Cizre'ye gitmek için 5 kişilik heyetle 5 gündür Mardin'de beklediklerini belirten Demirtaş, şunları söyledi:
"Cizre'de yaşanan hukuk dışı, insanlık dışı durumun son bulması için çaba ortaya koyuyoruz. Anlık gelişmeleri yerinden takip ediyoruz. Cizre'de bir kaç binada bodrumda veya bina içinde çok sayıda yurttaşımızla ilgili sonuç almaya çalışıyoruz. Hükümetin, hükümet sözcülerinin, binada bulunanların televizyon kanallarına bağlanıp yaptığı açıklamalar var. Bizim açıklamalarımız var. Türkiye toplumunun kafası bulandırılmaya çalışılıyor. Hükümet ve sözcülerinin açıklamaları ile kafa bulandırılmaya çalışılıyor. İlk günden bu yana diyoruz ki, orada insanlar var, sağlar, bazıları yaralı, bazıları yaşamını yitirmiş durumda. O insanlar oradan çıkmak istiyorlar. O binadan ve bodrumlardan gelen bilgiler; 'Bizim silahlarımız yok, buradan doğru ateş edilmiyor ama sürekli etrafımıza tanklarla ateş ediliyor, çıkamıyoruz'. Dün kendi aralarında 16 yaşındaki bir çocuğu dışarı çıkarıp, ambulansın bulunduğu yere göndermek istemişler. Acaba bu şekilde ambulansa gidip hastaneye kaldırılabilecek mi diye. Hükümet bu bilgiler yalandır, yanlıştır diyeceğine, net bir talep ortaya koyuyoruz.
‘SİVİL BİR HEYET AMBULANSLA GİTSİN’
“Sivil bir heyet ambulansla oraya gitsin. Kıyamet kopmaz” diyen Demirtaş şöyle devam etti:
“15 gündür devlet oraya ulaşamıyorsa, çıkanlara engel oluyorsa burada bir trajedi vardır. 5 kişilik bir heyet ve bir ambulansla ana caddeye 200 metre mesafedeki binaya gitmek istiyoruz. Durumu tespit edelim. Oradaki insanlar çıkmak istediklerini belirtiyorlar. Şimdi oradaki insanların durumlarını, kimliklerini devlet de biliyor, biz de biliyoruz. Ama hayır hepsini orada infaz edeceğiz diyen bir politika ile karşı karşıyayız. O nedenle çözülemiyor."
‘SUSUZLUKTAN ÖLMELERİ BEKLENİYOR’
‘CİZRE’DEN GELEN HABERLER İÇ AÇICI DEĞİL'
Bodrum’da bekleyenlerin sadece dışarı çıktıklarında taranmayacaklarının garantisini almak istediklerini kaydeden Demirtaş, “Hükümet bunun garantisini vermiyor. Tankla topla çıkanı ateş altına alıyor. Cizre'den gelen haberler iç açıcı değil. Nöbetçi market, eczane ve fırınların da kapatıldığı söyleniyor. Tümüyle bir karartma, abluka durumu söz konusu. Niyetleri nedir bilmiyoruz” dedi.
'VİCDANI TÜKENMİŞ BİR İKTİDARLA KARŞI KARŞIYAYIZ'
Şırnak Valisi'ne seslendiğini ifade eden Demirtaş, "O insanların sağ olduğuna dair kanıtlarımız, TV bağlantı kayıtlarımız var. İsim listesi var. O nedenle infaz etmeyi düşünenler varsa, çok büyük bir suç işliyorlar. Bu suçtan kurtulamayacaklarını tekrar etmek istiyorum. Sivil heyetin ambulanslarla oraya gitmesine izin vermelisiniz. Göz göre göre bu vahşete izin vermeyeceğimizi bilmeniz lazım. Bu doğrultuda tüm ulusal ve uluslararası mekanizmaları kullanacağız. Vicdanı ve hukuki ahlakı tükenmiş bir siyasal iktidarla karşı karşıyayız” diye konuştu.
’7 HAZİRAN’DA DARBE YAPILDI’
Saray, Ergenekon ve ordu uzlaşması ile 7 Haziran'da bir darbe yapıldı. Hükümet de inisiyatif dışı kaldı. Hükümet de parlamento da bu işin içindedir. Şimdi bu koalisyon ittifak gücü her yerde kapsamlı bir katliam operasyonu ve kirli bir savaş yapıyor. Ne uğruna. Yeni bir saray iktidarı etrafında yeni bir gelecek, yeni bir kirli ortaklık uğruna yapıyor. Bunların hepsinin toplum tarafından iyi görülmesi lazım. Yürütülen katliamların esas nedeni budur. Sarayın iktidarını güçlendirmek için. Bugüne kadar derin devlet de bir anlaşma yaptı. Ergenekoncularla ulusalcılarla bir ortaklaşma, ittifak kuruldu. Buna bazı ırkçı Türk milliyetçileri de destek verdi. Böyle bir koalisyonla şimdi sahada da kendi özel operasyon güçlerini görevlendirmişlerdir. Başbakan ve hükümeti de bu suçları örtmek için görevlendirildi. Onlara da darbe yapılmış. 'Evet' diyip boyun bükmüş durumdalar. Her gün ağır bir faturaya gittiğimizi an be an görüyoruz. Başbakan'ın dün burada ifade ettiği, 'Daha çok insan ölecek, daha ağır askeri operasyonlar yapacağız' şeklindeydi. Daha çok asker, daha çok Kürt genci, daha çok PKK'lı yaşamını yitirecek anlamına geliyor. Bu ürkütücü bir durum.”
‘HER AKŞAM SAAT 19’DA ZULME SES VERİLMELİ’
“Eğer siz askeri operasyonları daha fazla arttırmaya karar vermişseniz bu güne kadar olduğu gibi bundan sonraki tüm ölümlerin de sorumlususunuz. Daha çok insan öldürerek, buna sebebiyet vererek, sorunu çözeceğinize inanıyorsanız, 90'lardaki hükümetler gibi tüm kan ve can pazarının sorumlusu olarak kalacaksınız. Bu zorbalığı durdurmanın en etkili yolu halk gücüdür. Demokratik eylemlerle sesimizi yükseltmeliyiz. Her akşam saat 19'daki zulme karşı ses ver eylemleri büyüyerek devam etmeli. Büyük bir barış çığlığıyla kimsenin canına, malına zarar vermeden, örgütlü disiplinli bir şekilde bu eylemi büyütmelisiniz. Bu barış sesi büyürse bizim bu katliamları durdurma siyasetimiz güç kazanacaktır. Hükümet savaş politikasının halk tarafından desteklendiğini söylüyor. O zaman bu politikalara karşı herkes 19'da barıştan yana olduğunu göstermelidir. Kesintisiz bir şekilde. Bu çok kritik ve önemli bir çağrıdır. Bu konudaki hassasiyetimiz ve çağrılarımız devam edecek."
YÜKSEK: KÜRT HALKININ HAFIZASI SİLİNMEYECEK
DBP Eş Genel Başkanı Kamuran Yüksek de Cizre'deki sorun meseleyi çözmek istediklerini belirterek, "Orada hayatını kaybeden her insanın, göz göre göre ölümleri gerçekleşirse, ki önceki gün 9 kişi, sonra bir kişi hayatın kaybetti, bu böyle devam ederse, Kürt halkının hafızasından hiç bir zaman silinmeyecek. Bu şekilde Davutoğlu'nun dün bahsettiği birleştirici ruh oluşmaz" dedi.