Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan Demokrasi Partisi (DEP) eski Milletvekili olan Dicle, HDP milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin tartışmalar doğrultusunda 1994'te yaşadıkları olayı hatırlatarak şunları söyledi:
“Başta HDP'nin eş başkanları olmak üzere milletvekillerinin dokunulmazlıkların kaldırılması ile tehdit edilmesi ayrıca düşündürücü bir konudur. Ben de sorunun çözümü konusunda çaba sarf ettiğimiz bir süreçte, '2 Mart 1994' darbesi olarak adlandırılan bir süreçte gözaltına alınmış ve Meclis'ten kovulmuştuk. 10 yılı aşkın süre sonra halkın arasında fiziki olarak katılmıştık. O zaman ki durumdan bu günkü siyasetçilerin bir ders almadıkları görülüyor. Bir çözüm olmadığının en önemli örneğidir, demek ki çözüm bu değildir. Demokratik kanalları kapatmak sürekli şiddet alanını tetikler. Dokunulmazlıkları kaldırırlarsa 1994'teki gibi Türkiye'nin insan hakları sicili bozulur ve dış müdahaleye açık hale getirir. Ortadoğu'nun kan revan olduğu bir süreçte, demokratik siyaset yollarını tıkatmak, sorumlu siyasetçilerin işi olamaz. Bütün bu uyarılarımızın devlet nezdinde karşılık bulut bulmayacağı bir yana, sermaye kesimleri dahil, emek güçleri, demokrasi güçleri dikkate almalıdır.”
'SORUNUMUZU KENDİ ARAMIZDA ÇÖZELİM'
“1990'lı yıllarda 50 ülke içerisinde sicili en kötü ülke durumundaydı. Türkiye'nin bir NATO üyesi olma gerçeğini göz ardı etmemek gerekir. NATO'nun 5'inci maddesinin A şıkkı çok konuşulur. Hiç konuşulmayan B şıkkı da var. B şıkkı ise, eğer bir NATO devletinde bir iç savaş çıkar ve buna engel olamaz ise, NATO buna müdahale eder. Devletler her zaman kendi çıkarlarını düşünür. Biz hiç bir devletin yapacağı açıklamalar ne olursa olsun, hiç bir zaman halkın dostu olmayacağını biliyoruz. Biz kendi sorunumuzu aramızda çözelim. İradeyi kaybetmemek önemlidir. 3 yıl denediğimiz ve devletin devirdiği o masayı kaldırarak bu tehlikelerle başarabiliriz."
Dicle, DTK olarak yayımladıkları, bir teklif olarak ileri sürdükleri, bir hafta boyunca eleştiri ve destekleri dinlediklerini öz yönetim deklarasyonun 'ihanet belgesi' olarak değerlendirilmesini şiddetle reddettiklerini söyledi.
AYNA: ERDOĞAN YAPTIĞI ŞEY İNTİKAM ALMA
Emine Ayna ise Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yaptığı şeyin 'intikam alma' olduğunu söyleyerek, devletin intikam duyguları ile yönetilemeyeceğini belirtti ve "Devletin yönetme görevi, halkların hakkının korumaktır. Anayasa'nın görevi halkların haklarını güvenceye almaktır. Belediyelere kayyum atamak faşizmdir. Halkın iradesini kabul etmemektir. Tecavüz, hırsızlık, gasp nedeniyle değil, siyasi mücadeleden dolayı dokunulmazlığın kaldırılması faşizmdir. Eğer dokunulmazlık kaldırılacaksa bütün meclis için konuşulmalıdır. Tarih tekerrürden ibarettir. Aynı hataları yapmamız lazım" dedi.