giydirdik. Biz yaptık bu işleri. Bunların büyük bir bölümü ülkemizdeki kamplarda ve şehirlerimizde hayatlarını sürdürüyor. Dünyanın her yerinde hangi ülke kökenli olursa olsun, tüm Kürtleri kendi kardeşimiz olarak görüyor sahip çıkıyor, bağrımıza basıyoruz. Tıpkı aynı medeniyet geçmişine sahip olduğumuz yüz milyonlarca diğer kardeşimiz gibi, Kürtlerin tamamı da gönül sınırlarımız içinde kabul ediliyor. Birileri ne yapıyor? Gidiyor Ankara'daki alçak eylemle 28 kişinin kanına giren teröristin sözüm ona taziyesinde boy gösteriyor. Bir başkası Mecliste bu alçaklığa sahip çıkıp, devleti suçlamayı sürdürüyor. Böyle milletvekilliği, böyle siyasetçilik, böyle siyaset olmaz. Dünyanın hiç bir yerinde sivilleri hedef alan intihar bombacılarına sahip çıkan siyasetçi, siyasi parti, milletvekili göremezsiniz."
‘PARLAMENTOYA GİRDİĞİNİZDEN BU YANA HİÇ RAHAT DURDUNUZ MU?'
"Girdiniz, siz parlamentoya girdiğinizden bu yana hiç rahat durdunuz mu? 80 milletvekiline kadar da çıktınız yine rahat durmadınız. 80 milletvekili aldığınız anda bile yine terör çığırtkanlığı yapıyordunuz, yine Kürt kardeşlerimizi sokağa çağırıyordunuz. Artık Türkiye'de bu işlerin bir düzene girmesi gerekiyor. Bölücü terör örgütünün sözcülüğünü yapmak dışında hiç bir işe yaramayan, hiçbir Meclis faaliyetinde bulunmayan partiye, milletvekillerine ne bu milletin ne de bizlerin tahammül etmek gibi bir gayreti olamaz, böyle bir zorunluluğu da olamaz. Demokratik bir ülkede ifade özgürlüğü vardır ama insanları öldürmek için silah taşıma özgürlüğü yoktur. Bu özgürlük kesinlikle terör örgütüne yardım, yataklık ve sözcülük anlamına gelemez. Arabasıyla terör örgütüne silah taşıyan, örgütün sığınaklarında teröristlere canlı kalkanlık yapan, evini teröristlere tahsis eden, terör örgütünün her eyleminde ön safta yer alan milletvekili, milletvekili değil teröristin ta kendisidir."
TBMM'YE ‘DOKUNULMAZLIKLARI KALDIRIN' MESAJI
Erdoğan, Meclisin önümüzdeki günlerde bu konuda ‘milletin hissiyatını karşılayacak tedbirleri alacağına inandığını' belirterek şunları kaydetti:
‘BATI ÜLKELERİNE SORUYORUM…'
‘EL NUSRA'YA NİYE KÖTÜ DİYORSUNUZ?'
"Bunlardan ilki; Irak'taki mezhebi çatışmalar neticesinde ortaya çıkan DAİŞ denilen örgütün — ki El Kaide'den doğmuş bir örgüttür — rejimin göz yummasıyla Suriye'de etkinlik kazanmıştır. İkincisi; Rusya ve İran gibi devletler Esed rejimine güçlü destek sağlayarak Suriye halkının özgürlük mücadelesini sabote etmişlerdir. Dikkat ediniz hem DAİŞ'in hem Esed rejimin hem de PYD-YPG'nin öncelikli hedefleri birbirleri değil, Suriye halkının gerçek temsilcisi olan muhalif gruplardır. Ne diyorlar? 'PYD ve YPG. Bunlar DAİŞ'e karşı savaşıyorlar. Ondan dolayı biz PYD ve YPG'yi destekliyoruz' diyorlar. Koskoca bir yalan. O zaman size farklı bir örnek vereceğim. El-Nusra, o da DAİŞ'e karşı savaşıyor. Peki El Nusra'ya niye kötü diyorsunuz? O zaman onun da iyi olması lazım. El Nusra kötü ama PYD ile YPG iyi. Olay farklı. El Nusra'nın bulunduğu konum farklı olduğu için bunlar ne diyor? 'İyi teröristler, kötü teröristler'. Mantık bu."
