Türkiye heyetinin başkanlığını da yapan AK Parti Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, 'bir nevi yangına su olacak' diye nitelendirdiği önerisinin ittifakla kabul gördüğünü, bir sonraki toplantıda ele alınacağını bildirdi. Atalay, önerinin 'İslam Ordusu' gibi algılanmasının da yanlış olacağını vurguladı.
Irak’ın başkenti Bağdat'ta 11.’si yapılan ve 25 Ocak'ta sona eren İSİPAB konferansında, İslam ülkelerindeki sorunların siyasi yollar, meclis kanalları ve yasalarla çözülmesi, Müslümanlar arasındaki birliğin tesis edilmesi, IŞİD ile mücadele, Filistin sorunu ve Müslüman olmayan ülkelerdeki azınlıkların sorunları gibi konuların ele alındı.
Konferansta Türkiye'yi, AK Parti'den Ardahan Milletvekili Orhan Atalay, Şanlıurfa Milletvekili Halil Özcan, Konya Milletvekili Hacı Ahmet Özdemir, HDP'den Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan'ın yer aldığı bir heyet temsil etti. Heyetin başkanlığını da yapan AK Partili Atalay ile HDP'li Aslan, toplantılara ilişkin izlenimlerini Sputnik'e anlattı.
'GÜNDEM TERÖR VE AŞIRICILIĞA KARŞI MÜCADELEYDİ'
AK Partili Orhan Atalay, bu yılki toplantının üst başlığının 'hep birlikte teröre ve aşırıcılığa karşı mücadele' olduğunu söyledi. Atalay, "Terör ve aşırıcılıkla nasıl baş edileceği konuşulurken bunun sadece güvenlik tedbirleriyle olamayacağı, Ortadoğu'da özellikle halkın iradesini yönetime yansıtan demokratik mekanizmaların olmayışından kaynaklı, yönetimlerin hep silahla, savaşla, kavgayla el değiştirdiğini, herkesin bu konuda yarışa girdiğini, dolayısıyla daha ciddi şeyler yapılması gerektiği konusunda bir görüş birliğine varıldı ve bir üslup birliği sağlandı" dedi.
'TERÖR ÖRGÜTLERİNİ SOPA OLARAK KULLANIYORLAR'
Bütün bunlar yapılsa daha bu işin ortadan kalkacağını kimsenin söyleyemeyeceğini belirten Atalay, buradaki enerji yatakları düşünüldüğünde büyük ülkelerin buradan kolay kolay ellerini çekmeyeceğini ifade etti. Atalay, "Ama kendileri de doğrudan topa girmiyorlar, terör örgütlerini birer sopa olarak kullanıp dövüştürüyorlar, daha doğrusu dövüyorlar bu bölgenin devletlerini" diye konuştu.
'CAYDIRICI BİR KUVVET OLUŞTURULMALI'
AK Partili Atalay, kendisinin bu bağlamada toplantıda gündeme getirdiği bir önerisi olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"İslam İşbirliği diye bir teşkilatımız var. 57 Müslüman ülkenin katıldığı, üye olduğu bir teşkilat. Bu taraftan da 54 ülkenin parlamentolarının katılmış olduğu birlik var. Sadece işi yazılı ya da sözlü tasarılarda bırakmayalım. Bunu fiili bir duruma dönüştürelim, ete kemiğe dönüştürelim buradaki sözlerimizi ya da önerilerimizi, kararlarımızı. Çünkü böyle bir şey yapmazsak 10 yıldır konuşulan şeyleri bu yıl da konuşmuş oluyoruz gelecek yıl da konuşuyor olacağız. Bunun bir anlamı yok. Külü taşımaktan, aktarmaktan başka bir anlam ifade etmez. Ne yapılabilir sorusu sorulduğunda yapılması gereken şey çok açıktır. Uzun vadede yani bu topraklar enerji yataklarına sahip olduğu sürece büyük devlet ellerini çekmeyeceğine göre caydırıcı bir güvenlik ya da kuvvet oluşturmamız lazım"
ÖNERİYE İLHAM VEREN AYET
AK Partili Atalay bunu söylerken Kur'an-ı Kerim'den de bir ayet aktardığını, bu ayetten asıl ilham aldığını söyledi.
Ayette "Ey Müslümanlar; eğer iki Müslüman grup taraf savaşacak olurlarsa aralarını bulun, ıslah edin, barıştırın. Olabilir ki bir taraf ötekisine karşı azgınlık yapar barışa yanaşmazsa o zaman onuna savaşın ta ki barışa boyun eğene kadar" denildiğini aktaran Atalay, "Bu esas itibariyle bize bir güç oluşturmamızı, bir kuvvet bulundurmamızı ve bu kuvvetin de sadece yetki ve görev alının barışla sınırlı bir güç ve kuvvet olması gerektiğini söylüyor" dedi.
