İHA’nın sınırın 3 kilometre içinde vurulduğunu, ancak kime ait olduğunu tespit edemediğini belirten Sinirlioğlu, “Bizim sınırımızın içine düştüğü için çalışmalarımız devam ediyor. Kimliğini belirleyince açıklama yapacağız” dedi.
'RUS HEYET İHLALLER KONUSUNDA ÖZÜR DİLEDİ'
Öte yandan Sinirlioğlu, dün Ankara'ya gelen Rus heyetinin ihlallerle ilgili olarak kendilerinden özür dilediğini belirtti.
“Bu konuda özür dilediler birkaç kere. Bunun istenmeden neden olduğunu söylediler. Bir daha olmaması için tedbirler alındığını söylediler" diyen Sinirlioğlu, "Ancak aramızda bir çalışma grubu kurulmadı. Bu sadece ihlallerle ilgili bilgi vermek amaçlı bir ziyaretti. Ruslarla başka temaslarımız olabilir gerektiğinde” ifadelerini kullandı.
‘AB İLE PAZARLIK YAPMIYORUZ’
Külfet paylaşımının koşul olarak dayatılmadığını ifade eden Sinirlioğlu, “Külfet paylaşılmasa da Türkiye bunu yapmaya devam edecek. Ama sorunun ulaşabileceği boyutlar ortaya çıktığı için bu sorundan etkilenecek tüm ülkelerin birlikte çalışması gerektiğini her zaman vurguluyoruz” dedi.
Son dönemde Türkiye’nin AB ile bir pazarlık yaptığı gibi bir algının oluştuğuna dikkat çeken Sinirlioğlu, “Sanki bir pazarlık yapılıyor, biz AB’den belli bir miktar para istiyoruz, bunun karşılığında bu insanları Türkiye’de tutacağız ve Avrupa’ya gitmesine izin vermeyeceğiz gibi. Bu kesinlikle doğru değil” diye konuştu.
‘İNSANLARIN ÇARESİZLİĞİ POLİSİYE TEBDİRLERLE ORTADAN KALKMAZ’
AB ile yürütülen temaslarda Türkiye’ye daha çok alınacak polisiye tedbirlerle ve yasadışı göçün önlenmesi için neler yapılabileceğiyle ilgili taslak eylem planı sunulduğunu anlatan Sinirlioğlu, şöyle konuştu:
“Bu yaklaşımın doğru bir yaklaşım olmadığını muhataplarımıza anlattık. Çünkü sorun Ege Denizi’nde çaresizce can yelekleriyle derme çatma teknelerle Avrupa’ya doğru bir umut yolculuğuna çıkmaya çalışanlar ve orada hayatını kaybedenler değildir. Bu gelişmeye yol açan koşullardır. Bunlarla baş edemezsek polisiye tedbirlerle baş etmek mümkün değildir bu sorunla. İnsan kaçakçılarıyla biz mücadele etmeye devam edeceğiz. Ama insanların hayatta kalma güdüsünün ve buna yol açan çaresizliği sadece bu tedbirlerle ortadan kaldıramazsınız.”
‘GÜVENLİ BÖLGE İNSANİ İHTİYAÇ’
Bugüne kadar Suriye boyutundaki hiçbir iç savaşta uluslararası toplumun bugünkü kadar atalet içinde kalmadığını söyleyen Sinirlioğlu, “İnsani güvenli bölgenin sağlanması için BM her zaman harekete geçmişti. Bosna savaşı yaşandı. 310 bin insan hayatını kaybetti. Fakat o dönemde iyi çalıştı kötü çalıştı ama BM güvenli bölgeleri vardı ve bu BM güvenli bölgelerinin korunması için önlemler alınmıştı. Suriye krizi 4 buçuk yılını doldurdu. BM’nin benzer bir tedbir aldığını görmedik” dedi.
‘AB’NİN SUNDUĞU PLAN NİHAİ DEĞİL’
Sinirlioğlu, AB ile görüşmelerde hangi aşamaya gelindiğinin sorulması üzerine AB’nin Türkiye’ye bir ‘göç eylem planı’ sunduğunu ifade ederek, bunun nihai taslak olmadığının altını çizdi:
“Nihai değil ama üzerinde çalışılmış bir taslak var. AB’nin bize önerdiği bir finansman paketi vardı. Türkiye’ye tahsis edilmiş fonların kullanımından söz ediyorlardı, bunu kabul edilmesinin mümkün olmadığını söyledik. Bu sorun bize özgü bir sorun değil. Suriye, Türkiye’nin komşusu ama Türkiye’nin tek başına bir sorunu değil.”
“Daha önce önerdikleri gibi önemsiz ve anlamsız bir miktar da olmayacak. AB’nin külfet paylaşımında biz elimizi taşın altına koyduk diyebilmesi için gereken miktarda bir fon tahsis edileceği söylendi” diyen Sinirlioğlu, tutarın 3 milyar euro olduğunu da belirtti.