Davutoğlu, Halep'ten Türkiye'ye başlayan yeni göç dalgasına ilişkin olarak, "Halep ve civarındaki Suriyeliler için yeni bir trajedinin eşiğindeyiz" değerlendirmesi yaptı. "AFAD ve Almanya Teknik Yardım Grubu'nun, sınırdaki sığınmacılara yardım konusunda birlikte çalışacağını" belirten Davutoğlu, "Almanya ile 10 önemli konuda birlikte hareket etme kararı aldık" diye konuştu.
Merkel de, "Türkiye-Suriye sınırındaki olaylara baktığımızda insanların korku içinde olduklarını görüyoruz. Emniyet güçleri arasında bir işbirliği söz konusu olacaktır" açıklaması yaptı.
Davutoğlu ile Merkel, baş başa ve heyetler arası görüşmelerin ardından Başbakanlık'ta düzenlenen ortak basın toplantısında değerlendirmelerde bulundu.
Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
Bu duyarlılığı ve bu külfeti paylaşma konusunda gösterdiği siyasi irade nedeniyle Sayın Merkel'e teşekkürü borç biliyorum. Bütün bunları göz önüne alarak yaklaşık 10 önemli konuda mutabakata vardık. Eylem planı çerçevesinde Türkiye-AB eylem planına uygun şekilde hayata geçireceğiz. AFAD ve Alman yardım kuruluşunun sınırda bulunan Suriyeli mültecilere yardım konusunda işbirliği yapması konusunda mutabakat var.
‘İNSAN KAÇAKÇILIĞINI TERÖRE DENK BİR SUÇ OLARAK GÖRÜYORUZ'
Geçtiğimiz hafta Bakanlar Kurulu'nda insan kaçakçılarına karşı ciddi bir mücadele yürütülmesi, yoğun bir operasyon yapılıyor. İnsan kaçakçılığını her zaman insanlık suçu olarak görüyoruz. Terörle denk bir suç olarak görüyoruz. Masum insanları istismar ederek, onları meçhule doğru götürmek en büyük insanlık suçlarından biridir. Bugün dahi Edremit açıklarında bir trajediyle karşı karşıya kaldık. Sahte can yeleği ve bot satan, insafsızca, kan emici şekilde kar etmeye çalışan işletmelere operasyonlar yaptık, devam edeceğiz. Kimse masum insanların acıları üzerinde bir sektör inşa edemez.
Yine iki tarafta da insan kaçakçılığının networkünü dağıtmak için çalışılacak. Bugünlerde NATO savunma bakanları toplantısı var. NATO'nun da izleme mekanizmalarının sınırda ve Ege'de etkin kullanılması için çaba sarf edeceğiz.
Suriyelilerin acılarını istismar eden başka bir grup ise Suriyeli olmayıp bu göçlere katılan başka ülkelerin vatandaşları. Bu güzergahın mülteci olmayanlarca da engellenmesi için çalışacağız.
3 milyar euro'luk Suriyeli mültecilere yardım etmek için bu fonun kullanımı için derhal harekete geçilecek. AFAD'dan arkadaşlar projelendirmelere başladılar. En fazla etkilenen alan olarak Suriyeli gençlerin eğitimi ve sağlık tesisleri konusunda hazır projelerimizi AB'ye ileteceğiz ve bu fonun kullanım süreci başlayacak.
Perşembe günü Türkiye Göç İdaresi başkanı Yunanistan'a gidecek. Gördüğünüz gibi tam bir ortak çıkar ve ortak hedef doğrultusunda bir araya gelinmiş durumda. Suriye'ye barış gelene kadar, birlikte çalışacağız. Ayrıca son dönemde Balkanlarda, Kafkaslardaki gelişmeleri ele aldık. Kıbrıs müzakerelerini ele aldık. Türkiye-AB müzakereleri kapsamında açılacak fasıllar konusunda konuştuk.
MERKEL: TÜRK SAHİL GÜVENLİĞİNİN DESTEKLENMESİ LAZIM
Merkel'in açıklamalarından satır başları şöyle:
Sığınmacılara yönelik Londra'da çok başarılı bir toplantı yaptık. Son zamanlarda binlerce insan acı içerisinde kıvranıyor. Almanya'ya sığınmacılar konusunda üstüne düşeni yapacaktır. Türkiye ve Yunanistan arasında yasadışı göçler yaşanıyor. Türk sahil güvenliğini nasıl destekleyebiliriz? Ortak bir müdahale olur mu? Bunları konuştuk. İzleme ve denetleme konusunda Türk sahil güvenliğinin desteklenmesi lazım.