'DİNİ ÖĞRETİ OLMAKTAN ZİYADE SOSYOLOJİK BİR REAİLTE'
Toplantıda bulunan katılımcılara sadece “Bugün bu ayet kime hitap ediyor?” diye sorduğunu belirten Atalay, bugün bu ayetin muhatabının olmadığını söyledi. Atalay, “Bu dini bir öğreti olmaktan ziyade bu bir sosyolojik bir realite. Eğer bu coğrafya da 7 ayrı güvenlik bariyeri ile örülmüş bir otelde kalmak istemiyorsak, Şam, Bağdat, Tahran, Afganistan, gittiğimiz her yer böyle. O zaman buna kurumsal manada bir çözüm aramamız lazım” dedi.
‘ORTAK BİR GÜVENLİK PAKTİ KURULABİLİR’
“54 ülke madem buraya üye. Biz aldığımız kararları parlamentolarımıza tavsiyede bulunuyoruz. Ortak bir güvenlik paktı. Bu 54 ülke ortak asker verecekler bir güç oluşacak. Eşit olur, nüfusa göre olur, imkanlara göre olur. Silahlı bir güç. Nasıl ki biz diyelim ki Afganistan'da askerlerimiz bulunuyor, Bosna Savaşı'nda BM oraya asker gönderdi, başka yerlere BM asker gönderiyor, Güvenlik Konseyi üyeleri asker gönderiyorsa… 54 Müslüman ülkenin ortak bir askeri gücü olduğu zaman, o zaman barışın yolunu daha kısaltabiliriz. Daha kısa sürede barışa ve sonuca gidebiliriz. Hiçbir ülke de bir başka ülkeye geçmişte Saddam'ın Kuveyt'e saldırdığı gibi bir ülkeye saldırmayı göze alamaz. Çünkü o ülkeye saldırdığı zaman 54 ülkeyi karşısında bulacak. Bunun ticari ilişkileri var, ekonomik ilişkileri var, siyasi ilişkileri var. Bir kişi 54 kişiyi karşısına alamayacağına göre ister istemez bunu kale alacak, bu bir caydırıcı olacak. Bu yapılmadığı sürece biz her yıl toplanırız, konuşuruz, ahval ederiz, dizlerimizi döveriz, insanlar ağıtlar yakar ama sorunlar derinleşerek devam eder. Böyle bir gücün var olması zaten başlı başına caydırıcı bir rol oynar. "
‘ÖNERİ BİR SONRAKİ TOPLANTIDA ELE ALINACAK’
Atalay, önerisinin bir mekanizma olduğunu, bunun siyasi, diplomatik, ekonomik ayaklarının bir de askeri gücünün olacağını söyledi. 'Bir nevi yangına su olacak' diye nitelendirdiği önerisinin toplantıda ittifakla kabul gördüğünü söyleyen Atalay, bir sonraki toplantıda bu konunun uluslararası siyasi ve hukuk komisyonunda ele alınarak genel komite ve nihai bildiriye taşınması konusunda görüş birliğine varıldığını belirtti. Atalay, aldıkları kararların parlamentolara tavsiye niteliğinde olduğunun da bir kez daha altını çizdi.
‘İSLAM ORDUSU DEĞİL İSLAM BARIŞ GÜCÜ’
Atalay, önerisinin ‘İslam Ordusu’ gibi algılanmasının da yanlış olacağını ifade ederken, ‘bu mekanizmaya ne ad verdiğine’ ilişkin soruya “İslam Ordusu demiyoruz. Buna biz İslam Barış Gücü de diyebiliriz” yanıtını verdi. Atalay, bu mekanizmanın önceliğinin de IŞİD ve Suriye krizi olacağını söyledi.
HDP’Lİ ASLAN: KARARLARIN İRADELEŞMESİ KONUSUNDA EKSİKLİKLER VAR
HDP'li Mehmet Ali Aslan, konferansa 54 İslam ülkesinin tamamı olmasa da tamamına yakının katıldığını, Suriye'nin de gözlemci olarak yer aldığını söyledi. Konferansta bütün İslam ülkelerinde yaşanan sorunlara ilişkin, tavsiyeler, kararlar alındığını söyledi.
Aslan, "Biz hiçbir zaman umutsuz değiliz, bu tür toplantılar diyalog, ilişkiler kesinlikle çok önemlidir. Ama sanki o adımı atma, kararların iradeleşmesi, pratikleşmesi konusunda sanki biraz bir eksiklik gördüm" dedi.
Kendisinin ilk kez katıldığı toplantıya daha beş yıldır katılan milletvekillerinin 5 yıl önce alınmış kararların metinlerin bazen önlerine geldiğini ifade ettiğini anlatan Aslan, "Yani alınmış kararlar tekrarlayalım mı diye geliyor. Alınmış kararlar uygulanamıyor gibi. Çünkü yine o kararlar oylanıyorsa, yine bu kararları alalım deniyorsa o kararlara ilişkin somut bir şey olmadığı için yine bu kararlar getiriliyor" dedi.
