Alekos ekonomik krizin kıskacındaki Yunanistan’da işsiz kalmıştı. Bir süreliğine ailesini geçindirmek adına geçici işlerde şansını denedi. Mevsimlik sokak temizliği personeli oldu. Evlere paket servis götürdü. Bir mezarlıkta çalıştı. Ama bu işlerde tutunamadı. Çocukluğundan beri kendisini derinden etkileyen astımın kötüleşmesiyle beraber işsiz olarak evine kapandı. Çalışma hayatında yaşadığı sorunlar yetmezmiş gibi, 2012 yılında Alekos’un eşi küçük çocuğuyla evi terk etti.
2013-2015 döneminde, Yunanistan’daki durumun kötüleşmesine paralel olarak, işsiz Alekos ilkin ailesinden ve sağlığından sonrasındaysa kirasını zar zor ödediği küçük dairesinden oldu. O gün bugündür Alekos Atina’nın merkezindeki sokaklarda hayata tutunmaya çalışıyor.
Sputnik’e konuşan Alekos, önemli bir noktanın altını çizdi: “Benim deneyimim aslında o kadar kötü değil. Umutsuzluğa kapılmış 17’li 18’li yaşlarda milyonlarca çocuğumuz var. Onları kaybetmek üzereyiz. Onları kaybedince de Yunanistan’ın varlık nedeni ortadan kalkacak.”
ALEKOS’UN ARKADAŞI DİAMANTİS
Atina’nın merkezinin köşe bucaklarını kendisine mesken tutan evsiz ve barksız Alekos’un 60’lı ve 70’lı yaşlarda iki arkadaşı var. “Onlar benim can arkadaşım” diyor Alekos. Alekos’un ‘hocam’ olarak tanıttığı can dostlarından bir tanesinin ismi Diamantis. 60’lı yaşlardaki Diamantis 5 yıldan beri Atina’nın sokaklarında yaşıyor ve yaşam mücadelesi veriyor.
Diamantis hayatı boyunca kitapları ve gazeteleri elinden bir an olsun bırakmayan, kendini geliştiren ve yeni bilgilerin keşfine adayan bir insan. Bugün ise Atina sokaklarındaki çöp kutularında kitap ve gazete arıyor. “Onlar hem benliğimi bilgiyle kuşatıyor hem de soğuk kış gecelerinde kemiklerimi ısıtıyorlar” diyor Diamantis.
Yunanistan’da ekonomik kriz başladığında, Diamantis’in ailesi onu evden atmış. Diamantis 2009 yılına kadar ağabeyinin küçük kızının yanında kalıyordu. “Öz kızım gibi severdim onu” diyor Diamantis ve ekliyor: “Ancak kriz her şeyi değiştirdi. Vatandaşlarımızı hem ekonomik hem de vicdani açıdan iflasa sürükledi. Bu ortamda öz kızım gibi gördüğüm insan, bir gün kapıyı açtı ve iki küçük çanta ve birkaç kitapla beraber beni kapı dışarı etti.”
SUSKUN KOSTA’NIN BÜYÜK ÖFKESİ
Alekos ve Diamantis gibi Kostas da Atina’nın evsizler ordusuna mensup. Kendisini konuşmayı ve diyalogu pek sevmiyor. Kendi hikayesini paylaşmaktan çekinen Kostas sesini sadece laf politikacılara ve Yunanistan’ın dramında sorumlu olanlara geldiğinde yükseltiyor. “Hepsini bu Syntagma Meydanı’nda asmalı. Son 40-50 yıl boyunca bu ülkeyi yönetenler hesap vermeli ve gerekirse idam cezası geri gelmeli ve derhal uygulanmalı. Bizlere bu acıları yaşatanlar öteki dünyaya servetlerinin rahatlığında ve özgürce gitmemeli” diyor Kosta öfkesini bir türlü saklayamayarak.
ATİNA’DAKİ EVSİZLER ORDUSU BÜYÜYOR
Belediye ve sivil toplum kuruluşları Kış aylarının soğuk gecelerinde evsiz insanlara barınak ve sıcak yemek sunmak için ellerindeki tüm imkanları zorluyor. Yunanistan Kilisesi de tüm yıl boyunca elindeki tüm imkanlarla zor durumdaki insanlara, dini ve etnik kimlik ayrımı gözetmeksizin yardım sunuyor. Tüm bu çabalara rağmen, sorunu yakından takip eden merciler, evsiz insanlara yardım noktasında imkanların giderek tükendiği gerçeğine işaret ediyorlar. Öte yandan 2. SYRIZA- ANEL hükümetinin soruna seyirci kaldığı gerçeğini de vurguluyor.
“2015 yılında, AB üyesi Yunanistan’ın başkentinde, kendisine sözüm olan sosyalist ve devrimci diyen bir kabine, parlamento binasının birkaç metre ötesinde insanlarımızı açlığa, soğuğa ve ölüme terk ediyor.” İsminin açıklanmasını istemeyen bir sivil toplum örgütü görevlisi bu noktanın altını özellikle çiziyor.