Yazısına, İstanbul, Ankara, İzmir gibi Batı illerinin hangi ilçelerinin Sur’a benzediğini anlatarak başlayan Berkan, “Normal zamanda gündüz vakti Sur arı kovanı gibidir; şehrin geleneksel ticari faaliyetinin tamamı burada olur. İstanbul’un Eminönü’sü ve Mahmutpaşa’sı gibidir. Sur, Diyarbakır’ın kalbidir, beynidir, Diyarbakır’ın ta kendisidir” diyor.
POLİS EŞLİĞİNDE SUR GEZİSİ
Diyarbakır Valiliği’nden aldıkları özel izinle polis eşliğinde Sur’a girdiğini belirten Berkan, yazısında ağırlıklı olarak güvenlik güçleriyle yaptığı minik söyleşilere yer veriyor. Berkan’ın aktardığına göre, bir emniyet yetkilisi, güvenlik güçlerinin kentte kaç kişiyle savaştığı sorusuna şu yanıtı veriyor:
“Rakam vermek doğru değil. Çünkü sayma imkânımız yok. Ama şunu söylemeliyim, içlerinde Kandil tarafından gönderilmiş dağ kadroları da var, gencecik küçücük çocuklar da… Zaten çocukları öne sürüyorlar, onları ölüme yolluyorlar.”
‘PKK KAYIP VERMİYOR MU?’
“İlginç bir durum, içeriden dışarıya cenaze çıkmaması. Bir polis yetkilisi, ‘Bugüne kadar üç cenaze çıktı’ dedi bize. Peki ama bunca gündür sokak çatışmaları yaşanıyor, PKK ve onun gençlik örgütlenmesi hiç mi zayiat vermiyor? ‘Bazı evlerde cenaze biriktirdiklerini tahmin ediyoruz’ diyor yetkili, ‘Bir de bu bölge çok tarihi, eski dehlizler, tüneller, kanallar var… Oralara gömdüklerini sanıyoruz. Her şey bittiğinde yapılacak aramanın sonunda anlayacağız, mezar yerleri de arayacağız’.
Polisin verdiği bilgiye göre zaman zaman içeriden 155 Polis İmdat’a telefon geliyor ve yardım isteniyormuş. ‘Bunların bazılarının tuzak olduğu ortaya çıktı ama bazıları da gerçekti, gidip yardım etmeye çalıştık’ diyor bir emniyet yetkilisi.
Gün boyu Dağkapı’dan bazı vatandaşlar içeri girmek, sokağa çıkma yasağı olan bölgedeki evine ulaşmak istiyor. Eskiden daha kalabalık olurmuş, ama geçenlerde bir PKK’lı kadın tam burada polislere saldırınca güvenlik önlemleri artmış, içeri girmek daha zorlaşmış. “Vatandaş evine gidip eşya almak veya ilacı kaldıysa onu almak istiyor” diyorlar. Vatandaş buradan öyle apar topar kaçmış, dolaptaki ilacını veya eşyasını bile alamadan.”
‘OKULLAR VE KAMU BİNALARI KAPALI’
‘EKONOMİK HAYAT DURMA NOKTASINDA’
Enver Sezgin ise, ‘Geç olmadan’ başlıklı yazısında kentte ekonomik hayatın durma noktasına geldiğini belirterek, daha şimdiden binlerce esnafın iflas ettiği bilgisini veriyor. Olup biteni anlamaya çalışan insanların yorgun ve kızgın olduğuna dikkat çeken Sezgin, yaşananları şöyle özetliyor: “Şehrin kalbi sayılan Sur ilçesi ise ateş altında. Burada günlerdir sokağa çıkma yasağı uygulanıyor. Burada yaşayan insanlar tam bir aydır cehennem hayatı yaşıyorlar.”
‘İNSANLAR KAYIPLARINI GÖMEMİYOR’
“Çok sayıda aile göç etmiş durumda. Gidemeyenler/ gitmeyenler ise savaşın tam ortasında hayatta kalmaya çalışıyorlar. Su ve elektrik kesik. Çöpler toplanamıyor. Binlerce insan abluka altındaki evlerinde hapsolmuş durumda. Tank ve top atışlarında yakınlarını kaybediyorlar. Kayıplarını gömemiyor, yaralılarını hastaneye götüremiyorlar.”
‘SAVAŞ TIRMANDIKÇA TAHRİBAT ARTIYOR'
Durumu ‘iç savaş’ olarak nitelendiren Sezgin, “Burada kiminle konuşursanız konuşun “Bu savaşın kazananının olamayacağını” söylüyorlar. Savaş tırmandıkça tahribat artıyor” diyor.