Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, yılbaşı gecesi başkentte saldırıya hazırlanırken yakalanan IŞİD üyesi canlı bombalar Musa Canöz ve Adnan Yıldırım ile onlarla bağlantılı 2 kişi hakkında dava açtı.
İki zanlı, ifadelerinde talimatları Ebu İbrahim kod adlı Mustafa Mol’un verdiğini anlatırken IŞİD saflarına katılan Ankaralılar isimlerini de paylaştı.
Adnan Yıldırım adlı canlı bomba, Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri’nde çalışırken tanıştığı bir cemaat aracılığıyla Suriye’ye gittiğini söyledi
KARDEŞİNİN İNTİKAMINI ALMAK İÇİN EYLEME HAZIRLANDI
Ankara Cumhuriyet Savcısı Velihattin Demir, şüpheliler Musa Canöz, Adnan Yıldırım, Mustafa Mol ve Zafer Altan hakkında iddianame düzenledi. Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi’ne sunulan iddianamede, Ankara’dan ayrılarak çatışma bölgesine yasal olmayan yollardan giderek IŞİD saflarına katılan Musa Canöz’ün amcası Kadir Canöz ile kardeşi Adem Canöz’ün burada hayatını kaybettiği anlatıldı.
Musa Canöz’ün bu durumdan Türkiye’yi sorumlu tutarak kardeşi ve amcasının intikamını almak için eylem hazırlığı içine girdikleri belirtilen iddianamede, iki zanlının Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler Tugayı ve Deniz Kuvvetleri’nin lojmanlarında keşif yaptıkları yönünde bilgiler gelmesi üzerine teknik takip kararı alındığı bildirildi.
EVDE 5 KİLİSE VE AVM ADRESLERİ BULUNDU
İddianamede, bunun üzerine iki zanlının kaldıkları eve yapılan operasyonda gözaltına alındıkları, evde patlamaya hazır halde bir adet bomba yeleği ve sırt çantasının ele geçirildiği, ayrıca Ankara’da faal olarak beş adet kilise adresi ve AVM adreslerinin yazılı olduğu iki adet yazılı doküman bulunduğu anlatıldı.
TALİMAT EBU İBRAHİM’DEN
İddianamede, Canöz ve Yıldırım’ın halen Suriye’de olan ‘Ebu İbrahim’ kod adlı Mustafa Mol’un talimatı ve yönlendirmesi ile canlı bomba olarak eylem hazırlığına girdiği, şüpheli Zafer Altan’ın ise örgüte eleman temin ettiği anlatıldı. Zanlılar hakkında terör örgütüne üye olmak, tehlikeli maddeleri izinsiz olarak bulundurma veya el değiştirme suçlarından ceza istenirken, anayasal düzeni silah zoruyla değiştirmek suçundan ceza talep edilmemesi dikkat çekti.
‘BELEDİYEDE TANIŞTIK’
Adnan Yıldırım da 2011 yılında Ankara Büyükşehir Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğü’nde işe başladığını anlatarak “Orada namaz kılmaya başlayıp camide namaz kılarken kılış şeklinde etkilendiğim Ümit Akbulut ile tanıştım. Ümit bana din içerikli kitaplar getirdi. Okuduğu kitaplardan şiddetli şekilde etkilendim. Bu şekilde Ümit’in 5-10 kişilik toplantılarına katıldım. İslamiyet ile ilgili yaşantım değişti. 2014 yılına kadar bu cemaatin toplantılarına katıldım. Aynı cemaatte Erzurumlu Mushap adlı kişi ile tanıştım. Kendisinden Suriye ile ilgili bilgiler aldım. Birlikte Suriye’ye gitmeye karar verdik” diye konuştu.
‘ÇOCUKLARIMI ÖZLEDİĞİM İÇİN GELMEK İSTEDİM, İZİN ALAMADIM’
“Sıkıntılı durumda tercümanlık yapacağını söyledi. Cemaatin başında Ankara’da tanıdığım ve şu an Suriye’de olan Kamil Nuhoğlu vardı. Sonradan gelenlerin isimleri Mehmet Atak, güvenlikçi Kadir, Talha ve dolmuşçu Emrah isimli şahıslardı. Bana da şoför Adnan dediler. İsimlerin başına Ebu getiriyorduk. Bana kod olarak Ebu Mustafa dediklerini, kod adları biz seçiyorduk. Evin sorumlusu yani emiri Kürt Ahmet’ti. Kürt Ahmet’i Kamil Nuhoğlu seçti. Ankara’dan gelenlerle birlikte evi düzenledikten sonra IŞİD’den bir yetkili beni çağırdı. 100-150 kişilik bir cemaatte üyemiz var. Buraya gelip sizinle beraber olmak istiyoruz diye Mustafa Mol tercümanlık yaptı. Ebu Ali Ambari olduğunu öğrendiğimiz IŞİD’li, görüşmeden 3-4 gün sonra araç ve kalaşnikof silahlarla geldi. Bana da bir tane silah verdi. Kürt Ahmet, güvenlikçi Kadir ve Mustafa Mol, Türkiye’ye döndü. Ben de çocuklarımı özlediğim için Türkiye’ye gelmek istediğimi söyledim. Yetkiliden izin alamadım. Daha sonra bu kişiler de Türkiye’den döndü.”
‘TURİSTLERİN BOL OLDUĞU YERLERDE KEŞİF YAPTIK’
Daha sonra eylem talimatı verilince dönmesine izin verdiklerini söyleyen Yıldırım, Musa Canöz ile Kızılay’da Yüksel metro çıkışında buluştuklarını, amirinin Canöz olduğunu söyledi. Mustafa Mol ile iletişimi internet üzerinden yaptıklarını anlatan Yıldırım, bomba düzeneğini Canöz’ün hazırladığını söyledi. Yıldırım, bir gün dışarı çıkıp Deniz Kuvvetleri, Kara Harp Okulu, Meclis, Emniyet ve Polisevi’ne kadar yürüdüklerini, keşif yaptıklarını anlattı. Bu keşfettikleri yerlerde kimsenin kendini patlatamayacağını savunan Yıldırım, şunları kaydetti:
“Eylem yapılması halinde 1 ya da 2 kişiye zaiyat verileceğini Mustafa Mol’a bildirdik. Başka bir gün Etimesgut’ta Zırhı Birlikleri kontrol ettik. Çarşı iznine çıkan askerleri kontrol ettik. Burayı da olumsuz olarak bildirdik. Başka bir gün Jandarma Genel Komutanlığı’nda keşif yaptık. Burayı da olumsuz bildirdik. Başka bir gün Mamak Muharebe Okulu, Çamlıca Mahallesi’ndeki Polis Koleji’ne gittik. Orada da hiç kimseyi bulamadık. Bunu Mustafa’ya olumsuz olarak rapor ettik. Bir gün Mustafa, bize mesaj attı, plan değişti, acil bir çanta yap dedi. Mustafa, bize kilise, turistlerin bol olduğu yerler özellikle Şia camisinde keşif yapmamızı camisine gidip keşif yaptık. Mustafa bize bombalı çantayı birilerin gelip teslim alacağını bildirdi. Ancak kimse gelmedi. O ara yakalandık.”