Bu uygulamalar ise "1967 hattı ötesinde bariyer inşa edilmesi, AB destekli projeler dahil yıkımlar ve el koymalar, tahliyeler, Bedeviler dahil halkı yer değiştirmeye zorlama, yasa dışı karakollar, hareket ve erişim kısıtlamaları" şeklinde sıralandı.
'KARAKOLLAR YIKILMALI'
İsrail'i yükümlülüklerine uygun olarak tüm yerleşim yerleri faaliyetlerine son vermeye ve Mart 2011'den sonra inşa ettiği karakolları yıkmaya çağıran AB, Doğu Kudüs'teki yerleşim yerleri faaliyetlerinin ise kentin her iki devletin gelecekteki başkenti olması ihtimalini ciddi bir şekilde riske attığını kaydetti.
Bildirgede, birliğin İsrail devleti ile olan tüm anlaşmalarının 1967'de işgal edilen yerlerde geçerli olamayacağının, anlaşma metinlerinde 'kesin ve açık' bir şekilde belirtilmesi gerektiği ifade edildi. Bu adımın 'İsrail'e karşı bir boykot teşkil etmediği'nin de altı çizildi.
AB, Kasım ayında aldığı kılavuz kararla yerleşim yerlerine karşı olan tutumunu güçlendirmişti. Kararda, yerleşim yerleri, Golan Tepeleri veya Doğu Kudüs menşeli ürünlere "İsrail malı" etiketi vurulamayacağı belirtilmişti. İsrail ise bu adımın boykot olduğunu savunarak, kınamıştı.