Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, NTV yayınında Funda Görey'in sorularını yanıtladı.
ABD Başkanı Obama'nın taziye amacıyla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı aradığını anımsatan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim kalın, iki lider arasında kapsamlı bir görüşme olduğunu, görüşmede Suriye ve Irak konularının da ele alındığını belirtti.
‘GÖRÜŞME BİRAZ UZUN OLDU'
Kalın, Beyaz Saray'dan yapılan "YPG güçlerinin ilave toprak elde etmek için bölgedeki koşulları istismar arayışında olmaması gerektiği" açıklaması ile ilgili ise, "Şimdi bu YPG ile Amerikalıların ilk yaptığı açıklama değil. Geçtiğimiz hafta özellikle Azez bölgesinde YPG'nin yaptığı hareketlilik, yani Afrin'in doğusuna kayma hareketliliğiyle ilgili olarak benzer 1-2 açıklamayı da daha önce yaptılar aslında. Kerry yaptı bildiğim kadarıyla, Beyaz Saray ve Dışişleri bu konuyla ilgili birkaç açıklama yaptı. Yani ‘durumu kendi lehine istismar edip birtakım ilerlemeler yapıyorlar, bunlara karşı biz de uyarıyoruz' diye. Şimdi kendi kanalları üzerinden de daha net, vurgulu bir şekilde söylüyorlar" ifadelerini kullandı.
Kalın sözlerine şöyle devam etti: "Bu da zaten görüşmede gündeme geldi. Çünkü biz bu konudaki hassasiyetimizi daha önce de ifade ettik. Hem Amerikalılar hem diğer müttefiklere. Yani biz orada, DAİŞ'e karşı uluslararası koalisyonun ana amacı ne? DAİŞ'in o bölgelerden temizlenmesi. Şimdi bu temizlenen yerlere şu, bu örgütü fiili bir durum yaratıp buralara getirmeye kalktığınız zaman ortaya başka bir sorun çıkar."
YPG'nin son haftalarda Rusya ve Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'la yakın bir şekilde çalıştığını belirten Kalın, "Bir kere bu hedefi doğru koymamız lazım. İkincisi YPG son haftalarda Ruslarla ve Esed rejimiyle yakın çalışıyor. Bunu da gizlemiyorlar zaten, bunu Ruslar da söyledi, Esed rejimi de söyledi. Hatırlayın, geçtiğimiz salı ya da çarşamba günü BM Suriye Daimi Temsilcisi bu konu ile ilgili çok açık bir beyanda bulundu ve YPG'nin bölgedeki hareketliliğini kendilerinin desteklediğini söyledi. Ruslar zaten bunu baştan beri söylüyorlar. Özellikle bölgede YPG, Rus bombardımanını da arkasına alarak fiili bir durum yaratmaya çalışıyor" dedi.
‘YPG ILIMLI SURİYE MUHALEFETİNE YÖNELİK BİR HAREKATA GİRİŞTİ'
YPG'nin ABD'nin de desteklediği ılımlı Suriye muhalefetine yönelik bir harekata giriştiğini belirten Kalın, "Burada üzücü olan ama çok da manidar olan şey şu; daha 1-1.5 yıl önce Kobani'de DAİŞ'e karşı orada mücadele ederken, şimdi YPG bu güçlere Azez ve çevresinde saldırıyor. Bunu birinin izah etmesi lazım. Tabii ki bunu açık bir şekilde ifade etti Sayın Cumhurbaşkanımız. Yine DAİŞ'le mücadele stratejisinin, genel çerçevesi, hedefleri, etkili olup olmadığı konuları gündeme geliyor. Bizim kamuoyumuzda da bu soruluyor. Yaklaşık 2 yıldır devam eden hava saldırıları neticesinde acaba DAİŞ ne kadar geriletilebildi? Musul hâlâ DAİŞ kontrolünde olmaya devam ediyor. Suriye'nin önemli bir bölümü hala DAİŞ'in kontrolünde. Rakka'dan Halep'in dışlarına kadar ya da belli bölgelerde paket paket, tam bir coğrafi bütünlük arz etmiyor. Dolayısıyla acaba burada ‘Bu strateji ne kadar etkili oluyor?' Sorusu yine gündeme geliyor" ifadelerini kullandı.
Kalın, Suriye'de bir kara operasyonunun gündemde olup olamadığını dair "Sayın Cumhurbaşkanımız birçok kere şunu ifade etti; havadan bombalamakla olmaz. Yaşananlar da bunun ne kadar doğru olduğunu gösteriyor aslında yakın zamanda. Tabii biz ‘Peki karadan ne yapılmalı?' sorusuna da açık, net bir cevap verdik. ‘Türk askeri Suriye'ye girsin, Amerikan askeri veya Suudi askeri girsin karadan, operasyon, oralar işgal edilsin' böyle bir şey biz hiçbir zaman söylemedik" dedi.
Kalın, Türkiye'nin havadan güvenlik sağlanması durumunda muhaliflere destek için bir koridor açılması fikrine sıcak bakıp bakmadığı konusunda "Hayır, şimdi bize Amerikalıların söylediği, ‘No fly zone' yani uçuşa yasak bölgenin birtakım komplikasyonları var. Ki bunu geçen sene Ruslar bombardımanlara başlamadan önce söylüyorlardı. O zaman Rus hava hakimiyeti de yoktu bölgede. ‘Nedir bu komplikasyonlar?' dediğimizde, ‘Bunu kim uygulayacak, nasıl yapacağız?' Gibi, tabii o zaman Ruslar devreye girince bu iş daha da zora girmiş oldu. Fakat o zaman yapılsaydı bu, bakın şimdi Sayın Merkel şimdi bunu dillendirmeye başladı ‘Evet, özellikle mülteciler bağlamında bir güvenli bölge kurulsa iyi olur, mülteci akımını bir miktar da olsa sınırlandırırız' diye. Bizim söylediğimiz de buydu baştan beri. Yani orada, mültecilere, Suriyeli sivillere yönelik bir güvenli bölge oluşturulması. Bunlar geciktikçe, Suriye savaşı da karmaşık hale geldikçe, bu ne yapıyor, herkes için maliyet üretiyor. Suriye halkı için de, bizim için de, bölge ülkeleri için de" değerlendirmesinde bulundu.
Türk Silahlı Kuvvetleri'nin angajman kuralları çerçevesindeki topçu atışına başladığının öne süren Kalın, "Bakın, bu konuda biz pozisyonumuzu açık bir şekilde ifade ettik. Biz topçu atışına neden başladık? TSK, angajman kuralları içerisinde karşılık veriyor. Bu konuda herhangi bir geri adım söz konusu değil. Biz ulusal güvenliğimizin gerektirdiği tedbirleri orada alırız, bundan sonra da almaya devam ederiz. Şimdi burada, arada bir de Münih anlaşması yapıldı ve bunun uygulanması bekleniyor. Farklı tarihler veriliyor, dün dendi, bugün denildi, pazartesi denildi. Yani bu çatışmaların durdurulması vesaire meselesi" ifadelerini kullandı.