İstanbul Emiyet Müdürlüğü'nden yapılan yazılı açıklama göre, 10 Ağustos'ta ABD Başkonsolosluğu'na düzenlenen silahlı saldırının firari şüphelisinin yakalanması ve olası diğer bir eylemin önlenmesi amacıyla 18 Ekim'de Sarıyer'de yapılan DHKP-C operasyonunda polis kurşunuyla yaralanan Dilek Doğan dün akşam hayatını kaybetti. Geniş güvenlik önlemleri altında hastaneden alınan Doğan'ın cenazesi zırhlı araçlar eşliğinde Yenibosna'daki Adli Tıp Kurumu'na götürüldü. Adli Tıp ve hastane çevresinde de polis ekiplerinin geniş güvenlik önlemi aldığı görüldü.
Bu arada, 25 yaşındaki genç kızın öldüğünü duyan yakınları da hastaneye akın etti. Hastane önünde toplanan bazı gruplar da slogan atarak Dilek Doğan'ın ölümünü protesto etti.
CHP'Lİ VEKİLLER HASTANEDE
Öte yandan hastaneye giderek aileye başsağlığı dileyen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, "Acıyı paylaşmaktan başka bir şey ifade edemiyorum. Hesap soracağımız vahim olayların sayısı artıyor bu hükümette. Sadece bunu söyleyebilirim" dedi.
CHP İstanbul Milletvekili Barış Yarkadaş ise şunları söyledi:
"İstanbul polisi tarafından önceki günlerde evine girilerek kurşun sıkılan Dilek Doğan'ı ne yazık ki kaybettik. Dilek Doğan'ın katladilmesi, Ahmet Davutoğlu'nun halkı tehdit etmesini boşa çıkarmıştır. Çünkü Davutoğlu, 'Biz iktidardan düşersen beyaz Toroslar gelir' demişti. İşte ak Toroslar geldiler ve Dilek'i vurdular. Faili meçhul cinayetler hâlâ işleniyor. Biz bu cinayetin takipçisi olacağız. "
Doğan'ın annesi Aysel Doğan kızının nasıl vurulduğunu şöyle anlatmıştı:
"Polisler eve ayakkabı ile girdi. Kızım da 'galoş giyin, sonra girin' deyince tartışma çıktı. Silah sesi duydum ve kızım yere yığıldı. Kızımız vurulduktan sonra polislerle itiş kakış yaşadık. Sonra hastaneye getirdik kızımı. Benim kızım canlı bomba değil. Canlı bomba olsa evde mi yatar, neden vurdular?"
Baba Doğan da yaşananları "Evimize 4 polis ayakkabılarıyla girdi. Kızımı vuran polise 'galoş giyin' dedik. Onlar da 'giymeyiz' dediler. Sonra silahı bize doğrulttu. Bir anda kızımı vurdular. Kızımı öldü zannettim. Polisler panikleyip dışarı kaçmaya başladılar. Evde kesinlikle bir çatışma olmadı. Kızımız vurulduktan sonra polislerle itiş kakış yaşadık. Benim beş tane çocuğum var. Dilek benim tek kızım. Umarım sağlığına kavuşur" sözleriyle aktarmıştı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün açıklamasında ise şu ifadelere yer verilmişti:
"Görevli arama ekipleri tarafından galoş ve eldiven giyilmek suretiyle usulüne uygun şekilde, aile fertlerinin ve hazurunun katılımıyla arama işlemine geçilmiştir. Arama işleminin devam ettiği sırada aile fertlerinin çıkardıkları kargaşa ve aile fertlerinden olan M.D.'nin operasyon güvenliğini sağlamakla görevli personelin silahını elinden almaya çalışması esnasında yaşanılan arbede sırasında ikamette bulunan Dilek Doğan isimli şahıs göğsüne isabet eden tek mermi girişiyle yaralanmıştır. Yaralı şahıs olay yerinde bulunanlar tarafından hastaneye intikal ettirilmiştir. Olay ile ilgili adli ve idari tahkikat başlatılmıştır."
NUMAN KURTULMUŞ: KUSUR VARSA ORTAYA ÇIKARILIR
"Göç ve Sosyo-Ekonomik Etkileri" konulu panelde konuşan Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Numan Kurtulmuş, Dilek Doğan'ın hayatını kaybetmesine ilişkin gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Kurtulmuş, Dilek Doğan'ın ölümüyle ilgili yürütülen soruşturmayla ilgili bir soruya ise "Devam etmekte olan bir tahkikat. Yine bir operasyon sırasında ev sahipleriyle polis arasındaki kargaşada hayatını yiitiren genç bir kızımız. Allah rahmet eylesin. Ailesine arkadaşlarına ve sevenlerine başsağlığı diliyorum. Şundan emin olsun miletimiz: Şırnak'ta terörist cenazesinin polis aracına bağlanarak çekilmesi sırasında da ilk gün söyledik; herkes rahat olsun. Arkasında kimler varsa ortaya çıkar. Bu bütün operasyonlar çok zor. Nereden kurşun geleceği belli değil. Çok titiz olmak zorundayız. Ama aynı zamanda vatandaşlarımızın güvenliğini sağlamak mecburiyetindeyiz. 3 emniyet görevlisi açığa alındıysa bu soruşturma da devam ediyor. Eğer bir hata varsa kusur varsa hele hele kasıt varsa ortaya çıkarılır ve gerekli cezalar verilir" yanıtını verdi.