Hersh’in makalesine göre, ordu içinde ABD yönetiminin Suriye politikasına yönelik muhalefetin geçmişi, 2013 tarihli Savunma İstihbarat Teşkilatı (DIA) ile Genelkurmay Başkanlığı'nın ortak hazırladığı rapora kadar gidiyor. Raporda, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad'ın devrilmesinin Libya örneğindeki gibi cihatçı bir yönetime yol açacağı ifade ediliyor.
Makalede, o döneme kadar CIA’in Katar ve Suudi Arabistan'ın desteğiyle, Libya'daki silahları Türkiye aracılığıyla Suriye'ye taşıdığı ifade edildi. Hersh’e konuşan eski bir ABD Genelkurmay danışmanı, Esad'a karşı savaşanları silahlandırma yönündeki ABD politikasının Türkiye ile birlikte belirlendiğini ve sonuçta bu politikanın El Nusra ve IŞİD dahil bütün muhalefete desteğe dönüştüğünü söyledi. Ancak hazırlanan rapora göre, ortada bir ‘ılımlı’ muhalefet yoktu ve ABD aşırılıkçıları silahlandırıyordu.
2012-2014 yıllarında DIA'nın başkanlığını yürüten Tümgeneral Michael Flynn’in de, sürekli olarak Esad'ın devrilmesinin korkunç sonuçları olacağı konusunda ABD yönetimini uyardıklarını belirtildi. Hersh, Flynn’in kendisine cihatçıların muhalefeti kontrol ettiklerini ve Türkiye'nin yabancı militanların ve silahların sınırdan geçişini engellemek için gerekeni yapmadığını bildiklerini söylediğini aktardı. Makaleye göre Obama yönetimi raporu görmezden geldi çünkü ‘gerçeği duymak istemiyordu’.
Hersh’in makalesinde bir başka ilginç ayrıntı dikkat çekiyor. Buna göre Obama yönetiminin Suriye konusunda başarı şansı bulunmadığını anlayan ordu, 2013 sonbaharında kendi planları doğrultusunda hareket etmeye başladı ve siyasi kanalları devre dışı bırakarak askeri kanallar üzerinden başka ülkelere IŞİD ve El Nusra ile mücadele kapsamında istihbarat aktarma kararı aldı. Amaç bu istihbaratın Suriye yönetimine ulaşmasını sağlamaktı. Habere göre göre Suriye ordusuyla iletişimi bulunan ülkeler Almanya, İsrail ve Rusya'ydı.
‘ESAD, RUSYA ARACILIĞIYLA İSRAİL İLE GÖRÜŞMEK İSTEDİ’
Makalede, eski Genelkurmay danışmanının Obama'nın bu gizli işbirliğinden haberdar olmadığını söylediği belirtildi. Danışmana göre, ABD Genelkurmay Başkanlığı Suriye'den 4 talepte bulundu. Bu talepler ‘Hizbullah’ın İsrail’e saldırılarının durdurulması, Golan Tepeleri ile ilgili müzakerelerin yeniden başlaması, Esad’ın Rusya ve diğer ülkelerden askeri danışmanları kabul etmesi ve savaşın ardından siyasi partilerin katılacağı açık seçimlerin yapılmasıydı’.
Hersh, 2012 yılında Kremlin'den bir danışmanın kendisine, Esad'ın Moskova aracılığıyla İsrail'le Golan müzakerelerini yeniden başlatmak istediğini, ancak İsrail'in bu talebi "Esad artık bitti" diyerek reddettiğini söylediğini aktardı.
Bu noktada Hersh ilginç bir hikayeye de makalesinde yer verdi. Buna göre ABD Genelkurmayı, Esad'a bir jest yapmak için Libya'dan Suriye'ye giden silah akışına sekte vurmak istedi. Ancak Başkan Obama'nın emri ile devam eden silah akışını durdurmak mümkün değildi. Bu nedenle Genelkurmay, CIA'e “Türkiye'nin cephaneliğindeki silahları Suriyeli muhaliflere gönderelim. Hem daha ucuz, hem ulaşması daha az zaman alır” önerisinde bulundu.
Hersh’e konuşan Genelkurmay danışmanı da, bu süreçte ‘ABD ordusunun güvendiği, ancak Erdoğan'a sadık olmayan Türklerle çalıştıklarını’ iddia etti. Böylece eski ve geri kalmış silahları cihatçılara gönderdiklerini söyleyen danışman, "Bu sayede Esad'a Başkanlık politikasına zarar verebileceğimizi gösterdik" dedi.
Haberde ayrıca, ABD istihbaratının telefon dinlemeleri ve insan kaynakları aracılığıyla, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yıllarca Nusra Cephesi'ni, daha sonra da IŞİD'i desteklediğine dair kanıtlara sahip olduğu da belirtildi.
Makaleye göre eski danışman, Ortadoğu'daki tüm dengelerin ‘İsrail ve Ortadoğu'nun geri kalanı arasındaki karşılıklı yok edişe dayandığını’, Erdoğan'ın rüyasının ise bu dengeyi bozmak olduğunu söyledi. Erdoğan'ın ‘Osmanlı'yı restore etme hayalinin’ olduğunu söyleyen danışman, ancak Erdoğan'ın bu işin kapsamını kavrayamadığını belirtti.
