Gözaltına alınanların Türkiye’ye yasal yollardan girdikleri belirlendi. Suriye’de Özbek ve Tacik militanların sayısının on bini bulduğu ve militanların Türkiye’de bir süre kaldıktan sonra Suriye’ye geçtikleri belirtiliyor. Orta Asya ve Afganistan Uzmanı Esedullah Oğuz, birçok Orta Asya cumhuriyetinden vize istemeyen Türkiye’nin bu nedenle cazip bir geçiş yolu olduğunu kaydediyor. Oğuz’a göre, ikinci neden ise Türkiye’deki Orta Asya diasporası:
“Burada, Zeytinburnu’nda yoğunlaşmış yoğun bir Orta Asya diasporası var. Şu anda Türkiye’nin değişik kesimlerinde 100 bin, belki 200 bin civarında Orta Asya kökenli insan var. Antakya’da 100 bin civarında Afganistan’dan gelme Özbek vatandaşımız var. Ben oraya gittiğimde Tacikistan’dan gelen gençler gördüm, oradaki medreselerde eğitim alıyorlardı. Daha IŞİD krizi ortaya çıkmadan önce bunlar orada eğitim almaya başlamışlardı. Genelde bunlar radikal düşüncelere çok fazla yatkın olan gençler.”
‘IŞİD’E KATILMAK İÇİN GELDİK’
İstanbul’da yapılan operasyon tek değil. IŞİD’e ve El Nusra’ya katılacakları gerekçesiyle gözaltına alınanlar arasında Özbek ve Tacik olanların sayısı dikkat çekici. Gaziantep’te temmuz ayında 45 kişi gözaltına alındı. Bu kişilerin 25’i Tacikistan uyrukluydu ve bazıları eş ve çocuklarını da beraberinde getirmişti. İfadeleri alınan kişiler IŞİD'in kurduğu İslam Devleti'ni benimsedikleri ve cihat amacıyla Suriye'ye gitmek istedikleri yönünde ifade verdiler. Polis gözaltına alınan kişileri sınır dışı etti.
TÜRKİYE’DEKİ ÖRGÜTLENME MERKEZLERİ
IŞİD’in özellikle Kocaeli’nin Dilovası ilçesi, Ankara Hacıbayram mahallesi gibi belirli merkezlerde uzun süredir örgütlenme faaliyetleri yürüttüğü birçok kez gündeme geldi. Suriye’ye yönelik saldırılar başladığından bu yana sayıları oldukça artan İslami vakıf ve derneklerden bazılarının da El Nusra, IŞİD gibi cihatçı gruplar için bu tarz faaliyetler yürüttükleri iddia ediliyor.
‘ÖZBEK HOCA’ SUİKASTI
Bu vakıflardan birinin adı ‘Özbek Hoca’ olarak bilinen Abdullah Buhari’nin 10 Aralık 2014 tarihinde öldürülmesiyle gündeme geldi. Bir Çeçen tarafından vurulduğu belirtilen Buhari’nin, İstanbul Zeytinburnu’ndaki İhsan İlmi Hizmetler Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’nde Kuran kursu verdiği iddia ediliyordu. Buhari’nin öldürülmesine tepki gösteren Özbek muhalif Muhammed Salih, verdiği bir röportajda “Abdullah Buhari ile görüşlerimiz çok farklı. Kerimov, onun Özbekistan’da savaşacak gençler yetiştirdiğini düşünüyordu. Özbek gençlerin Suriye ve Irak’ta IŞİD’e katılarak savaştıklarını duyuyorum” dedi. IŞİD bağlantısı gündeme gelse de, Abdullah Buhari’nin aslında El Nusra bağlantılı İmam Buhari Cemaati’nden olduğu belirtiliyor.
Orta Asya ve Afganistan Uzmanı Esedullah Oğuz, Buhari’nin IŞİD’le bağlantısı konusunda somut bir delil olmadığını belirtiyor. Orta Asyalı muhaliflerin birçoğunun Türkiye’ye yerleştiğini anımsatan Oğuz, bu kişilerin bir süre sonra faaliyetlere de başladıklarını söylüyor. Buhari’nin Antakya’da bir medresede eğitim verdiğini aktaran Oğuz, bu kişinin radikal düşüncelerinden kaynaklı anlaşmazlık nedeniyle medreseden ayrıldığını iddia ediyor:
“Bu bilgiyi Antakya’daki Özbek soydaşlara dayandırdım. ‘Bu adam bizim medresemizde bir süre ders verdi. Sonra bir tartışma oldu gitti’ dediler. ‘Niye tartışma oldu’ diye sorduğumda ‘Adamın İslami düşünceleri bizim İslam anlayışımızla bağdaşmıyor. Buhari’nin düşünceleri çok daha katı çok daha radikal’ dediler.”
