‘HAKKIMIZI YEDİRMEDİK, HAK BİLDİĞİMİZ YOLDAN DÖNMEDİK’
‘ERDOĞAN 7 HAZİRAN SONUCUNU BEĞENMEDİ, SİNDİREMEDİ’
“Türkiye 4 ay 23 günlük arayla iki milletvekilliği genel seçimi yaşamıştır. Siyasi tarihimizde ilk kez karşılaşılan bu durum herkesin gözü önünde, tüm çirkefliği ve çirkinliğiyle cereyan etmiştir. 7 Haziran'da sandıktan çıkan milli irade, Erdoğan'ın başını çektiği, Davutoğlu'nun aktif şekilde kuryelik yaptığı demokrasi muhalifleri tarafından yok sayılmıştır. Türk milleti 7 Haziran'da bütün siyasi aktör ve kurumlara bir mesaj vermişti. Aziz milletimiz seçimini yapmış, Türkiye'nin normalleşmesi, düzlüğe çıkması için üzerine düşen demokratik sorumluluğu yerine getirmişti. Fakat Erdoğan 7 Haziran sonucunu beğenmedi, sindiremedi, kabullenemedi. Bunun yanında AKP tek başına iktidarı kaybetmenin getirdiği korku ve kaygıyla kontrolden çıktı, Türkiye'yi baştan ayağa hiddet ve dehşet döngüsüne hapsetti. Çünkü 13 yıllık AKP iktidarlarının açtığı dipsiz kuyulardan, neden olduğu kayıp ve felaketlerden hesap sorulabilmesi için altın bir fırsat doğmuştu. Erdoğan'ın telaşı bundandı. Davutoğlu'nun uykularını kaçıran, yolsuzluk ve ihanet batağına saplanan ak görünümlü kara kadroların ürkmesi bu yüzdendi. Türk milleti, 7 Haziran'da Meclis'te grubu bulunan partilere koalisyon kurun buyruğunu iletmişti. Uzlaşmayı temenni etmiş, ağırlaşan sosyal ve ekonomik meselelerin köklü şekilde hallini arzulamıştı. Herkes gördü ve yaşadı ki, 9 Temmuz'da koalisyon hükümeti kurma görevini alan Davutoğlu nafile turlarla tekrar bir seçimin ağlarını ördü, şartlarını olgunlaştırdı. CHP bu oyuna adeta figüranlık yaptı. Nitekim Davutoğlu'nun Erdoğan'dan aldığı talimat da bu yöndeydi. AKP'nin bir hükümet kurma irade ve isteği hiç olmamıştır. Sonuç itibariyle 1 Kasım'da, 7 Haziran'ın tekrarı zorla, gözdağları eşliğinde yapılmıştır. Ve AKP tek başına iktidara yetecek bir Meclis çoğunluğuna ulaşmıştır.”
‘BAŞARILI OLDUĞUMUZ İDDİASINDA DEĞİLİM’
‘YÜZDE 49,5 OY ORANI, BİZİM BİLEMEDİĞİMİZ HANGİ İCRAAT VE POLİTİKALARIN MÜKÂFATIDIR?’
“Milletimizin yanılmaz sağduyusuna güvendiğimiz kadar, verdiği siyasi mesajları da iyi tahlil etmek zorundayız” diyen Bahçeli, "Sonuç ve gerekçeler ne olursa olsun, kendimizi anlatmakta zorluk çektiğimiz bir kitlenin varlığı ortadadır. Fakat 1 Kasım'da yapılan 26.Dönem Milletvekilliği Genel Seçimi'nin diğer seçimlere kıyasla önemli fark ve özellikleri vardır. Bir defa, 1 Kasım seçimi olağanüstü şartlarda yapılmıştır. Demokrasinin tüm kural ve ölçüleri çiğnenmiştir. Üzerinde ısrarla durmamız gereken öncelikli soru şudur: 7 Haziran'dan 1 Kasım'a kadar Milliyetçi Hareket Partisi ne yapmamıştır da 1 milyon 825 bin 870 vatandaşımızın desteğini kaybetmiştir? Cevabını aradığımız bir diğer soru da, AKP ne yapmıştır da 4 ay 23 günde 4 milyon 794 bin 515 ilave oy kazanmıştır? AKP'ye, CHP'ye, HDP'ye ve diğerlerine oy veren vatandaşlarımıza şüphe yoktur ki hürmet ediyoruz. 7 Haziran'da bizi destekleyen, 1 Kasım'da bizden kopan kardeşlerimizin tercih ve kararını da saygıyla karşılıyoruz. Ve onların istemeye istemeye de olsa başka partilere oy verdiklerini düşünüyoruz. Ancak Türkiye'de ne değişmiştir? Yorulmuş, hantallaşmış, çürümüş, Türkiye'yi rezil etmiş AKP'nin tek başına iktidar olmasının sosyolojik ve siyasi dayanaklarını nasıl görmek ve anlamlandırmak lazımdır? Dünyanın neresinde, 4 ay 23 günde siyasi tutumlar bu kadar keskin ve radikal şekilde değişmiş veya dönüşmüştür? AKP'nin yüzde 49,5 oy oranı, bizim bilemediğimiz, göremediğimiz hangi icraat ve politikaların mükâfatıdır? Türkiye huzur mu bulmuştur? Terör sonlanmış, asayiş ve güvenlik mi sağlanmıştır? İşsizlik bitirilmiş, yoksulluk önlenmiş, yolsuzlukların üzerine mi gidilmiştir? Allah için söyleyiniz, 4 ay 23 günde AKP neyi başarmıştır da tek başına iktidar olmaya hak kazanmıştır? 1 Kasım'daki sonuçlara Erdoğan'ından Davutoğlu'na kadar şaşırmayan, hayret etmeyen neredeyse kalmamıştır. Sipariş usulü çalışan anket şirketleri bile çuvallamış ve hepten kaybetmişlerdir. Peki bu işin sırrı nedir? Demokrasi kisvesi altındaki hain ve ahlaksız oyunun maksadı nelerdir? 1 Kasım'ı 13 yıllık hezimetin ödülü şeklinde mi, yoksa terör rejimiyle tehdit edilen, istikrarsızlıklarla gözü korkutulan, ekonomik baskılarla köşeye sıkıştırılan milli iradenin zoraki verdiği karar olarak mı ele almak gerekmektedir? İhaneti ayyuka çıkmış bir partinin taltif edilmesi, Türkiye'yi darboğaza sokmuş, iç ve dış politikası çökmüş bir iktidarın sandıkta tahkimi görülmüş, duyulmuş şey değildir. AKP ülkenin geleceğiyle oynarken, AKP Türklüğün sırtına hançeri saplarken, AKP Türk milletinin birlik ve kardeşlik duygularını yıkarken yine kazanmıştır" diye konuştu.
‘HAİNLERİN PROVOKASYONLARI TÜM İĞRENÇLİĞİYLE GÖRÜLMÜŞTÜR’