Doğukan Karakuş üç yıl önce gittiği ve bir süre temizlik işçisi olarak çalıştığı Almanya’da, Neo-Nazi Alman Ulusal Demokrat Partisi’nin (NPD) düzenlemek istediği göçmen karşıtı gösteriyi engellemek isteyen binlerce insan arasındaydı. Karakuş, Nisan 2014’te toplumsal muhalefetin örgütlediği ve yaklaşık 7 bin kişinin katıldığı karşıt gösteri sırasında gözaltına alındı ve hapis cezasıyla yargılandığı davada yarın ikinci kez hâkim karşısına çıkıyor. NPD’nin Türklerin en yoğun yaşadığı mahallede gösteri düzenlemek istediğini belirten Karakuş, ırkçılık ve göçmen düşmanlığına karşı çıkmak için blokla birlikte gösteriye katıldığını belirtti.
Göçmen düşmanı gösteriye karşı yürüyüş yapmak isteyenlere polisin müdahale etmesiyle arbede yaşandığını aktaran Karakuş, güvenli bir yerde beklemeye başladığını ancak gözaltına alındığını söyledi:
“Birdenbire üzerime bir şey çarptı, yere yığıldım. Kamera kayıtlarını izlediğimde en az on tane polisin sırtıma çıktığını gördüm. O an, ne olduğunu tam anlamış değildim. Yaralandım, kaşım patladı, kaburga ve boyun kemiklerimde ezilme oldu. Hiç tepki göstermedim çünkü üzerimde inanılmaz ağırlık vardı, kıpırdayacak halim yoktu, ciddi nefes alma problemi çekiyordum.”
‘SUÇLAMALARA DAİR DELİL YOK’
“Bir suç işlemediğim için buna razı olmayacağımı söyledim. Bir takım delillerimiz vardı onları da mahkemeye taşımak istedik. Mahkemeye getirilmeyen bir polis memuru vardı, onun da çağrılmasıyla mahkeme ertelendi. Salı günü 6 ayla değil daha fazla ceza istemiyle yargılanacağım.”
Karakuş’un verdiği bilgilere göre aleyhindeki tek delil, kendisini gözaltına alan polislerden ikisinin verdiği ifade. İki farklı polis grubunun kamera kayıtlarını izlediğini belirten Karakuş, ilk kayıtta sadece eylemi izlerken, saniyeler sonrasına ait ikinci kayıtta ise onlarca polisin üzerine çullanmış halinin görüldüğünü belirtti. Kayıtlarda, kendisini gözaltına almak isteyen polisin müdahale anı ise yer almıyor.
‘POLİS IRKÇILARA MÜDAHALE ETMİYOR’
Türkiye’de Komünist Parti (KP) üyesi olan Karakuş’a göre Avrupa’da sağ hareketlere meşruluk kazandırılıyor. Hareketlerin çoğunun arkasında sıradan görünen merkez sağın ya da liberalllerin bulunduğunu savunan Karakuş, polisin bu grupların eylemlerini engellemediğini söyledi:
“Normalde bir polis görevlisinin Almanya’da, 20 ya da bin tane insanın yürüyüş yapmasına izin vermez. Bunun için bulunduğu şehrin bütün polis teşkilatını seferber eder. Irkçı ya da radikal sağ hareketlerde ise bu durum karşılanmıyor. İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Nazi hareketinin meşaleli yürüyüşlerine benzer yürüyüşler gerçekleştiriyorlar. Polis bu izinsiz gösterileri sadece izliyor. Göçmen kampları yakılıyor. Bu suçlar her geçen gün artıyor.”
PİRİNÇCİ: NE YAZIK Kİ TOPLAMA KAMPLARI KAPALI
Nazi yönetiminin binlerce insanı öldürdüğü kamplara olumlu atıf yapmasının ardından, Dresden savcılığı kendisi hakkında bir soruşturma başlattı. Dünyanın en büyük yayınevlerinden Bertelsmann (Random House) ise Pirinçci ile yaptıkları tüm anlaşmaları iptal ettiğini duyurdu.
Yayınevi, Pirinçci’nin basılmış olan tüm kitaplarını da satıştan çekti. Akif Pirinçci, Sputnik’in kendisine yönelttiği soruları henüz yanıtlamadı.
HENDEK: SAĞCILAR DEVLET KORUMASINDA EYLEM YAPIYOR
Almanya’da yaşayan yazar Cemil Fuat Hendek, polislerin Neo-Nazi gösterisi yapanları koruma altına aldığını ancak karşı gösteri yapan sol hareketleri sıklıkla engellemeye çalıştığını söyledi. Almanya’da sağ hareketlerin yükselişine ilişkin Sputnik’in sorularını yanıtlayan Hendek, durumun polislerin kişisel siyasi görüşlerine bağlanamayacağını belirtti.
“Alman emperyalizminin, emperyalist ülkeler hiyerarşisi içinde yükselme iddiasının, militarizmin yükselmesinin, ırkçılığın popülist söylemlerinden biri olarak ortaya atılan yabancı düşmanlığının körüklenmesinin” gerçek nedenler olduğunu söyleyen Hendek, gündelik hayatta karşılaşılan olayların bu gelişimin toplumsal- siyasal yansımaları olduğunu ifade etti.
‘ALMAN GÜVENLİĞİ HAREKETLERE LİDERLİK YAPIYOR'
“Bunların bazılarının belirtilen hareketlere liderlik yaptıkları, provokasyon hazırladıkları ortaya çıktı. Örneğin bir dizi yabancının öldürülmesinin bunlarla ilgisi olduğu anlaşıldı. Fakat gündeme düşen bu cinayetlerin üstü hemen örtüldü. Bundan dört yıl önce bir yangın ve ardından bir kadın polis memurunun öldürülmesiyle ortaya çıkan Neo – Nazi örgütlenmesindeki ilişki zincirinin halkaları koparıldı. İki şahit, eğer inanacaksak, bir banka soygununun ardından birlikte intihar ettiler. Kısacası araştırma komisyonları sürdükleri her izin sonunda karanlık bir çukurla karşılaşıyor. Aynı durum Federal Ordu için de geçerli. Bu olayların baş aktörlerinden birinin Askeri Haberalma Teşkilatı’nda çalıştırıldığı, orduda çok sayıda faşizm sempatizanı barındırıldığı yazılıyor. Yapılan araştırmada bir dizi profesyonel askerin “Hitler çok büyük adamdır” dedikleri ortaya çıktı. Öyle ki iş Federal Parlamento’da şu sözlerin söylenmesine dek uzadı: Federal Ordu, Neo Nazilerin askeri eğitim teşkilatıdır.”