Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Genel Başkanı da olan Ahmet Davutoğlu'nu geçici Bakanlar Kurulu kurmak üzere başbakan olarak atadı.
Başbakan Davutoğlu, koalisyon görüşmelerinin başarısızlıkla sonuçlanmasının ardından hükümeti kurma görevini Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iade etmişti.
Erdoğan, 7 Haziran seçimlerinde ikinci sırada tamam CHP’nin lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu hükümeti kurmak için görevlendirmemiş ve 45 günlük süre 23 Ağustos pazar günü dolmuştu.
'DENEMEDİĞİM YOL KALMADI'
Konuya ilişkin açıklama yapan Davutoğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:
"Bugün üstlendiğim görev bir devlet görevidir. Seçimlere ülkeyi götürecek bir görevdir. Bu nedenle toplantıyı Başbakanlık'ta yapmayı uygun gördüm.
Derin sorumluluk anlayışıyla bu görevi başlatıyoruz. Gönül isterdi ki herkes bir hükümetin kurulması için çalışmış olsaydı ve bugün yeni bir seçime ihtiyaç olmasaydı. 7 Haziran'dan bu yana hep anayasal süreçleri işletmek vurgusunda bulundum ve meşruiyet çizgisinde kaldım.
Koalisyon kurmak mümkün olmadı, kimseyi suçlamıyorum. Neredeyse yalvardım 'Gelin 45 gün dolmadan birlikte hükümet kuralım' dedim. Koalisyon imkanı kalmayınca görevi iade ettim. Cumhurbaşkanımız seçim kararını almaması için çağrıda bulundum ama karşılık bulmadı. Eğer bulmuş olsaydı anayasal zorunluluk ortaya çıkmayacak ve birlikte milletin huzuruna gitmek imkanı bulacaktık. Denemediğim yol, yöntem kalmadı. Her aşamada milletimizi açık bir şekilde bilgilendirdim.
'GELİN SORUMLULUĞU BİRLİKTE OMUZLAYALIM'
114. ve 116. maddenin dışına çıkmamız söz konusu olamaz. Atılacak adımların meşruiyeti tartışılamaz. Meşruiyet çizgisinden bir an bile sapmadım. TBMM seçimlerinde takındığımız tutum açıktır. RTÜK seçimlerinde takındığımız tutum açıktır. Anayasanın metnini okumadan bakanlar kurulunun oluşumuna yönelik yakışıksız ifadelerin kullanılması doğru değil. Anayasa ne diyorsa onu yaparız. Kapıları kapatmakla ülke yönetilmez. Beraberce ortak bir iarede ortaya konulmalı. Tüm partilerin temsil oranlarına göre hareket edilir.
Tüm milletvekillerine çağrıda bulunuyorum, gelin bu sorumluluğu birlikte omuzlayalım. TBMM Başkanlığı'ndan yazı geldikten sonra Bakanlar Kurulu üyelikleri için teklifte bulunacağım. Liderler istişare etmek isterlerse kapım açık.
Siyasi liderlere bir kez daha çağrıda bulunuyorum, suçlama yapmak yerine anayasanın dediği şekilde hükümet kurulması için hareket edelim. Ülkeyi siyasi kriz varmış havasına sokmayalım. Sorumluluktan kaçmak telafisi mümkün olmayan sonuçlara yol açar. Biz yokuz demenin telafisi olmaz. Telif edilen şey 2 ay süresince ülkenin sorumluluğunu birlikte taşımaktır.
Anayasa bana Bakanlar Kurma görevini veriyor, bunu 5 gün içerisinde yapacaksın diyor. Onlara sormadan üye istersem anayasal suç işlemiş olurum. Eğer partililer reddederse bağımsız üye atanabilir. TBMM Başkanı bana oranları bildirdiği andan itibaren ilgili milletvekillerine teklif götürmeyi planlıyorum.
Menfaat karşılığı kimseye makam teklif etmeyiz. Biz teklif ettikten sonra her milletvekilinin partisiyle istişare etme hakkı var. Biz buna karışamayız. Bu teklif yapılmadan bağımsız atanamaz. Bakanlar Kurulu kurulmadan da ülke seçime gidemez. Bu teklifleri makul bir sürede cevaplandırmaları için milletvekillerine davette bulunacağım.
Kabine konusunda kafamda bir resim var. Teklif ettiğimiz arkadaşlarımızdan olumlu bir cevap gelmesi durumunda bakanlık dağılımını olması gereken şekilde yapacağız. Devlet tecrübesi ya da sivil toplum tecrübesi benim için önemli hususlar. Tecrübesi var olan kişilerin görev alması önemli. Ben doğru kişiyi doğru yerde değerlendirmek için gerekeni yaparım. Dışardan atanacak olanlar içinde bu görevi en iyi şekilde yönetebileceklere yönelirim."
'ASKER AİLELERİ VAKAR İÇİNDE DAVRANMALI'
Davutoğlu, Şırnak’ta şehit düşen kardeşi Yüzbaşı Ali Alkan’ın cenaze töreninde hükümeti sert şekilde eleştiren Yarbay Mehmet Alkan hakkında soruşturma başlatılmasına ilişkin olarak da şunları söyledi:
"Zor günlerden geçiyoruz. Bu günlerin acısız olduğunu kimse iddia edemez. Şehit haberi geldiğinde yüreğinde sızı hissetmeyen bir vatandaş olduğunu düşünmüyorum. Ateş düştüğü yeri yakar, aile için de acı doğaldır. Aradığım şehit ailelerinden kimse sitemkar bir ifade kullanmadı. Böyle günler dayanışma günleri. Protestolar varsa da vakar içinde davranma günleri.
Askerimizin subaymızın bilinci şuuru bu. Yarbayımızın silah arkadaşları da al bayrak için çarpışıyor. Bu sözlerin kardeş acısıyla sarf edildiğini düşünüyorum. Ama TSK mensuplarının en acı olaylar karşsında bile vakur şekilde davranacak şekilde yetiştirildiğini düşünüyorum. Vakar ve kararlılık acıları dindirecek en önemli şeydir. Acıları anlıyoruz ama vakarın korunması gerektiğini düşünüyoruz."