Davutoğlu, "Son dönemde özellikle Suriye ve Irak'ta ortaya çıkan kriz sonrasında, göç sadece yakın komşu ülkelerin değil Avrupa'nın ve insanlığın meselesi haline gelmiş buluyor. Bu noktada da Türkiye ile Bulgaristan yakın işbirliğini şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da sürdüreceklerdir" ifadelerini kullandı.
Saldırganların DNA testleri konusunda önemli bulgulara ulaşıldığını belirten Davutoğlu, “Özellikle bir saldırganla ilgili detaylı araştırma devam ediyor. Ayrıca saldırıyla ilgili başka diğer bazı irtibatlar konusunda da soruşturma derinleştiriliyor. Özellikle twitter hesapları ve IP hareketlerinden görüyoruz ki IŞİD ve PKK bu saldırıda etkin olma olasılığı olan örgütler" dedi ve şöyle devam etti:
"Kim, ne bağlantı üzerinden gerçekleştirmiş olursa olsun bu alçakça saldırıyı yapanları ortaya çıkarıp adalete teslim edeceğiz, geri planda destek olanları. Mutlaka bu alçakça saldırıyı planlayanlar da cezalandırılacaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmamalıdır.”
'ZAAF OLUP OLMADIĞI İNCELENİYOR'
Saldırının gelişim seyri içinde idari anlamda zaaf söz konusu olmuşsa bunun da detaylı olarak incelendiğini bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Bu çerçevede de soruşturmanın selameti bağlamında, Ankara Emniyet Müdürü, Ankara İstihbarat Şube Müdürü ve Ankara Güvenlik Şube Müdürü dün gece itibarıyla açığa alınmıştır. Türkiye bir demokratik hukuk devletidir ve demokratik hukuk devleti kuralları içinde hem hukuk, hem idari soruşturma yürütülecektir."
'SİLAHLARIN PKK'NIN ELİNE GEÇMEYECEĞİNİN GARANTİSİ VERİLEMEZ'
Davutoğlu, Suriye'deki IŞİD karşıtı operasyonlara ilişkin ise şöyle konuştu:
"ABD nasıl El Kaide ile bağlantılı örgütlerle mücadele etmişse, Türkiye de PKK ile bağlantılı tüm örgütlerle mücadele etmeye kararlıdır. Nasıl müttefik ülkeler El Kaide ile irtibatlı gruplara silah yardımını mazur görmezse, Türkiye de PKK ile bağlantılı gruplara silah yardımını mazur görmez. Nasıl ABD'nin Irak ordusuna verdiği silahlar DEAŞ'ın eline geçmişse, bugün PYD'ye verilen silahların yarın PKK'nın eline geçmeyeceğinin garantisini kimse veremez. Tutumumuz açık ve net, bu tutum ABD ve Rusya'ya da iletilmiştir, bu anlamda, Türkiye'ye savaş açmış terör örgütleriyle işbirliği yapılması kabul edilemez."
'66 BİN BEBEK GÖÇMENİ ZALİME VERMEYECEĞİZ'
Küresel Göç Forumu'nda konuşan Davutoğlu, şunları söyledi:
“Konya'dan küçük yaşlarda İstanbul'a göçtüm. En büyük hocamız İstanbul. Şehirler bize konuşurlar, ders verirler, öğretirler. Göçlere de bu anlamda bakmak gerekir. İstanbul modern dünya şehri olmuştur.
Göç akımları sayesinde Osmanlı topraklarında farklı dil ve dinden insanlar bir arada yaşamışlardır. İnsanlar daha fazla kazanmak, öğrenmek için göç ederler. Mülteciler hepimizin davasıdır. 66 bin bebek mülteci kamplarında. Onların benim torunumdan hiçbir farkı yoktur. Tedbirlerini alıyoruz. Gelin bu mültecilerin gözlerindeki ışığı görelim, sahip çıkalım, ırkçı yaklaşımlarla kalplerini kırmayalım.
Neredeyse Suriye nüfusunun yarısı yer değiştirmek zorunda kaldı. Bu göçler insanların kendi iradeleriyle olmadı, zalim bir rejim ve kanlı Terör örgütü yüzünden oldu. Türkiye Suriyeliler için ‘Geri göndermeme’ insanlık hukukunu korumuştur. Suriyeli misafirlerimize psikolojik, sağlık, sosyal aktivite, sağlık hizmetleri sunulmaktadır.
380 bin cerrahi operasyon ücret alınmadan yapılmıştır. Krizin başından beri doğan bebeklerin sayısı 66 bindir. Doğdukları ülke Türkiye'dir ve onları zalime terk etmeyecektir. Eğer güvenli bölge 3 yıl önce kurulsaydı o kadar Suriyeli göç etmemiş olabilirdi. Bu konuda gerekli adımların atılması için uyarılarda bulunduk ve bulunmaya devam edeceğiz. Kıtaları, denizleri bölmek insanlık adına suçtur. Irkçı yaklaşımlara karşı birlikte durmalıyız Kaybedenler mazlumlardır, çocuklardır, savunmasızlardır."