Peki belirlenen hedefler bu süreler içerisinde yerine getirilebiliyor mu? Önümüzdeki Cenevre toplantısının önceki Cenevre toplantılarından farkı ne olacak? Uzmanların, “Cenevre-3” ile ilgili tahminleri neler?
Konuyla ilgili Sputnik Haber Ajansı ve Radyosu’na konuşan TBMM Dışişleri, İçişleri, Güvenlik ve İstihbarat Komisyonlarının eski üyesi Ali Haydar Öner şu değerlendirmelerde bulundu.
Çünkü herkes bulunduğu yerde katı tavır sergilerse, düşmanlıklar ön plana alınırsa ya da Konfüçyus’un dediği ‘geçmiş kırgınlıkları unutmayanlar yeni dostluklar kuramazlar’ anlayışından hareket etmezse bu acılar daha uzun yıllar sürer ve kalıcı etkiler bırakabilir.
O nedenle Suriye konusunda çözüm arayan ülkelerin, güçlerin, tarafların yapıcı anlayışla sorunun çözümünü kolaylaştırmalarını bekliyoruz. Eğer sorunun çözümü kolaylaşır, olmazların sayısı törpülenirse Dünya, yeni bir büyük savaşa girmekten, Allah korusun Üçüncü Dünya Savaşı’ndan korunabilir.
Yoksa tarafların, ‘benim dediğim dedik’ anlayışıyla devam etmeleri halinde tansiyonun yükselmesi, gerilimin tırmandırılması, bir kıvılcımla yeni büyük savaşlara ve felaketlere yol açabilir.
Önümüzdeki Cenevre görüşmelerin, önceki Cenevre-I, Cenevre-II gibi görüşmelerden farklı olacağı söyleniyor. Büyük ve bölge devletleri değil, Suriyeli taraflar doğrudan görüşecekmiş. Siz bu yaklaşım değişikliği konusunda ne düşünüyorsunuz? Bu, çözüm sürecini nasıl etkiler.
Suriye’deki tarafların görüşmede aktif olması gerçeği değiştirmez. O taraflar da arkalarındaki güce bakarak, kendilerini destekleyen unsurları dikkate alarak masaya oturuyorlar. Çünkü hiçbir tarafın kendi başına belirleyici gücü yok. Yine büyük devletler, etkin savaş mekanizmaları olan ülkeler belirleyici olacak. Önde sadece piyadeler bulunacak ama şah, vezir, filler arkada duracak. O bakımdan bu şaşırtıcı ya da yanıltıcı tanımlama doğru bir tanımlama, gerçekçi bir tanımlama değil. Biliyorsunuz, orada değişik güçler, gruplar, etnik ve mezhebi yaklaşımlar, radikal anlayışlar var. Onların herbirinin arkasında da dev güçler, organizasyonlar, devletler var. O bakımdan taraflar oturacak, büyük devletler geri planda duracak anlayışı gerçekçi değil, sorunun çözümüne katkıda bulunmaz.
Ancak geri planda duracağı söylenen devletlerin desteklediği gruplara da uygun telkinlerde bulunması lazım. Onların, ‘şu konuda şöyle tavır sergileyin, bu konuda böyle tavır sergileyin, yapıcı olun; bu işin daha fazla büyümesi hem Suriye’nin yararına değil hem Suriye’deki tarafların yararına değil hem de insanlığın çıkarına değil; insani yaklaşımlara aykırı tavırlardan, dayatmalardan vazgeçin, uzlaşmanın yol ve yöntemini muhakkak bulun’, demeleri lazım.