"Terörün dini, ırkı ve coğrafyası yoktur. Dini istismar eden terör ideolojisinin, ırk ve etnik kökeni istismar eden ideolojiden farkı yoktur. PKK, DEAŞ ve diğer terör örgütleri arasında fark yoktur. Bizim dostlarımız ve ortaklarımız bu konuda ihtiyatlı olmalılar. Bir teröristin diğer bir teröristle savaşması onu meşru kılmaz. Ortaklarımız ve dostlarımızın, Türkiye'nin her türlü teröre karşı mücadelesine destek vermesini istiyoruz.
Hiçbir çocuk katil ya da terörist olarak doğmaz. Radikalleşme süreci ve siyasi amaçlarla şiddete başvurmaya yönelme karmaşık bir konudur. Hükümetler olarak sorumluluğumuz, vatandaşlarımızı terör korkusu ve şiddetinden korumak olduğu gibi, çocuklarımızı da terörist ideolojilerden korumaktır."
IŞİD'e katılan bazı gençlerin Avrupa'nın merkezinden, bazılarının da eğitimli ve maddi sorunu olmayan Müslüman ülkelerinden geldiklerini ifade eden Davutoğlu, IŞİD ve diğer terör örgütlerine karşı yürütülen mücadelede, gençleri bu yöne hem iten hem de çeken nedenlerin üzerinde durulması gerektiğini söyledi.
Türkiye'nin, 2011'de "Türkiye'ye giriş yasağı listesi" oluşturduğunu ve bugüne kadar 100'den fazla ülkeden 20 bin ismin listeye eklendiğini belirten Davutoğlu, risk analiz grubu sayesinde binden fazla seyahatin engellendiğini, bununla birlikte çok sayıda yabancı teröristin de çatışma bölgesine ulaşmasının önlendiğini vurguladı.
Terörle mücadele için birlikte hareket etmek gerektiğine dikkati çeken Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Kendimizi kandırmamalıyız. Yabancı savaşçılar bu problemin sadece bir parçası. DAEŞ ve El Nusra gibi terörist gruplar sadece yabancı savaşçılardan oluşmuyor. Çözülememiş sorunlar, kötü yönetilmiş krizler, insanların yerlerinden edilmesi, güvenlik zafiyeti, hoşgörüsüzlük, ayrımcılık, ırkçılık, yabancı düşmanlığı, İslamofobinin teröre zemin hazırlayan etkenler olduğunu göz ardı etmemeliyiz."