Ortadoğu Stratejik Araştırmalar Merkezi (ORSAM) danışmanı Yrd. Doç. Dr. Bayram Sinkaya, RS FM’de yayınlanan Dünya Panorama programında İran'ın Suriye krizinin diplomatik yollarla çözümüne sunacağı katkı hakkında konuştu.
‘İRAN, YATIRIMLARINI MUHAFAZA ETMEK İSTİYOR’
“İran'ın bugüne kadar sorunun diplomatik yollardan çözümü için kendi girişimleri de oldu. Ancak Suriye muhalefeti ve Batılı ülkelerin önemli bir kısmı İran'la Esad arasından çok fark görmediği için İran'ın bu diplomatik hamlelerine pek itibar edilmedi. İran, uluslararası toplum tarafından yapılan ya da Batılı aktörlerin geliştirdiği çeşitli diplomatik çözüm girişimlerinde de dışlandı. Ne Cenevre toplantılarına, ne de Suriye'nin Dostları toplantılarına katıldı. İran, Suriye’ye büyük önem verdiğinden bu görüşmelerin bir parçası olmak istiyordu. Suriye'de İran'ın müdahil olmadığı bir dönüşüm süreci Tahran’a çok şey kaybettirecek. Her şeyden önce İran, Suriye'ye yaptığı stratejik yatırımların en azından bir kısmını muhafaza etmek istiyor. Suriye'deki muhtemel rejim değişikliğinden sonra da çıkarlarının bir kısmını da korumayı umuyor. İran'ın en önemli kaygısı bu.”
‘ABD, İRAN’IN YAPICI ROL OYNAMASINI İSTİYOR’
‘SUUDİ ARABİSTAN, İRAN’IN MASAYA OTURMASINA KARŞI’
Sinkaya, İran'ın ABD, Rusya, Türkiye ve Suudi Arabistan'ın öncülüğündeki Viyana toplantılarına katılmasının önünde iki engel olduğunu düşünüyor:
“Suudi Arabistan'ın ve Suriye muhalefetinin tutumu kritik. Viyana toplantılarında Suriye muhalefeti temsil edilmiyor. Onlar büyük ihtimalle bu girişime karşı çıkacaklar. Keza ‘Suudi Arabistan’ın İran'la aynı masada olmak isteyip istemeyeceğinden de emin değiliz. Bölgedeki meselelerin çoğunda İran ve Suudi Arabistan karşı karşıya gelmiş durumda. Aralarında resmi ilişkiler muhafaza edilse bile üst düzey yetkililer arasından uzun süreden beri temas yok. Suudiler, İran'ın Suriye'nin geçişinde etkili rol oynamasını istemiyor. Suriye'deki, İran varlığını tamamen silmek istiyor. Bu nedenle de İran'ın her türlü rol kapma girişimine karşı çıkıyor. Ama İran, Viyana'da masaya oturmaya hazır.”
‘İRAN, SADECE ESAD’IN DESTEKÇİSİ DEĞİL’
“İran, artık Suriye iç savaşının aktörlerinden birine dönüştü. Sadece Esad yönetiminin destekçisi değil, saha da önemli bir İran askeri varlığından bahsediliyor. Bunların bir kısmı doğrulanmış, bir kısmı doğrulanmamış bilgiler. İran saha da askeri danışmanlık yaptığını ifade ediyor. Fakat her halükarda sahada en az 2 bin, 3 bin civarından İran'ın askeri varlığından bahsediyoruz. Bu askerler sadece Suriye ordusuna danışmanlık hizmeti vermiyor, daha önemlisi Suriye'de kurulan Milli Direniş Hareketi'nin örgütlenmesinde, eğitilmesinde ve operasyonlarında da danışmanlık yapıyor. Dolayısıyla aralarında özel bir ilişki oluştu. Yani İran, Esad'dan bağımsız olarak bölgede zaten kendi tabanını oluşturmaya başladı. Diğer taraftan Şii milisler sahada etkili. Onların faaliyetlerinin kontrol altına alınması için de İran'ın müdahalesi şart.”
BÖLGE ÜLKELERİNİN İNİSİYATİF ALMASI NEDEN ZOR?
“Sorun çözülürse bundan en çok yararlanacak olanlar da bölge ülkeleri. Ama bölge ülkeleri arasındaki hamaset ilişkileri, bu işbirliğini engelliyor. Diğer taraftan Suriye'deki çatışmaların bu kadar uzaması ve çatışmaların girift bir hal alması da bölge ülkelerinin aktif rol almasını engel oluyor. Çünkü, Suriye muhalefeti çatışmaya bu kadar taraf olan İran’ı masada görmek istemiyor. Bu da İran'ın aktörlüğünü zayıflatıyor. Aynı şekilde, Esad'ın destekçileri de Suudi Arabistan'ı ya da Türkiye'yi masada görmek istemiyor. Bu durum da bölge aktörlerinin müdahalesini ve inisiyatif almasını zorlaştırıyor.”
Bölgesel aktörlerin sorunu çözecek güç ve kapasitesi olmadığını kaydeden Sinkaya, son olarak “Belki bu kolektif bir biçimde hareket edilirse başarılı olunacak fakat her ülkenin çıkarları ve vizyonu farklı. Ortadoğu'da bölge ülkeleri arasından ciddi bir rekabet olduğunu görüyoruz.Bu da bölge ülkelerinin Suriye meselesinin çözümünde inisiyatif almasını engelliyor” dedi.