CHP, Merkez Yönetim Kurulu (MYK), Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında, parti genel merkezinde toplandı. Toplantıya ilişkin açıklamada bulunan Parti Sözcüsü Koç, hükümetin ekonomi politikalarını eleştirdi.
İktidarın yüzde 8,8'lik enflasyonla 2015'i kapattığını belirten Koç, "Son 10 yıldır sürekli enflasyon hedefleyen bir hükümet var ve bir de bağımsız olduğu iddia edilen Merkez Bankası var. Her yılsonu için hedeflenen bir enflasyon oranı konuluyor ama son 10 yılın 8'inde evdeki hesap çarşıya uymuyor" diye konuştu.
MERKEZ BANKASI UYARISI
Haluk Koç, bu yıl da Türkiye'nin 3,3 puanlık kaymayla karşı karşıya olduğunu savundu. "Merkez Bankası'nın bağımsızlığını ortadan kaldırırsanız, hedeflerin hiçbirini de tutturamazsınız" diyen Koç, bunun faturasını da halkın ödediğini söyledi.
‘TÜRKİYE FAKİRLEŞİYOR'
Türk Lirası'nın, dolar karşısında en fazla değer kaybeden para olduğunu belirten Koç, "Ayakkabı kutusunda 10 milyon dolar biriktiren bir kişi bir haftada dolar artışından 900 bin lira kazanmış oluyor. Türkiye fakirleşiyor, girişimci, emekçi kaybediyor ama ayakkabı kutuları kazanıyor. Birileri de konuşmaya devam ediyor" görüşünü savundu.
Ayvalık'ta göçmenleri taşıyan botun batmasına ilişkin Koç, bu tablonun ‘insanım diyenin herkesin yüreğini sızlattığını' söyledi.
Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu artık katlanması çok zor, acı sahneler. Bu mülteci akınına sebep olanlar, savaşı körükleyenler, saçma sapan hayallerle bu sürecin daha kötüye gitmesini sağlayanlar bu işin temel sorumlusudurlar, hiç kimse unutmasın. Suç belli, mahal belli, ama kimse suçlunun yakasına yapışamıyor. Bütün dünya da suçlu bütün bunlara göz yumduğu için. Türkiye'nin bu mülteci yükünü tek başına taşımasının mümkün olmadığını ifade ettik. Bu hem Türkiye'nin kapasitesi açısından çok zorlayıcı hem de mültecilere yapılan ayrı bir insani boyutta kötülük. Fakat iktidar mültecileri insan kimliklerinden sıyırıp, AB ve Batı'yla ilişkilerde bir koz olarak kullanma yolunu da seçti. Hatırlıyorsunuz Brüksel'deki zirvedeki temel konuyu. O insanların hayatı üzerinden acı bir siyasi pazarlık sergileniyor. İnsanı kahreden bu."
YENİ ANAYASA AÇIKLAMASI
Yeni anayasa tartışmaları ve Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun liderlerle yaptığı görüşmelere de değinen Koç, "Hiç kimse bir tereddüt içine girmesin, 'CHP görüşmeyi bir anayasa çalışma komisyonunun tekrar canlandırılması konusunda kapıyı araladı, bu kapıdan her türlü başkanlık talebi geçer' gibi. Biz ne olduğumuzu biliyoruz, ilkelerimizi biliyoruz. Ne idüğü belirsiz bir başkanlık sistemi ısrarları, yeni anayasa yapma iddiaları önüne kazınmış bir hendektir" diye konuştu.
"Kimisi, ilde, ilçelerde hendek kazıyor içine bomba döşüyor. Kimisi de yeni, çağdaş, insan hak ve özgürlüklerini temel alan, vesayetlerden arınmış bir yeni anayasa çerçevesi ortaya koyarken başkanlık iddialarını koşul olarak sokuşturuyor" diyen Haluk Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu da bir çeşit anayasaya hendek kazmadır. Bu tezi koruyanlara bu benzetmeyi yapmak zorundayız. Adını tam koyamadıkları ortada, ete kemiğe büründüremedikleri ortada, fakat dillerinin altında yatanı bir türlü söyleyemiyorlar. Ben özetliyorum, Sayın Davutoğlu da dinlesin. Ne arzu ediyorsunuz? Meramınız ne başkanlık sisteminden? 'Efendim muhalefetin de yer aldığı bir parlamento olacak.' Peki güzel başka, 'ülke başkanlık kararnameleri ile yönetilecek.' 'Yargı tamamen bu başkanın denetiminde olacak, onun talimatıyla çalışacak.' Başka, güvenlik sorunu önemli, 'mevcut güvenlik sistemlerinin yanında paramiliter sistemler kurulacak.' Yavaş yavaş Güney Amerika faşizmine doğru giden bir sistemi oluşturacağız. Meramın buysa gel açıkça anlat. Başkanlık dediğimiz sistem buraya gider. Bunu söylüyoruz. Boşuna Hitler'le yatıp Hitler'le kalkmıyor birileri. Hitler'in 1. Dünya Savaşı sonrasında basit bir çavuşken başladığı düşünce zehirlenmesi, Almanya'yı 1932'de yapılan seçimlerde nereye taşıdı, daha sonra Hitler'in, üzerine kanun yapma yetkisi alarak Alman parlamentosunu yok edişi ve dünyanın içine girdiği macerayı hep beraber biliyoruz. Hitlerle, boşuna yatıp kalkmıyor, kafada var. Sistem bu. Sistem, faşizme öykünme, faşizmi yaratma."
