Referandumdan İngiltere'nin AB'den ayrılması yönünde bir sonuç çıkması halinde yaşanacaklarla ilgili olarak da parlamentoyu bilgilendiren Cameron, böyle bir durumda AB'nin temel anlaşmasının 50. maddesinin uygulanacağını hatırlattı.
Cameron bu maddeye göre İngiltere'nin AB'den çıkış koşullarının müzakere edileceği 2 yıllık bir sürecin başlayacağını belirterek, "Bu sürecin sonucunda eğer bir anlaşmaya varılmamış ise ayrılık otomatiktir. Diğer 27 üye ülke görüş birliği etmedikçe bir erteleme de olmaz. Ortak pazara erişimimiz ortadan kalkar. Dünya çapında 53 ülke ile mevcut ticaret anlaşmamız sona erer. Bunu ancak belirsizlik ve karanlığa atılmış bir adım diye nitelendirebiliriz. Bu, teorik bir sorun değil, insanların hayatları ile ilgili gerçek bir karar" diye konuştu.
Referandumdan çıkacak bir AB'den ayrılma kararının uygulanmamasının mümkün olmadığını belirten Cameron, ikinci bir müzakerenin söz konusu da olmayacağını kaydetti.
"AB'den ayrılmak kısa bir süre için kendimizi daha fazla egemen hissetmemize yol açabilir" diyen Cameron, gerçekte ise AB dışında kalan bir İngiltere'nin ne daha güçlü, ne de daha fazla nüfuz sahibi olabileceğini vurguladı.
Ana muhalefetteki İşçi Partisi'nin lideri Jeremy Corbyn ise Cameron'ın AB ile yürüttüğü müzakereleri ‘tiyatro' diye nitelendirerek, "AB'de gerçek bir reforma ihtiyacımız var, o da demokratikleşme, işçilere daha fazla hak sağlanması, zorla özelleştirmelere ve kemer sıkma politikalarına son verilmesi" dedi.
Corbyn, Cameron'a yönelttiği "AB ile varılan anlaşma, göçmenleri sömürerek İngiliz işçilerin ücretini düşüren ajansları durdurma konusunda ne getirecek?" şeklindeki sorunun yanıtsız kaldığını da vurguladı.
Parlamentodaki oturumda, dün yaptığı açıklama ile referandumda İngiltere'nin AB'den ayrılması yönünde oy vereceğini açıklayan Londra Belediye Başkanı Boris Johnson da Cameron'a soru yöneltti.