Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan ise “Geleneksel irfan merkezleri dediği acaba bizim dergahlarımız mı, yoksa bunlar o bildiğimiz şıhların, şeyhlerin insanları topladığı, zikir yaptığı alanlar mıdır? Onu açacaklar da, biliyorsunuz bizim de dergahlarımız kapatılmıştı. Bu düzenlemeyle onları da yasalara ekleyeceklerse o zaman bizi yem olarak kullanıyorlar” diye konuştu.
Davutoğlu, dün açıkladığı 64. hükümet eylem planında daha önce seçim beyannamesinde de yer alan cemevlerine yasal statü konusuna değinmiş ve “Geleneksel irfan merkezleri ile cemevlerine hukuki statü tanıyacak ve bu mekânların ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde gerekli mevzuat düzenlemesi yapılacaktır” demişti. Davutoğlu, bu vaadi üç ay içinde gerçekleştireceklerini belirtmişti.
'HAK İHLALLERİNİN ORTADAN KALDIRILMASINI DA TALEP EDİYORUZ'
Konuyla ilgili Sputnik’e değerlendirmelerde bulunan Doğan Demir, kararı önemli bulduklarını belirterek şöyle konuştu:
‘CEMEVLERİNİN İBADETHANE OLMASI İÇİN YASAL STATÜ ÖNEMLİ’
Devletin cemevlerini ibadethane olarak kabul edip etmemesinin kendileri için pratikte bir şey değiştirmediğini kaydeden Demir, “Orası zaten bizim ibadethanemizdir. Biz devletin bütün baskısına, asimilasyonuna, yok saymasına rağmen yıllardır Türkiye’nin her bölgesinde bu konuda örgütleniyoruz ve cemevlerinin ibadethanemiz olduğunu her platformda haykırıyoruz. Sadece onun yasal düzenlemesi kalmıştı, o yasal düzenleme önemli. O da geçerse, yasada ibadethane olarak geçip geçmemesi elbette önemli ama biz sonuçta orayı ibadethane olarak zaten görüyoruz” diye konuştu.
‘İRFAN MERKEZLERİ’ TOPLUMDA RAHATSIZLIK UYANDIRIYOR'
Demir, Davutoğlu’nun cemevleriyle birlikte yasal statü tanınacağını söylediği ‘geleneksel irfan merkezleri’ hakkında ise “O konuyla ilgili bizim de kaygımız var. Keşke hiç ‘irfan evleri’ denmeseydi de ‘cemevlerinin yasal statüsü’ ya da ‘cemevlerinin ibadethane’ olarak kabul edilmesi denseydi çok daha iyi olurdu” dedi. Başbakan’ın ‘irfan merkezleri’ derken ne kast ettiğini bilmediklerini kaydeden Demir, “Ama sonuçta bu toplumda bir rahatsızlık uyandırıyor. Aldığım bilgi de şu; irfan merkezlerinin dergahlarla ilgili çıkarıldığını ama tabii Tekke Zaviye Kanunu’ndan geri dönüş konusunda da işin doğrusu büyük bir tereddüt var, toplumda bakış açısı biraz farklı. O yüzden ona da bir açıklama bekliyoruz Sayın Başbakan’dan. Bunun amacı nedir, ne içeriyor, getirisi ne olur çok bilmiyoruz. Ama doğrusu bana göre cemevlerinin ibadethane statüsünü kabul edecek bir yasal düzenleme yapılması idi” diye konuştu.
Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Genel Başkanı Gani Kaplan da ‘irfan merkezleri’ kavramının belirsiz olduğuna dikkat çekerek “Geleneksel irfan merkezleri derken bunlar bizim dergahlarımız mıdır yoksa cemaatlerin yasal statüye kavuşturulacak yuvaları mıdır? Bu noktada çekincemiz var” dedi.
Kaplan, cemevleri konusunda en temel taleplerinin imar planlarına işlenmesi olduğunu ifade ederek “Cemevleri konusunda olmazsa olmaz şartımız bir yerde şehir planlaması yapılırken şehir planına ‘Cemevi yeridir’ denilerek cemevlerinin imar planlarına işlenmesi. Cemevlerinin zaten yasal statüsünü verseler de vermeseler de Aleviler nezdinde ‘İbadethanelerimiz cemevleridir’ diyoruz. Bunun dışındaki yapılacak hiçbir düzenlemeyi biz zaten kabul etmiyoruz” dedi.
‘BİZ ELEKTRİĞİMİZİ SUYUMUZU ÖDEYEMİYOR MUYUZ?’
Yasal statüyle cemevlerinin ibadethane olarak kabul edilip edilmeyeceği konusunun muğlak olduğunu kaydeden Kaplan, “Biz sizi cemevi olarak kabul ettik yasal olarak, paranızı pulunuzu Diyanet ödeyecek’ noktasına getirirlerse sakatlık orada zaten. Yargıtay’ın kararı var, cemevleri ibadethanedir, bunların elektriği, suyu Diyanet tarafından ödenmelidir diye. Biz buna zaten karşıyız. Biz elektriğimizi suyumuzu ödeyemiyor muyuz? Bizim için önemli olan imar planlarına cemevlerinin işlenmesidir, bir ibadethane yapılacaksa bölgede cemevine ihtiyaç varsa sorunsuz oraya yapılmasıdır. Devlet de yapsın istemiyoruz, biz kendimiz yapıyoruz zaten” diye konuştu.
‘ALEVİLERİ TAMPON OLARAK KULLANACAKLAR’
Kaplan, ‘irfan merkezleri’ konusunda ise şunları söyledi:
“Bir de dergahlarımızın geri verilmesi noktası var. Dergahlar geri verilirken ‘geleneksel irfan merkezleri’ dediği acaba bizim dergahlarımız mı, yoksa bunların o bildiğimiz şıhların, şeyhlerin insanları topladığı, zikir yaptığı alanlar mıdır? Onu açacaklar da, biliyorsunuz bizim de dergahlarımız kapatılmıştı. Bu düzenlemeyle onları da yasalara ekleyeceklerse o zaman bizi yem olarak kullanıyorlar, yani yumuşak karın. Dikkat ederseniz hükümetin çalışanlara yönelik pek bir düzenlemesi yok, hatta istediğini işten atabilecek düzeye getiriyor. Burada da yine Aleviler’i tampon olarak kullanacaklar, öyle görünüyor.”