‘MUHALEFETİ RUSYA TANIMLARSA VAHİM BİR DURUM VAR DEMEKTİR'
"Biz de Suriyeli kardeşlerimize nefes aldıracak bir ateşkesi destekliyoruz. Ancak bu ateşkesle ülkesinde yarım milyona yakın vatandaşının katledilmesinden sorumlu Esed rejimiyle onu destekleyen güçlere açık ve güçlü bir destek verilirken, muhalifler konusunda halen ikircikli bir dil kullanılması endişe vericidir. Bölgede kimin hangi muhalefet grubundan olduğunun tespitini şayet Rusya, Esed rejimi ve PYD-YPG gibi yapılar gerçekleştirecekse ortada vahim bir durum var demektir.
‘PYD DE ATEŞKESİN DIŞINDA OLMALIDIR'
PYD-YPG'nin de tıpkı PKK, IŞİD ve El-Kaide gibi bir terör örgütü olduğunu öne süren Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye olarak PKK'ya, DAİŞ'e nasıl bakıyor ve davranıyorsak PYD-YPG'ye de aynı şekilde bakmaya ve davranmaya devam edeceğiz. Bizim ısrarla terör örgütü dediğimiz, buna ilişkin bilgi ve belgeleri paylaştığımız bir örgüte çok daha ısrarlı bir şekilde 'terör örgütü değildir' denilmesi müttefikliğin ruhuna yakışmaz. Biz imkânlarımızın en sınırlı olduğu dönemde müttefiklik sorumluluğumuzun gereği olarak binlerce kilometre uzaklıktaki Kore'ye gittik ve yüzlerce şehit verme pahasına üzerimize düşenleri yaptık. Binlerce kilometre uzaktaki Vietnam'a, Afganistan'a, Irak'a kendi güvenliği için müdahale eden bir ülkenin, Türkiye'den sınırının 100 metre ötesindeki tehditler karşısında sessiz kalmasını beklemesini anlamakta zorlanıyorum. Bu iş Türkiye için bir beka meselesidir. Müttefiklerimizin artık bu konuda bir yol ayrımına geldiklerini görmeleri için meseleyi daha açık nasıl anlatabiliriz inanın bilmekte zorlanıyorum. Esasen DAİŞ ve El Nusra nasıl ateşkesin dışında tutuluyorsa bunlar gibi bir terör örgütü olan PYD-YPG de ateşkesin kapsamı dışında olmalıdır."
PYD/YPG'nin ofisini Moskova'nın göbeğinde Rusya'nın açtırdığını söyleyen Erdoğan, "Hadi bakalım ey Rusya, sen şimdi neyle bunu izah edeceksin?" ifadesini kullandı.
‘DURUP DURURKEN RUS UÇAĞINI YERE DÜŞÜRMEDİK'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Diyorlar ki 'Rus uçağını düşürmeseydiniz işler bu dereceye gelmezdi'. Peki, niçin Rusya'ya dönülüp 'Türkiye'nin sınırlarını ihlal etmeseydiniz işler bu hale gelmezdi' denmiyor. Bir değil, iki değil, üç değil. Niçin bu sorulmuyor? Biz o uçağı durup dururken yere düşürmüş değiliz ki? Sınır ihlali olmasaydı, yaptığımız ikazlar dikkate alınsaydı uçak düşürme hadisesi de kesinlikle yaşanmazdı" ifadesini kullandı.
‘HEDEFİMİZ 100 MİLYAR DOLARA ULAŞTIRMAKTI'
Rusya ile Türkiye arasındaki ticaret hacminin 35 milyar dolara ulaştığına işaret eden Erdoğan, "Hedefimiz 100 milyar dolara bunu ulaştırmaktı. Herkes yaptırım uygularken biz bu yaptırıma uymadık. 'Hayır' dedik. Biz yine göndermeye devam edeceğiz, göndermeye devam ettik. Ama ne yazık ki Rusya bizi anlamadı. Rusya iki tane pilota Türkiye gibi bir dostunu ne yazık ki kaybederek böyle bir hamleye girdi" değerlendirmesinde bulundu.