KIRIM YÖNETİMİ: KONGRE BİR PROVOKASYON
Diğer yandan Kırım yönetimi ve bazı Kırım Tatar sivil toplum örgütü temsilcileri Ankara'da yapılacak Kongre'yi, ‘Türkiye-Rusya ilişkilerine zarar vermeyi hedefleyen bir provokasyon' olarak değerlendiriyor. Kongre'nin Rusya'ya baskı aracı olduğunu savunan Kırım Başbakan Yardımcısı Ruslan Balbek, "Kongre ile birlikte Türkiye'deki büyük Kırım Tatar diasporası vasıtasıyla Ankara ile Moskova arasındaki dostluk ilişkilerine zarar verilmeye çalışılacak" diye konuştu. Kırım Tatarları'nın sivil hareketi 'Kırım' da yayımladığı açıklamada "Ankara'daki yasadışı Kongre'nin organizatörleri, Türkiye'deki Kırım Tatar diasporasının aklını karıştırmayı ve başarıyla gelişen Türk-Rus işbirliğine zarar vermeyi hedefliyor" ifadelerine yer verildi.
Sputnik'e konuşan Türkiye'deki insan hakları örgütü temsilcileri bu konuda ortak görüş beyan ederek, Kırım Tatarları'nın asıl Ukrayna yönetimi altındayken birçok hak ihlaline maruz kaldığını, şimdi ise Rusya yönetimi altında ‘hak iadesi' sürecinden yararlandığını belirtti.
‘UKRAYNA YILLARDIR NEREDEYDİ?'
Türk Dünyası Kültür Ve İnsan Hakları Derneği İstanbul Temsilcisi Hanifi Çakır, Kırım Tatarları'nın Rusya yönetimi altında elde ettikleri hakların, Kiev yönetimi tarafından yıllarca tanınmamış olduğuna vurgu yaparak "Ukrayna, yaklaşık yarım asırlık dönemde neredeydi?" ifadesini kullandı: "Ukrayna'ya bağlı iken Kırım'a birkaç kez gittik ve birtakım insan hakları ihlalleri gördük. Mesela Kırım Tatar Türkleri'nin yerleşim, ibadet sorunları vardı. Ölülerini Müslüman mezarlarına defnederken sorun yaşıyorlardı. Müslümanlara ait mezar taşlarının defin işleminden sonra kırıldığını da tespit ettik. Öte yandan Kırım'ın Rusya içerisinde yer almasıyla Kırım Tatarları'nın hakları, oldukça geniş biçimde sağlandı. Kırım Tatarcası, Kırım'ın 3 resmi dilinden biri yapıldı. Oysa Sovyetler Birliği'nin dağılmasından bu yana Ukrayna yönetimi altında geçen yaklaşık çeyrek asır içinde Kırım Tatarları'nın dini, kültürel hakları neredeyse hiçe yakındı. Bu süreçte Ukrayna neredeydi?"
Basında yer alan Kırım'daki insan hakları ihlallerine ilişkin çoğu iddianın asılsız olduğunu da belirten Çakır, "Kırım, Rusya'ya bağlanınca bize sürekli ‘Kırım Tatarları'nın Rusya'nın baskısı altında olduğu, Rus askerlerinin camilere girdiği, camilerde kadın ve çocukların dövüldüğü' yönünde birçok ihbar geldi. Fakat bunların tamamının asılsız ve ispatsız olduğunu gördük. Bu durum, bizim yaptığımız tespitlerin dışında uluslararası kuruluşların da raporlarında yer aldı" diye konuştu.
‘KONGRE BİR PROVOKASYON, KINIYORUZ'
Çakır, Türk Dünyası Kültür Ve İnsan Hakları Derneği olarak Ankara'da yapılacak Dünya Kırım Tatar Kongresi'ni ‘Rusya'nın Kırım Tatarları'na sağlamış olduğu refahın ve insan hakları alanındaki gelişmelerin önüne geçme çabası' olarak gördüklerini söyledi ve ekledi: "Bu Kongre'yi, Türk dünyası ile Rusya arasında gelişen iyi niyetli ilişkileri hedef alan bir provokasyon olarak görüyoruz. Bu nedenle Kongre'yi kınıyoruz ve katılmama kararı aldık."
Sputnik'e konuşan bir diğer isim MAZLUMDER Genel Başkanı Ahmet Faruk Ünsal ise Kırım'daki insan hakları konusuna siyasi açıdan değil Kırım Tatarları'nın haklarının, Ukrayna döneminde mi yoksa Rusya döneminde mi daha hakkaniyetli karşılandığı açısından baktıklarını vurguladı. Kırım Tatarları'nın dini ve kültürel haklarında Rusya döneminde iyileşme yaşandığını belirten Ünsal, Kırım Tatarcası'nın, yarımadada üç resmi dilden biri haline getirilmesini ve İslami bayramların resmi bayram statüsü kazanmasını örnek gösterdi.
‘RUSYA'NIN ÇABALARI İYİ NİYETLİ'
Atalay ayrıca, Kırım Tatarları ve Tatar diasporasının güven eksikliği yaşadıkları Rusya ile ortak masada buluşması gerektiğinin altını çizerek taraflar arasında bir müzakere heyeti oluşturulmasını tavsiye etti. Atalay, Ankara'daki toplantının da çatışmacı değil müzakereci ve uzlaşmacı bir kaygıyla yapılması gerektiğini vurguladı.