Fransa'nın başkenti Paris'te cuma gecesi yapılan ve 132 kişinin hayatını kaybettiği kanlı saldırıların hedefi olan yerlerden üçüne çok yakın bir bölgede bulunan Sorbonne Üniversitesi öğrencisi Tuğçe Yaşar, neler yaşadıklarını ve katliamın ardından Paris'teki durumu anlattı.
Yaşar'ın aktardıklarına göre panik hali yaşanan kentte, insanlar olağanüstü bir durum ihtimaline karşı yiyecek stokluyor.
‘SİLAH SESİNİ HAVAİ FİŞEK SANDIK'
Terör saldırılarının yaşandığı sırada, bölgedeki bir restoranda çalıştığını söyleyen Tuğçe Yaşar, silah seslerini havai fişek sandıklarını ve dışarı çıktıklarında büyük kargaşaya tanık olduklarını söyledi:
"Kalaşnikoflu saldırı olan kafeye biz çok çok sık gidiyorduk. Çok da yakındı zaten. Silah seslerini duyup, bunu biz silah seslerine yormamaya çalışıyorduk. İleride bir yerde, herhalde birileri havai fişek patlatıyordur diye düşünmeye çalıştık çünkü insan böylesine bir saldırıyı düşünmek istemiyor o an. Ve bir anda dışarı çıkıp, dışarıdaki büyük, inanılmaz kargaşaya tanık olduk. Polisler bütün sokağı işgal etmişlerdi; araçları, motorları, bisikletleri… Ellerindeki bütün araçlarıyla sadece polis konvoyu vardı sokakta. Önümüzden geçen bu bisikletli polisler ‘Herkes hemen kapatıp evine geçecek. Mekânları kapatın' çağrısında bulunuyordu. Restorandaki bütün müşteriler apar topar kalkıp evlerine dağıldılar."
Restoranın kepenklerini indirip içeride iki saate yakın beklediklerini söyleyen Yaşar, silah ve bomba seslerini içeriden duyabildiklerini söyledi:
"Silah sesleri çok uzun sürdü ve bomba sesleri de geliyordu. İkisi birden geliyor ama silah sesleri daha net duyuluyor. Durmadan, sürekli şekilde tarıyorlardı. Zaten aldığımız haberlerde de görüyorduk; insanlar ölü taklidi yapıp yerlerde yatıyor fakat yine bunlara saldırılar oluyor diye."
‘ŞANS ESERİ ORADA DEĞİLDİK'
‘Bataclan'da bulunan, stada gidip maç izleyen ya da kafeye gidip oturan insanların yani eğlenmeye giden, orta sınıf insanların hedef alındığını' ifade eden Yaşar "Bizim yaşam alanımıza saldırı oldu" dedi. Yaşar, saldırı olan kafeye çok sık gittiklerini, Bataclan'da tiyatro oyunları izlediklerini ve konserler dinlediklerini, saldırı günü şans eseri bu mekânlarda bulunmadıklarını söyledi.
Saldırılarda üniversiteden bir arkadaşını Bataclan konser salonunda kaybeden Yaşar, yine aynı salonda bulunan bir öğretmenine ulaşmakta ise güçlük çektiğini anlattı:
"Uzun süre haber alamadım. Tekrar ulaştığımda kendisine, iyi olduğunu öğrendim. İyi demek zaten sadece yaşıyor demek artık. Yaşıyorsa iyidir manasına geliyor. Bir öğretmenim vardı ve bir de üniversitemizde yitirdiğimiz arkadaşımız varmış orada."
Katliamın ardından büyük ve etkili organizasyonlar yapıldığını anımsatan Yaşar, kan vermek için çok sayıda insanın seferber olmasının yanı sıra, öğretmenlerin küçük çocuklara bu saldırıları nasıl anlatmaları gerektiğine ilişkin toplantılar yapıldığını söyledi.
Yaşar, Paris'teki koşulların savaş ortamına benzediğini ve büyük panik yaşayan insanların yiyecek stokladıklarına şahit olduğunu aktardı:
"Resmen savaş ortamı var çünkü OHAL ilan edildi ve bunun üç ay daha sürmesini istiyorlar. İnsanlar sokağa çıkmıyor. Evet, önemli bir detay daha; dün burada açık olan marketlerden insanlar gidip akın akın alışveriş yapıyor. Evlerine stoklar yapmak için ne varsa alıyorlar. ‘Herhangi bir dışarı çıkma yasağı olduğunda aç kalmayalım' düşüncesi insanlarda doğmuş ve bunu gidermek için insanların bütün marketleri boşalttığına tanık oluyoruz."
Benzer saldırıların Ankara'da, Suruç'ta ve Beyrut'ta yaşandığını anımsatan Yaşar, Avrupa'daki katliamların bu saldırılardan ayrı tutulduğu şeklinde bir algı oluştuğuna dikkat çekti. Silvan'da yaşananları protesto etmek amacıyla organize edilen eylemin Paris katliamının ardından iptal edildiğini söyleyen Yaşar "Biz Silvan'a gidemedik ama Silvan bize geldi" dedi.