Özellikle denizlerdeki izleme işlerinin biraz daha geliştirmek gerekiyor. Ocak ayında Yunan adasına gelen mültecilerin sadece yüzde 45'i Suriye'den gelmekteydi. Gerçekten yasadışı göçü engellemek istiyorsak yasal göçleri de kabul etmemiz gerekir. Yasal yönden de göç imkânı vermek istiyoruz. Ortak görev çerçevesinde de 3 milyarlık ödeme söz konusu olacak. Tabii ki çocuklar mümkün olan en kısa sürede okula gitmek zorunda. Gördüğünüz gibi çok yoğun konularımız var, somut konuştuk bu konuda. 29 Aralık'ta da çalışmamız oldu.
SORU-CEVAP
Suriyeli sığınmacılara Avrupa kapıları kapanacak mı?
Merkel: Biraz önce bahsettiğim gibi mümkün olduğu kadar kontenjan yaratarak Suriyelilerin Türkiye üzerinden Avrupa'ya gelmesini istiyoruz. Bu Türkiye bütün mültecileri almak zorunda olamaz anlamına gelmez. Şu anda yasadışı söz konusu ve aralarında tacirler var. Suçsuz insanlar denizde ölüyor.
Almanya'da kontenjanlar konuşuluyor. Türkiye'de 2,5 milyon sığınmacı var. Şu anda 30 bin kişi sınırda bekliyor. Özellikle Türk halkına ne diyebilirsiniz?
Merkel: AB-Türkiye arasındaki eylem planı Türkiye'yi yalnız bırakmamak zorunda. Bu nedenle Londra Konferansı yapıldı. Mülteciler için bir proje tanımlanmıştır. Türkiye'nin işini kolaylaştırma yolunda bir şeyler yaptık. AB-Türkiye arasında insani yardım konusuna baktığımız zaman insan kaçakçılarına göre hareket edemeyiz. Ne şekilde görev dağılımı yapacağımızı konuşacağız. Mülteciler insan kaçakçılarına harcadıkları parayı çok güzel yerlere harcayabilirler.
Merkel: Zannedersem belirli bir çalışma ve görüşme formatımız var. Her konuyu ele alıyoruz. Gazetecilerin çalışma koşulları da buna dahil. Kürtlerle ilgili, barış süreciyle ilgili de çok umutluyduk ancak her ülkenin teröre karşı hareket etme hakkı vardır. Tabii ki eleştirilen konuları da ele alıyoruz. İki üç yıl önceki durumdan şu duruma geçtiğimiz zaman sorunsallar da çok değişti. Suriye savaşının çok daha ileri seviyede olduğunu görüyoruz. Türkiye'nin bu konuda hiçbir suçu yok. AB ile Türkiye arasında tam üyelik konusunda müzakerelerde sürdürülmektedir. Eleştirileri de ele alıyoruz.
Davutoğlu: Basın toplantısı iki başbakan arasında ama, üçüncü bir basın açıklaması oldu. Buna da saygı duyuyoruz, Türk başbakanın yüzüne bakılarak bunun yapılması da önemlidir. Sorunun kendisinde birçok eleştiriyi aşan suçlamalar var. Türkiye'de herkes, hükümete, bana eleştiri getirebilir. Bugünkü gazetecilere dahi baksanız eleştirel yazıların destek yazılarından daha çok olduğunu görebilirsiniz. Eleştirinin objektif bir şekilde olması lazım. Türkiye iki seçim geçirdi. Serbest propagandanın yapıldığı, Türkçe ve Kürtçe propagandanın yapıldığı, hükümete dönük eleştirilerin çok yoğun yapıldığı bir ortamda gerçekleşti. Partilerin açıklamalarına bakın. Her şey konuşuldu. Bugün TBMM'nin herhangi bir oturumunu izleseniz, en aykırı fikirlerin nasıl konuşulduğunu görürsünüz. Türkiye demokratik bir hukuk devletidir. Herhangi bir kısıtlama olursa ona önce biz karşı çıkarız.
Türkiye'nin cezaevlerinde hiçbir gazeteci gazetecilik faaliyetinden dolayı hapiste değildir. Elinde sarı basın kartı olması suçtan muaf kılmaz. Ayrıca 193 ülkenin olduğu dünyada Türkiye nasıl 195. bunu da anlamadım.