HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Ağrı Milletvekili Leyla Zana'nın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu talep etmesine ilişkin, "Leyla Hanım'ın bize verdiği bilgi doğrultusunda, 7-8 ay önce Cumhurbaşkanı'ndan bir randevu talebinde bulunmuş. Partimiz adına veya kurumsal temsiliyet olarak randevu talebinde bulunmamıştır" dedi.
Demirtaş, HDP Grup Toplantı Salonunda ulusal ve uluslararası insan hakları derneklerinden oluşan heyeti kabulünde yaptığı konuşmada, ziyaretten dolayı heyete teşekkürlerini iletti.
‘AĞIR İNSAN HAKLARI İHLALLERİ YAŞANIYOR'
Türkiye'nin çok ciddi insan hakları ihlali ve sorunu yaşadığının bir gerçek olduğunu belirten Demirtaş, "Sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiği yerlerde insanlık suçu diyebileceğimiz ağır insan hakları ihlalleri yaşanıyor. Sivil infazlar, çocuk, bebek katliamları. Bunların hiçbiri savcılar tarafından soruşturulamıyor" ifadelerini kullandı.
Gazetecilerin ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden'in milletvekilleri ile yaptığı görüşmeyi sorması üzerinde Demirtaş, görüşmeyi gerçekleştiren partililerinin henüz kendilerine dönüş yapmadığını, Suriye ve Ortadoğu ile Türkiye'de yaşanan sorunların kendilerinin çözüm aradığı ana başlıklar olduğunu ve Biden görüşmesinde de bunların iletildiğini aktardı.
Bir gazetecinin, "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın terör örgütü ve onun güdümündekilerin muhatap alınmayacağına yönelik açıklaması oldu. Leyla Zana'nın da görüşme talebi var. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Demirtaş şunları söyledi:
‘KİMİNLE GÖRÜŞMEK İSTİYORLARSA BUYURSUNLAR'
"Biz hiçbir örgütün uzantısı veya siyasi alanı değiliz. HDP olarak parlamentonun üçüncü büyük grubuyuz. Gücümüzü halktan alırız. Bunun her seferinde böyle yansıtılmasını asla kabul etmiyoruz. Siyaseten toplumun sorunlarının çözümünde muhatabın kim olacağını kişiler değil, halk belirler. Halk, 7 Haziran ve 1 Kasım seçimlerinde sorunları hangi partinin çözmesi konusunda muhatapları belirlemiştir. Bu siyasi iradeyi tanımamak veya saygı duymamak, halkın iradesine saygı duymamaktır. Başka muhataplıklar üzerinden devasa Kürt sorununu çözmeyi düşünüyor ve inanıyorlarsa, buna engel olmayacağız. Bizim arzu ettiğimiz demokratik barışçıl bir çözümdür. Bunu yapmak istiyorlarsa, ellerinden tutmayız. Kiminle görüşmek istiyorlarsa, buyursunlar. PKK, Ortadoğu genelinde ve dünyanın birçok ülkesinde faaliyet yürüten, aynı zamanda silahlı kolu da olan bir örgüt. Türkiye'de PKK ve devlet arasında büyük bir savaş var. Bunu çözme konusunda bir irade ortaya çıktığında onu muhatap almayıp, kimi muhatap alacaklar. Kiminle savaşıyorsa, onunla görüşecek.
Leyla Hanım'ın bize verdiği bilgi doğrultusunda, 7-8 ay önce Cumhurbaşkanından bir randevu talebinde bulunmuş. Partimiz adına veya kurumsal temsiliyet olarak randevu talebinde bulunmamıştır. Kendisi kişisel olarak da bu konularda çaba sarf etmek istiyor. Görüşmesinde sakınca da görmüyoruz. Diyalog kanallarını zorlama konusundaki bütün çabalara saygı duyarız. Görüşme olur mu olmaz mı bilmeyiz, ama bu HDP'nin kurumsal randevu talebi şeklinde gerçekleşmemiştir."
DAVUTOĞLU'NA ‘KÜRT DÜŞMANI' SUÇLAMASI
Bir gazetecinin, Başbakan Davutoğlu'nun Suriye barış görüşmelerinde PYD'nin muhatap alınmaması gerektiği yönünde açıklamaları olduğunu anımsatması üzerine Demirtaş, Suriye'de çözüm için etkili bütün tarafların masada olması gerektiğini savunarak, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Suriye'de çözüme doğru gidilememesinin tek nedeni Türkiye başta olmak üzere Suudi Arabistan, Katar, batı dünyası ve doğu dünyasının kendi arasında uzlaşamıyor olmasıdır. Suriye'de kimin masada oturacağına hangi yetki ve hakla karışıyorsun. IŞİD masaya otursa itiraz etmeyeceksin. PYD'nin meşruiyeti ve gücü Davutoğlu'nun iki dudağının arasına bağlı değil. Bizatihi yerel halkın ordusudur. Bu Kürt düşmanlığıdır. Kim olacak o masada. Bağdadi gelse otursa, Davutoğlu itiraz eder mi emin değilim."
Selahattin Demirtaş, karne dağıtımı sırasında Diyarbakır'da bir okula yapılan saldırıya ilişkin de şunları söyledi:
"Karne dağıtımı sırasında el yapımı bomba atıldığı haberi duyuldu. Net bir şekilde bu saldırıyı kınadığımızı ifade ediyorum. Tam bir vahşet anlayışıdır. Küçük çocukların bulunduğu bir okulun bahçesine bomba atmak, tam bir vahşettir. Fakat öyle bir ortamdayız ki hiçbir suçun failini gerçek olarak ortaya çıkaracak bir irade yok. Maşallah havuz medyası ve hükümet yetkilileri daha bombanın patladığı dakikalarda faili buldular. Çok ilginç."