ÖZBEKİSTAN İSLAMİ HAREKETİ'NİN ETKİNLİĞİNİ RUSYA KIRMIŞTI
Esedullah Oğuz, Özbekistan İslami Hareketi’nin 1992- 1997 yılları arasında Tacikistan’da yönetimi elinde tuttuğunu ve Rusya’nın yardımıyla etkinliğinin kırıldığını belirtiyor:
“Rusya’nın yardımıyla İslamcı yönetim devrildi ve oradaki militanlar Afganistan’a kaçtı. 15 sene boyunca bunlar Taliban’ın konuğuydu Afganistan’da ve Pakistan’da. El Kaide ortaya çıkınca El Kaide ile işbirliği yaptılar ve IŞİD ortaya çıkınca da bu radikal militanlar IŞİD’e katılmaya başladılar.”
IŞİD’in Özbekistan başta olmak üzere Orta Asya cumhuriyetlerinden eğitimli ve kalifiye cihatçı devşirmeye çalıştığı ve bu kişilere yaklaşık 25 bin dolar teklif ettiği yönünde haberler pek çok kez basına yansıdı. Türkmenistan, bu faaliyetlere karşı Mart 2015’te, Rusya’dan yardım talep etmiş ve Rusya ve Özbek orduları sınırı korumaya başlamıştı.
TACİK MİLİTANLAR ENSARULLAH BAĞLANTILI
IŞİD’e katılan Tacik cihatçıların ise çoğunlukla Ensarullah Cemaati ile bağlantılı oldukları belirtiliyor. Tacikistan istihbarat birimine dayandırılan iddialara göre Ensarullah Cemaati, Özbekistan İslami Hareketi’nin bir kanadı. Adını ilk kez 2010 yılında bir intihar saldırısıyla duyuran örgütün geçmişi hakkında fazla bilgi bulunmuyor. Tacik teröristlerin yayımladığı bir videoda, Tacikler Suriye ve Irak’ta intihar bombacısı olmaya çağrılıyor ve Türkiye aracılığıyla bu ülkelere geçiş yapmaları isteniyor.
FBI İSTANBUL UÇAKLARINDA IŞİD’Lİ ARIYOR
İranlı kaynaklar 2014 yılında, Türk Hava Yolları’nın (THY) Tacikistanlı IŞİD teröristlerini Irak’a taşıdığını iddia etmişti. İran Fars Haber Ajansı’nın aktardığı bilgilere göre THY, Tacikistan’ın başkenti Duşanbe’den aldığı 91 Selefi teröristi 254 sefer sayılı uçağıyla IŞİD’e katılmak üzere 2 Temmuz günü önce İstanbul’a getirdi. Bu kişiler daha sonra Irak’a götürüldüler. THY’nin adı daha önce de Suriye’ye El Kaide militanı, Nijerya’ya silah taşıma iddialarında da geçmişti.
Şubat 2015’te FBI’ın bir operasyonu iddiaları yeniden gündeme getirdi. FBI, ABD vatandaşı olmayan üç kişiyi, IŞİD’e katılacakları iddiasıyla gözaltına aldı. Bu kişilerden ikisi Özbekistanlı, biri ise Kazakistanlıydı. Zanlılardan ikisi İstanbul uçağına bineceklerdi, üçüncü kişi ise yardım etmekle suçlanıyordu. Bu operasyonun ardından, FBI’ın Türkiye’yi radikal İslamcı militanların geçiş merkezi olarak gördüğü yorumları yapıldı.
ABD, DOĞRUDAN TÜRKİYE’Yİ SUÇLADI
Türkiye’nin, Orta Asya cumhuriyetlerinden gelenler başta olmak üzere cihatçı teröristlere göz yumduğu iddiası, ABD Hazine Bakanlığı’nın 2014 yılındaki bir raporuna da yansıdı. Bakanlık, Türkiye’yi El Kaide’ye destek vermekle suçladı. Yaptırım, teröre destek veren bireyler ve ülkeler ve İran'la ilgili açıklamada Özbek asıllı Olimjon Adhamoviç Sadıkov ya da diğer adıyla Cafer el-Özbeki adı geçiyordu. Bakanlık, kısa bir süre önce IŞİD’e biat eden Özbekistan İslami Hareketi ile bağlantılı olduğu belirttiği Sadıkov’un finansal ve lojistik desteğin yanı sıra, yabancı cihatçılar için vize ve pasaport sağladığını belirtiyordu. Bu kişi El Kaide'li Yasin el-Suri’ye de finansal destek de bulunuyordu. Suri ise cihatçılar için Türkiye’de yeni yollar açan, sağlanan parasal yardımları yine Türkiye aracılığıyla Suriye’ye gönderiyordu.