Törende konuşan Başbakan Davutoğlu, törenin yapıldığı Topkapı Sarayı'nın ve İstanbul'un önemine dikkat çekerek, "Bir cihan devletinin baş şehri ve önümüzdeki dönemde de eminim küresel bütün nehirlerin aktığı bir nehir olarak idrak etmeden İstanbul'u anlayamazsınız" dedi.
Siyaset sorumluluğunun sanat sevgisiyle birleşmesi gerektiğine vurgu yapan Davutoğlu, "Burada, bu mekânda, bir kez daha ecdattan aldığımız bu emaneti gelecek nesillere aktarma gücünü, kudretini vermesini yüce Rabbimizden niyaz ediyoruz" diye konuştu.
Kültür ve Sanat Büyük Ödülleri'nin bu yıl, tiyatro sanatçısı Gönül Ülkü Özcan, edebiyatçı, şair ve yazar Beşir Ayvazoğlu, mersiyehan Celal Yılmaz ve Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı'na verildiğini belirten Başbakan, "Dört ödülü yan yana koyduğumuzda, bizim modernite ile kadim arasında kurduğumuz irtibattan izler taşıyor" dedi ve modernite ile küreselleşme arasındaki irtibatın hiçbir zaman kopmayacağını dile getirdi.
"Toplumun kökenlerinden kopmuş bir modernitenin karşılık bulamayacağı aşikardır" diyen Davutoğlu, lise yıllarındaki anılarını anlatarak, "70'li yıllarda ideolojik ortam vardı, fakat kültürel ortam çok azdı. İstanbul Erkek Lisesi'ndeyken Kubbealtı'na gider, kültür sohbetleri yapardık" dedi.
'BİZE EN BÜYÜK HİKMET OLDU'
"Benim en büyük hocam İstanbul" sözünü tekrarlayan Davutoğlu, "İstanbul'un her bir köşesinde aldığımız ders bize en büyük hikmet oldu. O ortamlarda sahici bir arayış vardı, sabırlı bir arayış vardı. Google'a girerek telaşlı bir arayış değil, bir yere oturup sabırlı bir şekilde araştırma yapmak söz konusuydu" şeklinde konuştu.
Başbakan Davutoğlu, "İnşallah hayatımızın her zerresine sanat bilincinin nüfuz etmesini diliyorum" dedi.