Türkiye’deki Rusça konuşan nüfusa yönelik ilk kadın dergisi olan Roksalana’nın Genel Yayın yönetmeni Tatyana Yavuz, Belarus’tan Türkiye’ye uzanan yaşam hikayesini RS FM’e anlattı.
‘TÜRKİYE’YE AŞIK OLDUM’
Belarus’ta yıllarca gazetecilik yapan Tatyana, “Hiç aklımda yokken bir Türk ile evlenip Türkiye’ye taşındım. Beni buraya ancak büyük bir aşk getirebilirdi, hem eşime hem Türkiye’ye aşık oldum” dedi:
“Türkiye’ye gelişim bir aşk hikayesi. Eşimle İsviçre’de Birleşmiş Milletler (BM) Komisyonu’nda düzenlenen bir konferansta tanıştım. Onun Türk olduğunu bilmiyordum, o da benim Belaruslu olduğumu bilmiyordu. Senelerce görüştük. Sonuç olarak ben artık Türkiye’deyim. Aslında böyle bir planım yoktu. Çünkü her zaman kariyerime önem verirdim. Beni buraya ancak büyük bir aşk getirebilirdi ve Türkiye’ye aşık oldum. Belarus’a da taşınabilirdik, ama burası çok güzel bir ülke. Eşimle birlikte bu ülkede yaşamak istedim.”
‘BURADAKİ FARKLILIKLAR İNSANI MUTLU EDİYOR’
Tatyana Yavuz, içindeki Türkiye sevgisini şöyle ifade ediyor:
“Türkiye benim büyüdüğüm yerden çok farklı. Ben Belarusluyum. Bizim denizimiz yok, düzlük bir ülkeyiz. Havaalanından indiğim andan itibaren kalbim atmaya başlar, çünkü o düzlüğü sonuna kadar görebilirsiniz. Türkiye’ye geldiğinizde ise bambaşka bir şey görüyorsunuz. Bu farklılık sizi mutlu ediyor. Buradaki yeşillik, deniz, boğaz hiçbir şeyle kıyaslanabilecek cinsten değil. Türkiye çok dolu bir ülke, burada hiçbir zaman sıkılmazsınız. Orman istersen orman, deniz istersen deniz, dağ istersen dağ bulursun burada. Aslında burada doğan insanlar çok mutlu olmalılar. Öyleler de. Genel olarak buradaki insanlar daha mutlu bakıyorlar hayata…”
‘TÜRK-RUS EVLİLİKLERİ ARTACAK, ÇÜNKÜ BİRBİRİMİZİ TAMAMLIYORUZ’
Mutlu bir karma evlilik yapan Tatyana Yavuz’a göre Rus-Türk evliliklerinin sayısı daha da artacak, çünkü iki ülke birbirlerini artık daha iyi tanıyor ve birçok alanda tamamlıyor:
“Bu tarz evlilikler artıyor ve artacak. Türkiye de Rusya da eskiye göre farklı bir dönemden geçiyor. Yeni yeni birbirimizi tanımaya başladık. Vizeler kalktı. Rusya’dan Türkiye’ye çok rahat geliyoruz. Şu an çok fazla Rus turist geliyor ve bu ülkeye, insanların sıcaklığına aşık oluyorlar. Aynı şekilde Türkler de Rusya’ya gittiklerinde Türkiye’de olmayan farklı şeyler görüyorlar. Burada olmayan orada, orada olmayan burada var. Bu şekilde birleşiyoruz.”
‘ÇOCUKLARIMIZ NE TAM TÜRK NE DE TAM RUS’
İki çocuk annesi Tatyana’ya göre Türk-Rus evliliklerinden doğan çocuklar birçok avantaja sahip:
“Burada büyüyen ve artık 16-18 yaşına gelen çocuklar da var. Onlara ne Rus, ne de Türk diyebilirsiniz, daha farklılar ve çok akıllılar. Genelde hepsi eğitim alanında çok iyi noktadalar. Anneden Rus, babadan Türk kültürü aldıklarından hayata bakışları çok farklı oluyor. Bazen kendi çocuklarıma bakıyorum; ‘Ben böyle tepki vermezdim’ diyor, şaşırıyorum. Ama sonuçta görüyorum ki onların tepkileri benimkinden daha iyi oluyor, benden daha iyisini yapıyorlar. Çünkü bakış açısı bakımından daha serbestler, daha geniş bakabiliyorlar. İki ülkenin kurallarına göre oynamayı biliyorlar. Zaten Türkçe ve Rusçayı çocukluklarından beri bildiklerinden çok hızlı yabancı dil öğreniyorlar.”
‘TÜRK KADINLARI DA BİZİM GİBİ FEMİNİST DEĞİL’
Tatyana, Türk ve Rus kadınların birçok ortak noktaya sahip olduğunu düşünüyor:
“Genel olarak Rus ve Türk kadınlar Avrupalılardan çok farklı. Fakat biz her ne kadar uzak görünsek de, birbirimize benziyoruz. Mesela Rus kadınları da Türk kadınları gibi evlerini çok sever, kocasına dikkat etmeye çalışır. Avrupalılar gibi çok feminist değiliz. Ayrıca Türk kadınları çok sıcakkanlı, Ruslar da öyle… Dışarıdan soğuk görünsek de bizi seven insanları, arkadaşlarımızı, akrabalarımızı çok severiz.”
‘TÜRKİYE’DEKİ RUSÇA KONUŞAN KADINLARA ÖZEL DERGİ: ROKSALANA’
Türkiye’de yaşayan Rusça konuşan kadınlara yönelik ilk ve tek dergi Roksalana’nın Genel Yayın Yönetmeni olan Tatyana Yavuz, projenin ortaya çıkma serüveni de anlattı. Roksalana dergisinin Türkiye’ye gelen Rus kadınların ilk başlarda Türkçe bilmemeleri nedeniyle karşılaştıkları ‘bilgi açlığı’ problemine cevap olarak ortaya çıktığını ve artık okur kitlesini çocuklar ve erkekleri de kapsayacak şekilde genişlettiğini söyledi:
“Ben Türkiye’ye ilk geldiğimde büyük bilgi açlığı hissediyordum. Çünkü dil eksikliğinden dolayı buradaki medyadan bir şekilde faydalanamıyordum. Oysa ben okumaya ve yazmaya çok alışkın bir insanım ve benim gibi çok Rus var. Rusya’da kitap her yerde okunur ve buraya kitap getirmek de büyük bir sorun aslında. Türkiye’de Rusça kitap alamıyorsunuz ya da aldığınız kitaplar hoşunuza gitmiyor. Onun için Rusça konuşan kadınların her ay okuyabileceği bir dergi çıkarılmasına karar verildi. Aslında kadın dergisi olarak çıkardık Roksalana’yı ama okuyucularımız arasında burada yaşayan Rus erkekler de var. Onlar da aynı sorunlarla karşılaşıyor. Bazı sayfaları onlara yönelik yapıyoruz. Çocuklarımızsa daha zor durumda. Çünkü Rusça çocuk kitapları bulmak çok zor. Onun için derginin yanında bir de çocuk dergisi Roksalaşka’yı çıkarıyoruz. Çocukların da çok hoşuna gidiyor. Şu an 120 sayfalık bir dergimiz var. Çok uğraşıyoruz, güzel konular seçiyoruz: Türkiye’de nereye gidilir, ne yapılır, nasıl yapılır gibi… Hukuki meseleler, psikolojik konular, her şey var dergide.”