Peki Ankara'da bu gelişme nasıl karşılanıyor? ABD'nin böyle bir tutum değişikliği nasıl etki eder?
Konuyla ilgili Sputnik Haber Ajansı'na konuşan TBMM Dışişleri, İçişleri ve Güvenlik ve İstihbarat Komisyonlarının eski üyesi Ali Haydar Öner, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Daha önce söylediklerimizin hepsi gerçekleşti. Eğit-donat projesi talep görmemişti. Maaşa bağlanan projeye katılanlar, adeta birer paralı askere dönüşmüştü.
Şimdi Türkiye ve ABD'ye düşen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ni harekete geçirmek ve onun kararları doğrultusunda işbirliği yapmaktır. BMGK kararlarına dayanmayan organizasyonların hukuki geçerliği de uluslararası alanda tartışılacaktır. O bakımdan yasal formül bellidir; Türkiye de, Amerika da önce BM Güvenlik Konseyi'nden makul ve doğru kararlar çıkarma peşinde olmalıdırlar. Bunu çıkarabilmek için de Rusya ve İran ile işbirliği yapmak, Türkiye'yi dışlamamak ve IŞİD gibi İslamla ilgisi olmayan terör örgütlerini bertaraf etmek gerekiyor.
'ABD, YPG İLE YOLA ÇIKMAMALI'
Daily Beast'e konuşan bir Pentagon yetkilisi, "YPG, Suriye'deki en etkin savaşçı güç" demiş. ABD Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü Alistair Baskey ise, Kürtlerin Kuzeydoğu Suriye'deki etkinliği nedeniyle onlarla çalışmaya devam edileceğini açıkladı. Bu tarz açıklamalar Ankara'da nasıl yorumlandı?
"YPG, ırkçı yaklaşımlarla hareket eden, Suriye'nin kuzeyinde koridor açmayı amaçlayan bir örgüt. YPG ile ilgili İran ve Kuzey Irak'ta da olumsuz değerlendirmeler yapıldığını biliyoruz. Bu örgüte yakınlığıyla bilinen PKK'nın Kuzey Irak'ta rahatsızlık yarattığını, Barzani'nin çekilmeleri için açıklama yaptığı kısa süre önce basına yansıdı. Bu türden gayri resmi organizasyonları muhatap almak yerine, uluslararası işbirliğini esas almak gerekir. Unutulmamalı ki, bugün sınırlı bir güce sahip olan YPG dengelerin değişmesi ile birlikte bertaraf edilebilir. Bu nedenle ABD açısından, YPG ile yola çıkılması yanlış olacaktır."