"Bu iki örgütün yanı sıra Suriye'de onlarca terör örgütü var. Binlerce paralı asker ve terörist de dünyanın dört bir yanından Suriye'ye geliyor" diyen Şaban, Rusya'nın Humus'ta teröristleri değil Batı destekli ‘ılımlı' muhalifleri hedef aldığı yönündeki Batı'dan gelen iddiaları da reddetti.
Bu iddiaların ‘pek fazla güvenilir görünmediğini' vurgulayan Şaban, ABD liderliğindeki koalisyonun operasyonlarının etkisiz kaldığının da altını çizerek şunları söyledi: "Benim bildiğim şu: Rusya, bunları (operasyonları) Suriye hükümeti ile tam işbirliği içerisinde ve tüm dünya ile istişare halinde yaptı. (Rusya Devlet Başkanı Vladimir) Putin, dünya ülkelerine terörle mücadeleye katılmaları davetinde bulundu. Bu sebeple de Rusların terörle mücadele şekillerinin çok inandırıcı olduğunu düşünüyorum. Buna karşın ABD ve Batı'nın ittifakı ne uluslararası meşruiyet kurallarına uygundu ne de Suriye hükümeti ile koordinasyon içerisinde gerçekleştirildi. Ayrıca terörle mücadele amacını da gerçek anlamda taşımıyordu. "
Irak ve Libya örneklerini veren Şaban, ABD ve müttefiklerini Suriye'de barış yerine ‘gerçekte medeniyetlerini ve halklarını yok etmeyi hedef almak ve bunun için de ülkelerini yok etmeyi amaçlamak'la suçladı: "Ne problem ne de hedef başından beri (Suriye Devlet Başkanı Beşar) Esad değildi. Şu an Libya yok edildi, onlar Kaddafi'den konuşuyordu. Irak yok edildi, onlar Saddam Hüseyin'den bahsediyordu. Doğru olan tek bir şey var. Suriye halkına ve kurumlarına karşı silah taşıyanlar teröristler. Suriye ordusu da son beş senedir onlara karşı savaşıyor. Bu sırada Batı ise ülkemizin yok edilişini izliyordu. Hastanelerimizin, okullarımızın, arkeolojik mirasımızın tamamen yok edilişini izliyordu."
‘RUSYA ULUSLARARASI MEŞRUİYETE BAĞLI VE SURİYE'NİN EGEMENLİĞİNE SAYGILI'
‘GERÇEK, KERRY'NİN SÖYLEDİKLERİNDEN ÇOK FARKLI'
Esad'ın danışmanı, ABD ve uluslararası topluma ‘uyanıp sahada gerçekte neler yaşandığını görmeleri' çağrısında bulundu: "New York'ta oturup görüşlerden kavramlardan konuşmak çok kolay. Ancak Suriye'de gerçek çok farklı. Gerçek, ABD'lilerin ve (ABD Dışişleri Bakanı John) Kerry'nin söylediklerinden çok farklı."