Atlantik'in iki yakasında da popülist çözümlerin gündeme geldiğini ancak bunların ‘çözüm olmadığını' ifade eden Blair, izolasyonla, kendini kapatarak güvenlik sağlanamayacağını belirtti.
‘Barış ve şeref dini' olarak tanımladığı ve 1.6 milyar kişinin mensubu olduğu İslam dininin ‘içindeki düşman' tarafından saldırıya uğradığını belirten Tony Blair, İslam'ın insani gelişime büyük katkıları olmuş bir barışçıl bir inanç olduğunu söyledi. Blair, şunları dile getirdi:
"Müttefiklere ihtiyacımız var. Bu meydan okumanın, özellikle İslam'ın içinden gelen müttefiklerin önderlik edebileceği boyutları bulunuyor. Ancak bizim, yani Batı'nın liderliği olmadan bu savaş kazanılamaz. Bu nedenle kapsamlı, ağırlığı olan, doğru ittifaklar kurma kabiliyeti bulunan bir strateji geliştirmeye çok acil ihtiyaç var."
Blair, bu yılın ilk ayında 20 ülkede terör olaylarının meydana geldiğini, en az 50 ülkenin terörle mücadele önlemleri almaya mecbur kaldığını, binlerce kişinin hayatını kaybettiğini belirterek, "Bu sorun büyüyor ve bu küresel bir mesele. Biz Ortadoğu'ya odaklanıyoruz ama Afrika da büyük acılar çekiyor, Uzakdoğu'nun genel olarak algılanandan daha büyük sorunları var ve Orta Asya herkesin takip etmesi gereken bir bölge" diye konuştu.
‘SIĞINMACILARA CÖMERT OLUNMALI'
Blair, "Aşırıcılık tehdidini nasıl tanımlayacağımız konusunda hâlâ bir uzlaşı sağlayamadık. Hepimiz terörle mücadele etmek gerektiğini kabul ediyoruz. Ancak bu tehdit nasıl ortaya çıktı, bununla ilgili tam bir açıklamamız yok. Neden artıyor, sebepleri ve kökeni nedir? Dinle ilgisinin boyutu nedir? Ya da sosyal ve ekonomik faktörlerin ürünü müdür?" ifadesini kullandı.
İslam dini ile aşırıcılığı bağdaştırmanın sorunun çözümüne yardım edip etmeyeceğini de soran Blair, "Bunlar tartışmaya açık sorular ve cevaplanması gerekiyor" dedi.