Ankara Arena Spor Salonu'nda gerçekleştirilen 'Millete Vefa Yolunda 20 Yıl' programında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, "Bu bereketli toprakları çoraklaştırmak için on yıllar boyunca çok büyük zulüm ve baskı politikası izlendi. Bu topraklarda adam yetişmesin diye ellerinden geleni yaptılar. Bize yıllar boyunca sahte isimler dayattılar. Birtakım isimleri öne sürdüler. Münevver mi istiyorsunuz, şair, yazar mı istiyorsunuz? İşte onlar bu isimlerdir, dediler. Bize on yıllar boyunca küfürbazları sanatçı diye yutturmak istediler. Bize tek sesli, tek renkli diktatörlerin karşısında el pençe divan duran medyayı; gazete budur, televizyon budur diye yutturmak istediler. Bize birtakım örgütleri sivil budur, sivil toplum örgütü budur, diye yutturmak istediler. Bize sahtekarları, şaklabanları, şarlatanları, insanların hem inançlarını hem alın terlerini sömürenlerini din alimi budur, hoca budur diye yutturmak istediler. Tabanı ibadet, ortası ticaret, tavanı ihanet olanları bize bu şekilde anlattılar. İşte biz en başta bu kirli oyunu bozduk. Bu toprakların çorak olmadığını tam tersine son derece bereketli olduğunu hem Türkiye'ye hem dünyaya gösterdik ve göstermeye devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.
‘FİKİR ÖZGÜRLÜĞÜNÜN ÖNÜNÜ AÇTIK’
Türkiye'de inanç ve fikir özgürlüğünün önünü açtıklarını belirten Erdoğan, "Kendimiz için değil, sadece belli bir kesim için değil; 78 milyonun her ferdi için özgürlükleri genişlettik. Onların dayattıkları sanatçılar karşısında biz, kendi sanatçılarımızı dayatalım demedik. Bu ülkede gerçek manada sanatçı yetişsin dedik. Onların operasyon medyaları karşısında biz, kendi medyamızı dayatalım demedik. Bu ülkede medya özgür olsun, rekabet olsun, renkli olsun dedik. Onların fikir dayatmalarına karşı biz de kendi fikrimizi dayatacağız demedik. Bu ülkede özgürce fikir üretilsin, fikirler özgürce ifade edilsin dedik. Onların dayatmacı, sahte, kendi ülkesine ihaneti dahi meşru gören din anlayışları karşısında biz ülkeye; din, mezhep, inanç dayatanlardan olmadık. İnanç özgürlüğünün önünü daha da açtık. İşte bundan rahatsız oldular. Saltanatları, tek adam rejimler, dayatmaları çöktü. Ondan dolayı bugün çok rahatsızlar. Sanatçı, yazar, gazeteci, din alimi denildiğinde akla sadece bunlar geliyordu. Bunlar adeta birer virüs gibiydi. Şimdi bu bereketli topraklardan gerçek sanatçılar, yazarlar, sorumluluk sahibi din alimleri yetişmeye başlayınca altlarındaki zeminin kaydığını gördüler. Rantın elden gittiğini gördüler. Onun için feryat ediyor, onun için saldırıyorlar" diye konuştu.
‘GARIN ÖNÜNDEKİ SALDIRI KOLEKTİF BİR TERÖR EYLEMİDİR’
"Şu anda on yıllardır zorbalıkla muhafaza ettiği dayatmacı iktidarları sarsılan kim varsa, millete karşı yeni Türkiye hedefine karşı saldırıya geçmiş durumda. Bazı siyasi partiler, o eski vesayet günlerini özlediği için yeni Türkiye'ye pervasızca saldırıyorlar. Terör örgütleri, isimleri ne olursa olsun PKK, DAİŞ, DHKP-C yeni Türkiye'ye karşı ittifak halinde saldırıyorlar. Ayrı ayrı değil. Hemen burada yanı başımızda, garın önündeki o saldırı kolektif bir terör eylemidir. Bazı sivil toplum örgütleri saltanatları sarsıldığı için, dayatmaları boşa çıktığı için yeni Türkiye'ye taarruz ediyorlar. Bir kısım medya bu ülkede artık renkli bir medya olduğu için, çok sesli; özgür bir medya olduğu için yeni Türkiye'ye saldırıyorlar. Dikkatle bakarsanız hepsinin aynı dili kullandığını, aynı kaynaktan beslendiğini görürsünüz.”
‘DERT, ORAYI KANTONA DÖNÜŞTÜRME’
Erdoğan, "Tel Abyad'a DAİŞ giriyor. Daha sonra DAİŞ oradan çıkıyor ve Tel Abyad'a bu defa PYD giriyor. Hepsi kolektif bir oyun. Oranın yüzde 95'i Arap ve Türkmen. Yüzde 5 Kürt var. Böyle bir yerde şu anda orası boşaltıldı. Önce ülkemize geldiler sonra tekrar Tel Abyad'a geri döndüler. Dert, orayı kantona dönüştürmek ve ilan ettiler kanton diye. Bu Türkiye'ye artık bir tehdit oluşturmaya başlamıştır. Öyleyse gereğini Türkiye yapacaktır. Bunu herkes bilsin" diye konuştu.
‘KÜRT KARDEŞLERİM, 1 KASIM’DA BU OYUNU BOZUN’
"Kobani'de bu yalanı söylediler. Kobani'den 200 bini aşkın insanı biz Türkiye'de misafir ettik. Ondan sonra benim bundan keyif çattığımı söyleyecek kadar yalan söyleyerek ileri gittiler. Benim Kürt kardeşlerim de bu oyuna geldi. Bu kapıları açan biziz. Onları çadır kentlerde ağırlayan biziz. Ondan sonra bir de Kürtlere bizim 'Kobani elden gidiyor' diyerek güya bunu söylemişim. Bu ifade, benim ifadem değil. Bu ifade, Sayın Obama'nın ifadesidir. Bunu ben anlatıyorum. Bana söylediği ifade, o. Biz kapılarımızı açtık. Peşmergeleri kendi topraklarımızdan Kobani'ye biz gönderdik. DAİŞ ile onların mücadelesine orada desteği biz verdik. Ey Kürt kardeşlerim, bu oyunu gel 1 Kasım'da boz. Bu oyuna gelme. Ey benim Kürt kardeşim, unutma. Rabbim bizi kavimler halinde yarattı. Ama unutma kavimler bir din değildir. Irkçılık bir din değildir, bunu da unutma."