Konuyla ilgili meselelerin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile ABD Başkanı Barack Obama arasında 22 Temmuz'da yapılan telefon görüşmesinde olduğu gibi gerektiğinde devlet başkanları düzeyinde de ele alındığı hatırlatılan açıklamada, "DAEŞ (IŞİD) meselesi Türkiye için öncelikli bir ulusal güvenlik tehdididir. Bu tehdidin boyutları giderek büyümektedir" denildi.
Açıklamada, IŞİD'in Türkiye sınırları ve Türkiye'nin güvenliği bakımından arz ettiği tehdidin ortadan kaldırılması, bir süredir ABD ile Türkiye arasında yürütülen ortak hareket egzersizinin önemli bir boyutunu teşkil ettiği ifade edildi. Türkiye'nin Irak ve Suriye'de 10 aydır devam eden uluslararası koalisyon harekatlarına koalisyonun bir üyesi olarak milli imkan ve yetenekleriyle katkı sağladığı hatırlatılan açıklamada, şunlar kaydedildi:
Bu çerçevede, Bakanlar Kurulu, TBMM'den 2 Ekim 2014 tarihinde aldığı yetkiye dayanarak DAEŞ'a yönelik hava harekatlarına katılan ABD ve tarafımızdan uygun görülecek bazı bölge ülkeleri de dahil diğer koalisyon ülkelerinin insanlı ve insansız hava unsurlarının ülkemizdeki üslerde konuşlandırılmasına onay vermiştir. Bahse konu harekatlarda tabiatıyla Türk Hava Kuvvetleri unsurları da aynı amaçla görevlendirecektir.
Esasen, bu sabah itibariyle jetlerimiz BM Şartı'nın 51. Maddesi uyarınca meşru müdafaa hakkımıza dayanarak Suriye içindeki belirli DAEŞ unsurlarını hedef almış bulunmaktadır.
DAEŞ'a yönelik Koalisyon harekatına fark yaratıcı katkılar sağlaması beklenen bu yeni işbirliğinin detayları hakkında operasyonel nedenlerle bu aşamada bilgi verilmeyecektir.
Ancak Türkiye'nin güvenliğinin sağlanmasının yanı sıra Suriye içinde öncelikle DAEŞ'ın kontrolündeki bölgelerde yaşayanların güvenliğinin kalıcı biçimde sağlanarak pekiştirilmesi de hava unsurlarının artan mevcudiyetiyle birlikte bu işbirliğinden beklenen doğal sonuçlar arasındadır."
Açıklama, söz konusu harekatların uluslararası hukuk uyarınca icra edildiğine vurgu yapıldı ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne de gerekli bildirimde bulunulduğu bilgisi verildi.