Ukrayna'nın doğusunda şiddet olayları dinmeyince, 'Normandiya Dörtlüsü' liderleri olan Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Ukrayna Devlet Başkanı Pyotr Poroşenko, Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande ve Almanya Başbakanı Angela Merkel 12 Şubat'ta Belarus'un başkenti Minsk'te saatler süren bir görüşme yapmıştı. Görüşmenin sonucunda da Ukrayna yönetimi ve ülkenin doğusundaki bağımsızlık yanlısı milis güçleri 13 maddelik yeni bir ateşkes anlaşması imzalamıştı. 'Minsk-2' olarak da anılan anlaşma, Ukrayna'nın doğusundaki Donetsk ve Lugansk bölgelerinde ateşkes sağlanmasını, ağır silahların cephe hatlarının gerisine çekilmesini ve tutsakların değiş tokuş edilmesini öngörüyordu.
Bununla birlikte bazı bölgeleri milislerin denetiminde Donetsk ve Lugansk'ta yerel seçimlerin düzenlenmesini ve yıl sonuna kadar Ukrayna'da anayasal reformlar yapılmasını da öngören anlaşmada, bu süreçler için 'diyaloğun gerekliliğine' vurgu yapılıyordu.
Ancak aradan geçen 6 ayda yeni anlaşmanın da bütünüyle yerine getirilmediği gözlendi. Nitekim Kiev yönetimine bağlı güçler dönem dönem ateşkesi ihlal ederken, Donetsk çevresinde küçük yerleşim yerleri de birçok kez ateş altında kaldı. Kiev yönetimi, bağımsızlık yanlısı milislerin, 100 milimetreden küçük kalibreli silahların da cephe hatlarının gerisine çekilmesi yönündeki teklifine de olumlu yanıt vermedi.
Bu sırada Poroşenko da önceki haftalarda, adem-i merkeziyetçilikle ilgili anayasal düzenleme öngören bir tasarıyı ülke parlamentosuna sundu. Ancak Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilileri de içeriği bir süre gizli tutulan tasarıyı 'kabul edilemez' olarak niteledi. Nitekim Bakanlık'tan yapılan açıklamada, ''Bu, 12 Şubat tarihli Minsk Anlaşması'nın öngördüğü düzenleme değil. Zira Donetsk ve Lugansklı temsilcilerle müzakere edilmeden hazırlandı'' denildi.
Öte yandan Kiev yönetiminin Minsk-2'yi 'kendi yorumuyla uygulamasının Moskova'da endişe yarattığı' da ifade edilen açıklamada, Ukrayna yönetimine anlaşmayı 'harfiyen izlemesi' yönünde çağrı yapıldı.