‘DAVUTOĞLU SİYASİ FİGÜRAN'
Başbakan Davutoğlu'nu da eleştiren Koç, "Sayın Davutoğlu, uzun uzun toplantılarda dinledik. Şimdi 'başkanlık sistemini savunuyoruz' dediğiniz anda ifade ettiğiniz bütün süslü cümlelerin içi boşalıyor ve siz maalesef siyasi figüranlığı kabul etmiş oluyorsunuz. CHP'nin koşulları belli, ilkeleri belli, evet birinci sınıf demokrasi istiyoruz, çağdaş, özgürlükçü anayasa çerçevesi istiyoruz. Karşımızda, kiminle iş tuttuğumuzu hiç kimse merak etmesin biliyoruz. Kimin kafasının önünde, arkasında ne var, kim ne şekilde karşımıza geliyor onu da biliyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Haluk Koç, Suudi Arabistan ve İran arasında yaşanan gerginliğe ilişkin, "En tehlikeli sürecin içine coğrafya girmiş oluyor. Daha Kerbela'dan beri hesabı görülmemiş mezhep çatışmasının, mezhep farklılaşmasının, burada en ciddi, en kutuplu olduğu bir döneme girmiş bulunuyoruz" görüşünü savundu.
Türkiye'ye bu durumda büyük görev düştüğünü ifade eden Koç, şunları kaydetti:
‘TÜRKİYE SUUDİ ARABİSTAN PARALELİNDE GİDERSE KAYBEDER'
"Eğer bu mezheplerden bir tanesinin eksenine takılarak Suudi Arabistan paraleli bir çizgiyle giderse Türkiye, zaten kaybettiği birçok denge ayağını bundan sonrasında hiç sağlayamamak üzere, iyice kaybedecektir. Bir Sünni ittifak projesi içerisinde, Suudi Arabistan ekseninde, dün küfrettikleri Sisi ile bile yan yana gelmeyi içlerine sindirerek, o ittifaka giriştiklerine tanık olmuştuk daha önceki haftalarda. Şimdi bu son gelişmeden sonra İran ve Suudi Arabistan'ın karşılıklı kamplarda yer aldığı gerginliğin, bölgesel ölçekte daha boyutlu hale gelmesi, çok önemli bir risk faktörüdür. Şu ana kadar AKP'nin izlediği dış politika, Türkiye'yi bu bölgede, Suudi Arabistan'ın kuyruğuna takacak şekilde görüntü veriyorsa, bu bir an önce aşılması gereken bir durumdur. Uyarılarımızı, tespitlerimizi yapıyoruz ama her şeyi herkesten çok iyi bilen en üstteki kişi, herhalde bu konuda da altındaki kişilere gerekli talimatları veriyor. Hükümet adına konuşan Sayın Numan Kurtulmuş'un 'siyasi idamlara karşıyız' tezi, ne yazık ki Dışişleri Bakanlığı sözcüleri tarafından kesin bir dille ifade edilmemiştir. Önemli bir çelişkidir."
Türkiye-İsrail ilişkilerine de değinen Koç, "İsrail, ilişkileri kaybedip daha sonra tekrar bulduğumuz bir ülke" dedi.
İsrail'de son zamanlarda yaşanan bazı gelişmeleri anımsatan Koç, İsrail'de Başbakanlığın kullanımına tahsis edilen ödenekten, özel işlerine harcama yaptığı gerekçesiyle Başbakan Netanyahu'nun eşinin son beş günde, iki defa sorguya alındığını belirtti.
Koç, "Yine Eski Başbakan Ehud Olmert, Ulaştırma Bakanlığı sırasında rüşvet aldığı için, geçtiğimiz günlerde 18 ay hapse mahkum edildi. İsrail'de bu gelişmeler oluyor. İsrail ile ilişkilerimiz normalleşiyor, belki yolsuzlukla mücadele konusunda İsrail'in attığı adımlardan da Türkiye'ye örnek teşkil edebilecek bazı iz düşümler çıkabilir diye düşünüyorum" diye konuştu.
‘NE KIRMIZI KALDI NE PEMBE'
Bunun yanında Türkiye'nin bir de ‘kırmızı çizgileri' olduğunun altını çizen Koç, "PYD'nin Fırat'ın batısına geçmesi (bizim kırmızı çizgimiz) denmişti. Ne kırmızı kaldı, ne pembe kaldı. Burada AKP'nin kırmızı çizgileri artık yok, itibar zedelenmesi yerlerde. Türkiye'nin bütün tezleriyle tartışılır hale gelmesi ortada ve sabah, akşam, öğlen doktor reçetesi gibi günde beş posta konuşan cumhurbaşkanı" değerlendirmesinde bulundu.