Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, JW Mariott Otelde düzenlenen 8. Büyükelçiler Konferansı'nın açılışında konuştu,
Konferansın bu yılki ana temasını ‘Kriz Yönetimi ve İnsani Çözümler' olarak tespit ettiklerini dile getiren Çavuşoğlu, bu temayı belirlerken, Türkiye'nin ev sahipliği yapacağı iki önemli etkinliği dikkate aldıklarını söyledi.
Çavuşoğlu, ilk kez düzenlenecek Birleşmiş Milletler (BM) Dünya İnsani Zirvesi'ni 23-24 Mayıs'ta İstanbul'da yapacaklarını, akabinde 27-29 Mayıs'ta Antalya'da en az gelişmiş ülkelerin lider ve bakanlarını bir araya getireceklerini anlattı.
'BİZE HAYALCİSİNİZ DİYORLAR'
Türkiye'nin önceliğinin, gelişmeleri olumlu yönde etkilemek olduğunun altını çizen Mevlüt Çavuşoğlu, "Türkiye'nin uluslararası toplumdaki itibarlı konumunu pekiştireceğiz ve varlığımızı dünyanın her köşesinde hissettirmeye devam edeceğiz. Son yıllarda muhalif çevreler tarafından dile getirilen bir eleştiri var: Bize 'hayalcisiniz' diyorlar. Evet, bizim hayallerimiz var. Ülkemize, halkımıza ve insanlığa dair hayallerimiz, hedeflerimiz var" ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin izlediği Suriye politikasına yöneltilen eleştirileri de değerlendiren Çavuşoğlu, ülkede yaşanan olayların İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana karşılaşılan en büyük felaket olduğunu ifade etti.
Suriye'ye gerekli uyarıların baştan itibaren yapıldığını ifade eden Çavuşoğlu, "Biz de diğer birçok ülke gibi tavrımızı açıkça ortaya koyduk. Başka ne yapacaktık? Oturup yaşananlara seyirci mi kalsaydık? Katliamları, kimyasal silah kullanılmasını, klor gazını, varil bombalarını görmezden mi gelseydik? Vicdanlara sığmayan bu vahşet karşısında sabrımızın da elbet bir sınırı olacaktı. Komşumuzda başlayan bir yangının ülkemizin istikrar ve huzuruna zarar vermemesi mümkün mü? Bu çerçevede inisiyatif ve sorumluluk aldık" şeklinde konuştu.
Çavuşoğlu, Viyana sürecinde, Türkiye'nin tüm toplantılarda, muhalefete kulak verilmesi gerektiğini, ateşkes ilan edilecekse bunun siyasi bir perspektife bağlanması gerektiğini vurguladığını anımsattı.
Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın Suriye'nin geleceğinde yeri olmadığını artık herkesin görmesi gerektiğini söyleyen Çavuşoğlu, Suriye'de barış ve istikrarın temininin ancak halkın iradesini doğrudan ortaya koyabileceği hür ve adil seçimlerin yapılmasıyla mümkün olacağını kaydetti.
Çavuşoğlu, "Bunun için de tam yetkili bir geçiş hükümetinin hayata geçirilmesi ve muhalefetin de vurguladığı gibi, Esad'ın sahneden çekilmesi gerekiyor. Biz, Suriye'ye barış ve huzur getirme çabalarına katkı sağlamaya devam edeceğiz" dedi.
Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, aralık ayı içinde çokça tartışılan, Türkiye'nin Irak'taki Başika kampındaki varlığına ilişkin de görüşlerini paylaştı.
Türkiye'nin 2015 Mart ayından itibaren Musul yakınındaki Başika bölgesinde ulusal muhafızları eğitmeye başladığını hatırlatan Çavuşoğlu, bu projeyi Musul Valiliğinin talebi ve Irak makamlarının bilgisi dahilinde gerçekleştirdiklerini söyledi.
Kampta Türk Silahlı Kuvvetlerince bugüne kadar 2 bin 441 personel eğitildiğini ve ayrıca 2 bin 308 Peşmerge'ye de 4 farklı merkezde eğitim sağladıklarını anlatan Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
‘ABARTILI HABERLER BAĞDAT'TA HASSASİYET YARATTI'
"Son dönemde, Başika kampının güvenliği ciddi bir risk altına girmişti. Bu tehdide karşı, aralık ayı başında Başika'da eğitim için bulunan askerlerimizi korumak amacıyla bir intikal gerçekleştirdik. Bu sevkiyat, üçüncü ülkelerin kışkırttığı abartılı haberlerin de etkisiyle Bağdat'ta hassasiyet yarattı. Bu hassasiyet karşısında yapıcı adımlar attık. Irak bizim en önemli komşularımızdan biridir. Biz, Irak'ın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine saygı duyuyoruz. Bu konuda hiç kimsenin tereddüdü olmamalıdır."
‘SOLUĞU MOSKOVA'DA ALANLARIN İHANETİNE ŞAHİT OLUYORUZ'
Dış politikada siyasi partilerin farklı görüşlere sahip olmasının doğal olduğunu kaydeden Çavuşoğlu, milli menfaatler söz konusu olduğunda, tüm siyasi partilerin ortak bir noktada buluşması gerektiğini vurguladı.
"Ülkesi başka ülkelerle savaşa girse diğer ülkelerin safında yer alacağını söyleyecek kadar ileri giden yaklaşımlara tanık olduk. Türkiye'de huzur ve barışın önüne çukur kazarken Rusya'yla yaşadığımız sorunda soluğu Moskova'da alanların ihanetine de şahit oluyoruz.
İnşallah bundan sonraki süreçte bu tür yaklaşımlar millet nezdinde olduğu kadar, mensubu oldukları siyasi partiler tarafından da dışlanır. Dış politikayı milli menfaatler doğrultusunda ele alan yaklaşımın bütün siyasi partilerimiz tarafından benimsendiğini görmek isteriz."