'IŞİD'TEN HERKES ŞİKAYETÇİ AMA…'
Toplantının ana eksenin IŞİD ile mücadele olduğunu vurgulayan Aslan, tüm ülkelerin bu örgütten şikayetçi olduğunu, somut adımlar atılması gerektiğini ve bu konuda yetersiz kalındığını vurguladıklarını kaydetti. Aslan, "Özellikle Irak çok muzdaripti. Suriye'ni özellikle görüş belirttiğini hatırlamıyorum, çünkü onlar gözlemciydi. Ama kulislerde onlar da çok muzdarip" dedi.
'KULİSLERDE BAŞİKA RAHATSIZLIĞI DİLE GETİRİLDİ'
Aslan, her ne kadar yüksek sesle dillendirilmese de Türkiye'nin Başika'ya gönderdiği askerlerle ilgili ciddi bir rahatsızlık olduğunu da savunarak, "Ama toplantının bir olumsuzluğa ya da bir tatsızlığa sebebiyet vermemesi için bu yüksek sesle dillendirilmedi. Daha çok ikili görüşmelerde ya da kulislerde konuşuldu" dedi. Aslan, bu rahatsızlığın Irak tarafından mı dile getirildiğine ilişkin soruya da, "Irak yönetiminden tutun da bir çok Arap ülkesi de… Zaten Arap Ligi de kınamıştı hatırlarsanız" yanıtını verdi.
‘ANADİLDE EĞİTİM, EŞ BAŞKANLIK ÖNERDİM, KARARLARDA YER ALMADI’
Konferansa kendisinin kadın ve çocuk komisyonu toplantısına katıldığını kaydeden Aslan, komisyonda kadınlardan çok erkeklerin olduğunu ve daha çok erkeklerin tavsiyelerde bulunduğunu anlattı. Aslan, kendisinin de bu komisyonda ana dilde eğitim ve eş başkanlık önerisinde bulunduğunu söyledi.
Aslan, bu önerisinin komisyonda bulunanların hoşuna gittiğini ancak üst komisyonca alınan karar tasarısında bunun yer almadığını da belirtti. Bunun üzerine Aslan, Konferansta da "Biz yapabileceğimizi yapmıyorken yapamayacağımızı niye konuşuyoruz? Biz bir ana dili hayata geçiremiyorsak, kadınlar için eş başkanlık olur, başkanlık olur, bu tamamen meclisten çıkacak bir karardır ve buradaki herkes hükümet yetkilisidir" dediğini aktardı.
Aslan, o kararlarda bu tür yapılabilecek ve yapılması gereken adımların atılmadığını ama "IŞİD'i ortadan kaldıralım" denildiğini vurgulayarak, "Nasıl kaldıracağız? Orada sadece temenni edilen şeyler konuşuluyor ve karara bağlanıyor. Keşke yine o adımlar atılabilse" diye konuştu.
AK PARTİLİ ORHAN'IN ÖNERİSİNE KAYGILI DESTEK
Aslan, IŞİD ile mücadele konusunda önerilerin de gündeme getirildiğini ifade ederken Atalay'ın İslam ülkeleri arasında askeri gücün de olacağı bir mekanizma kurulması önerisini de değerlendirdi.
“Eğer gerçek terörle mücadele edilecekse evet yapılabilir” diyen Aslan, böyle bir askeri gücün zamanla birliğe üye ülkeler tarafından kendi iç sorunlarına bulaştırılabileceği endişesini de dile getirdi.
İslam ülkeleri arasındaki işbirliği, stratejik hareketlerin, çıkışların ortaklaşması konusunda da öneriler olduğunu anlatan Aslan, “Ana konu Filistin ve DAİŞ idi. Hemen her komisyonda ve her oturumda Filistin meselesinden ve DAİŞ'ten söz ediliyordu. Filistinliler de şundan mustaripti: Evet herkes destek verelim, yapalım, edelim diyor ama bir şey yok" diye konuştu.
'IRAK BAŞBAKANI İLE GÖRÜŞTÜM'
Aslan, Bağdat'ta Irak Başbakanı Haydar El Abadi ve Meclis başkanı Selim El Cuburi ile de görüşme imkanı bulduğunu söyledi. Aslan, Irak ve diğer ülkelerin Türkiye'den büyük beklentisi olduğunu, ancak Türkiye'nin bu beklentilere cevap olamadığını savundu:
“Bütün halkların kardeşliği temelinde bir politika hem içerde hem dışarıda yürütülse Türkiye kısa sürede bu İslam ülkelerinin liderliğini yürütebilir. Ama ben her zaman orada da söyledim, burada da ilk önce sen iç barışı sağlayacaksın gerisi zaten gelir. Mesela benim Arap kimliğim var. Ben Arap olduğumu söyleyince, Arapça konuşunca onlar çok seviniyordu. Bu neydi, bakın Türkiye meclisinde Arapları temsilen de vekiller var. Bunu kim sağlıyor, HDP. Keşke bunu bütün partiler sağlasa. Sen o zaman bütün ülkelere bir mesaj vermiş oluyorsun; bakın benim halklarla, etnisiteyle, dillerle bir sorunum yok. Öyle olunca çok daha samimi ilişkiler gelişecektir, ilerleme de kaydedilecektir.”